Milli kayıplar ve kavgalar!..
İyi gelişmeler olmuyor. Ülkemizin milli çıkarları sürekli zarar görür hale geldi. İşte bakın dünkü sözcü Gazetesinde manşetten verilen haberde, ülke geleceğinin nasıl yok edildiğini okuduk.
Haber şöyle idi: “İsrail ve Rumlara 572 yıllık doğalgaz bıraktık.”
Bahçeşehir Üniversitesinin konu ile ilgili çalışmalarından hareketle hazırlanan haber, Avrupa’nın 30 yıllık, Türkiye’nin ise 572 yıllık doğalgaz ihtiyacını karşılayacak nitelikte olduğu bilgisini veriyor.
Hep söylüyoruz. Mavi vatan dedik, petrol ve doğalgaz araştırma gemileri aldık. Bir ara hararetle Akdeniz’de dolaştıktan sonra birdenbire sessizliğe büründük. Artık “Abdülhamit” Gemisi ortalıkta görülmüyor.
Niye?
Çünkü ABD-İsrail-Kıbrıs Rum yönetimi-Yunanistan ve AB, ortak anlaşmalar yaptı ve Türkiye’yi kendi doğalgaz alanından uzaklaştırdı. Oradan çıkacak gaz, Türkiye’nin kendi sahasından da gaz çekebilecek durumda.
İşte bu durumu yaratan siyasete, kötü yönetim deniliyor.
Türkçesi bu.
Dış politikada akılcı yönetim yerine efelenme politikalarının sonunun nereye vardığını gösteriyor.
Mısır’a sert çıkış, Suriye’ye posta koyuş, BOP’a uygun kararlara imza atma derken, Akdeniz’de en büyük enerji kaynağını başkalarına kaptırdık.
Halbuki akıllı bir yönetim, bu pastaya ortak olabilirdi. Tamamına hükmedemeyeceğini gördüğünde, önemli bir kısmına sahip olmasını becerirdi. Nitekim, ABD’li şirketlerin ortaklı teklif ettiği söyleniyor.
Lozan ve Misak-ı Milli ilişkisi kuranlardan ses çıkmıyor. Mavi vatan, misak-ı Milli’nin dışında mı? Hem Lozan sınırlarının ve hem de Misak-ı Milli’nin hak edilmiş sahası içinde. Lozan’dan yıllar önce Uşi anlaşmasıyla İtalyanlara bırakılan 12 ada meselesini Mustafa Kemal’e ve İnönü’ye yükleyip, Cumhuriyetten hesap sormağa kalkanlar, bu kayıpları hiç görmüyor.
Ege adalarında Yunan işgalini yutup gidiyor.
Onurlu her Türk vatandaşının, milli kayıplar karşısında üzülür. İçi sızlar.
İktidar bloku içinde yer alan MHP, BBP, HÜDA-PAR-DSP-VP kadroları da olanlar karşısında sessiz. Sorsanız bunlardan daha büyük vatansever yok. En milli ve milliyetçi bunlar.
Peki, uygulamada ne var?
Toprak kaybı, petrol ve doğalgaz kaybı. Çok yakında Suriye’deki kayıpları görüp izleyeceğiz. Şimdi bir de Türkiye’nin tapusuna, anayasasına göz diktiler. PKK ile anlaşma içindeler.
BOĞAZİÇİNDE KAVGA
İslam’ın Ortodoks yorumunu bırakıp, gidip, nerede bir marjinal, bir uç varsa onu bulup, Türkiye’nin en yüksek puanla girilen üniversitesinde o dadama konferans verdiriyorlar.
Sonra?
Sonrası malum; buna itiraz edenler de salonu dağıtmağa kalkıyor. Bu sefer üniversite yönetimi polisi çağırıp, ortamı geriyor. Sadece üniversite ortamını değil, aynı zamanda Tüm Türkiye’yi geriyor.
Halbuki yol bellidir. İlla dini bir konferans vereceksen, İslam’ın ana caddesinde yürüyen yüzlerce akademisyen var. Git onlardan birini çağır. Kaldı ki orası Üniversite, kamusal alan. Resmi kurum. Ortalama İslam düşüncesini anlatması gereken yer. Eğer İslam yorumları ve felsefeleri toplantısı yapıp, her türlü düşünceyi tartışacaksan, bunu akademik seviyede elbette yapabilirsin.
Ancak böyle yapmıyorlar.
Gerçi toplantıyı öğrenci kulübü düzenliyor, ama olsun; yönetim, kurumsal düzeni korumak adına buna izin vermeyebilir.
Ayrıca kız çocuklarının 7 yaşında bile nikâhlanacağını doğru ve kesin dini bilgi olarak kabul edip, bunu hiç irdelemeden, sorgulamadan tüm topluma sunmak, akademik kurumların işi değil.
Niye değil?
Çünkü 7 yaşındaki çocukların kas gelişimi, cinsel gelişimi, zihin gelişimi hatta dil gelişimi tamamlanmamıştır. Ergenlik öncesi zihin yapısı, beyinin işlem yapma konusunda eriştiği yer, matematikte, toplama çıkarma yapmaya yetiyor. Bölme, çarpma yapmağa yetişmiyor. Bu onların geri zekalı olmasından değil, henüz gelişmemiş olmalarından kaynaklanıyor. Bu yaşta çocuklar, tıpkı çocuk doğuramayacakları gibi felsefe yapamaz, soyut kavramları analiz edemez.
Cinsel gelişim, doğum yapacak olgunluğa ulaşamamış, vücut gelişimini tamamlayamamıştır. Benzer şekilde zihinsel gelişim de yetişkinlere göre henüz yetersizdir.
Din-bilim ilişkisi kurulduğunda gerçekle söylem birbiriyle çelişiyorsa ne yapacağız? Bilimi yalanlayıp, yok sayıp, söylemi mi kabulleneceğiz?
Olayların oluşundan anladığımız kadarıyla, Boğaziçi Üniversitesi, akademik akılla yönetilmiyor. Ve böyle yapmakla İslam’a da hizmet etmiyor. Tam tersine kötülük ediyor.
Meclisin Talat Paşa sınavı…
İç cephe, dış cephe MİLLİ BİRLİK
Devletleri yıkma, rejimleri çökertme projesi: BOP
Toplumsal varoluşumuzun sebebi göç!..
Soru şu: Milli İrade hangi irade?
MİLLİYETÇİLİK GÜVENLİKÇİLİKTEN İBARET Mİ?
Patrik’e harita vermek
Milli iradenin tutuklu hali
Eğitim akademisi ne işe yarar?
Yeni Anayasa neden yapılamaz?









