Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Darbelerde tanklar ve ölümler olurdu...

Darbelerde tanklar ve ölümler olurdu...

Cumhuriyet sonrası tanık olduğumuz darbelerde "tank"ların kaderi belirlediği gerçeği ile 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül''de tanık olduk. "15 Temmuz''un Televolesi"nde, tankların egzozuna atletini tıkayan, paletlerine sopa sokanların yalanlarına da karnımız tok. İslamcı ideolojinin intikam almaya çalıştığı 28 Şubat''ta "Balans ayarı" verdiği iddia edilen tankların karşısında kim durabilmişti? 28 Şubat yalanlarını, sevgili dostum Alican Türk, belgeleri ile yayınladı. Tankların karşısında durmak eşyanın tabiatına aykırıdır. "İkinci Dünya Savaşı''ndan sonra ''Kara bere'' takan dünyanın tüm tankçılarına selam olsun" derken, 15 Temmuz gecesi cereyan eden bir hadiseyi de okurlarım ve yüksek yargı mensupları ile paylaşmak istiyorum.

Önce Mahir Eser Başçavuş''u hatırlatayım. 15 Temmuz''da Genelkurmay Başkanı''nın korumalarından ve Özel Kuvvetler mensubu... O gecenin kaderini değiştiren personelden sadece biri. Bu yüzden "Sehven" tutuklanıp acılar bile yaşadı. Gerçekler anlaşılınca "Kahraman" ilan edildi. Mahir Eser kelimenin tam anlamı ile "Aslan"dır. Mahkemelerde de bu aslan tavrını değiştirmedi. Kıvırmadı. "Genelkurmay Karargahını FETÖ''cüler ele geçirdi" haberi ile harekete geçen tankçıların davasında mahkeme huzurunda bakın neler söylemiş:

Bir problem olduğunu anladığımda Emniyet, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığa haber verdim. Emniyet Müdürü derdest edildiğini, kimin geldiğini haber verdi. Gece 12''ye kadar polis, özel harekatla, başbakanlıkta görüştüm. Silah istediler fazladan, odalarımıza girdiler bizi de derdest ettiler. Sayıca üstünlerdi. Sabaha kadar diğer personelle tuttular. Ellerim çözülünce diğerleri ile görüştüm; Partigöç''le müzakerelere başladım. Zekai Paşa ile irtibattaydım; tanklar Genelkurmay bahçesindeydi. Partigöç savcı istedi, şartlar yerine gelince teslim olacağız dediler. O esnada aşağı kata tankçıların geldiğini söyledi. Tankçı Yüzbaşım geldi.

-"Kendimizi birden bu işin içinde bulduk, ekibim de ben de biriyle görüşmek istiyoruz" dedi.

-Bana güvenin dedim.

-Bana güvence verirseniz tankları boşaltırım, bu olaya anlam veremedim. Dedi.

Tank gücü çok büyük üstünlük demektir, Zekai Paşa tankçıları ikna edebilirseniz, beyin takımını alabileceğiz diyordu. Yüzbaşım çok gergindi. Başkalarıyla görüşme talebindeydi, Emniyet müdürü ile kısa bir görüşme yaptı. İyi niyetli yaklaştı, silahları vardı; isteseler bizi alırdı. Ortalık yangın yeriydi, bana güven dedim. Zekai Paşa''yı aradım; "Ben zaten bu işin içinde bulunmak istemiyorum" diyordu. Personeline emir verdi. Emniyet müdürüne isim listesi yapacağım dedi; Tüm mühimmat, çelik yelek vb. Bıraktılar. Kendi personelimin gözetiminde teslim ettim. Hepsi bir ağız biz buraya güvenlik amacıyla geldik diyorlardı. Yüzbaşımın yaptığı isim listesinde albay, yarbay rütbesinde insanlar vardı; en kıdemli değilmiş. Normalde askerlikte en kıdemli görüşür, onlar görüşmedi. Kendisi tankçıların en üstü değilmiş, normalde tabur komutanının alması gereken bir sorumluluğu aldı. Güven duymamasının sebebi benim sivil giyimli ve de alt rütbeden olmamdı. Zekai Paşa ile görüştükten sonra teslim oldu hepsi, sonrasında da "Tamam Mahir Başçavuşum, ben sana güveniyorum" dedi. Darbenin beyin takımını almak için tankçıları düşürmemiz lazımdı, harekât planı yaptım ama buna başlayamamamın tek sebebi tank birliği idi. Yüzbaşım kendisi inisiyatif alıp bu işi yapması Genelkurmayın düşmesi için çok kritikti. Sadece yüzbaşım ile muhatap oldum bu süreçte; etrafında bir sürü insan vardı ama tek muhatap olduğu kişi Adil Yüzbaşı idi. Adil Yüzbaşı da sadece benimle birlikteydi; başka kimse ile görüşmesi olmadı. Personelin herhangi bir savaş pozisyonu yoktu. Birileriyle konuşma, ne olup bittiğini anlama ihtiyacının sebebi güvenecek, derdini anlatacak birilerini arıyor; ben sivildim, kendimi tanıttım ve "Bu işten kurtulmak istiyorum, bu işin içinde bulduk kendimizi, personelim var" dedi. Yüzbaşıma kendisini başbakanla, cumhurbaşkanıyla bile görüştürebileceğimi söyledim ama yapamazdım aslında. Sonrasında "Zekai Paşa''yı arayayım mı?" diye sordum. Kendisi zaten Zekai Paşa''yı tanırmış. Sonradan askerî hattan "Tankçılar gerçeği öğrendi, oyuna getirildiklerini öğrendi, teslim olun; Özel Harekat size operasyon yapacak, silahınız varsa bırakın" dediniz. Gece boyunca başka birliklerle görüştüm; unsurlardan biri tankçıydı. Onların tavrı daha farklıydı, herhangi bir zorluk yaşamadım, sadece güven sorunu yaşıyordu. İsim listesini WhatsApp aracılığı ile üst yönetimle paylaştım, çok büyük bir sevinç uyandırdı. "Komutanım bu listeyi Sayın Cumhurbaşkanımıza kadar ileteceğim, sizin kandırıldığınızı söyleyeceğim, listeyi her yere ileteceğim" dedi. O gün tankçılar gelmeseydi, darbeye karşı ekiple kısa sürede mümkün değildi almamız. Süreç çok uzardı, karadaki en güçlü araçtır, ölümler olurdu.

.....

Mahkemelerde verdikleri ifadelerde ortada. Sahi; 15 Temmuz''da darbe girişimini engelleyen Zekai Paşa nerede?

3 general o gece güvenlik sebebi ile lojmanına sığınandı. Biri tutuklu. Biri Ordu Komutanı... Diğeri serbest...

Adalet neredesin?

Yazarın Diğer Yazıları