Kuvayi Milliyeci vaiz: Mehmet Akif Ersoy. Rahat uyu büyük insan sönmeyecek bu şafaklarda yüzen al sancak

Kuvayi Milliyeci vaiz: Mehmet Akif Ersoy. Rahat uyu büyük insan sönmeyecek bu şafaklarda yüzen al sancak
İstiklal Mücadelesi’nin ruhunu en iyi yansıtan şair olan ve İstiklal Marşı’nın yazarı Mehmet Akif Ersoy vefatının 86. yılında saygıyla anılıyor.

“İsitklal şairi” olarak adlandırılan Ersoy, sadece İstiklal Marşı’nı yazması ile değil Milli Mücade için Anadolu’da yaptığı çalışmalarla da önemli katkılar sağladı. İstanbul’dan Anadolu’ya geçen Ersoy’un Kastamonu’da 19 Kasım 1920’de Nasrullah Paşa Camii’nde verdiği vaaz, sonrasında cephede yer alan askerlere dağıtıldı. Ersoy, milli birlik ve bütünlüğü vurguladığı vaazında özetle şu ifadeleri kullandı:

“Ey Müslümanlar, sizin için bu âyet-i celileye ittibadan başka selâmet yolu yoktur. Takip edilecek hatt-ı hareket, düstur-ı siyaset tamamiyle bu âyet-i celilede mündemiçtir. Binâenaleyh meâl-i ulvîsini bir kerede toplayıp ifade edelim. Cenab-ı Hak buyuruyor ki:

Ey mü''minler, size ellerinden gelen fenalığı yapmaktan çekinmeyen, bu hususta hiç bir fırsatı kaçırmayan, dininize yabancı milletleri kendinize mahrem-i esrar, dost, arkadaş ittihaz etmeyiniz. Bunların suret-i haktan görünerek size güler yüz göstermelerine, hayrınızı ister gibi tavırlar takınmalarına asla kapılmayınız. Onların gece gündüz isteyip durdukları sizin felâketinizden, izmihlalinizden, esaretinizden başka bir şey değildir. Baksanıza, size karşı kalplerinde besledikleri düşmanlık o kadar dehşetli ki bir türlü zabtedemiyorlar da ağızlarından kaçırıyorlar. Hâlbuki yüreklerinde kök salmış olan husumet ağızlarından taşan ile kabil-i kıyas değildir, ondan çok fazladır, çok şiddetlidir. İşte bütün hakâyıkı âyât-ı celilemizle sizlere açıktan açığa tebliğ ediyoruz, bildiriyoruz. Eğer aklı başında insanlarsanız, eğer dâreynde zelil olmak, hüsranda kalmak istemezseniz bizim âyât-ı celilemizin muktezasınca hareket ederek felahı bulursunuz.

Bu âyet-i celile Sûre-i Âl-i İmran''dadır. Sûre-i Tevbe''de de: (Em hasibtum en tutrekû ve lemmâ ya''lemillâhullezîne câhedû minkum ve lem yettehızû min dûnillâhi ve lâ resûlihî ve lâl mu''minîne velîceten) buyruluyor. Meali celili: Ey Müslümanlar Cenab-ı Hak içinizden Hak yolunda mücahedede bulunanları, Allah ile O''nun Resul-i Muhtereminden, bir de müminlerden başkasını kendisine dost ittihaz etmeyenleri görmedikçe sizler öyle başıboş bırakılacak mısınız, zannediyorsunuz? Bu iki âyet-i celileden maada (Yâ eyyuhân nebiyyu cahidil kuffâra vel munâfikîne vagluz aleyhim), (Velyecidû fîkum gilzaten), (Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum), (Ezilletin alâl mu''minîne eizzetin alâl kâfirîne) gibi diğer âyât-ı kerime daha vardır ki hep aynı ruhtadır.”

İSTİKLAL MARŞI’NI YAZMA SÜRECİ

TBMM’de alınan karar ile milli mücadele ruhunu yansıtacak bir marş yazılması için yarışma açıldı. Meclisteki vekillerin büyük bir çoğunluğu yarışmayı Mehmet Akif Ersoy’un kazanacağından emindi ancak Ersoy yarışmaya katılmayı reddetti. Ersoy sonrasında ise arkadaşı Hasan Basri Bey’in ısrarı ile yarışmaya katılarak şiirini yazdı. Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklal Marşı 12 Mart 1921 yılında ulusal marş olarak kabul edildi. Ersoy, yarışmanın birincisi için verilen 500 liralık ödülü ise reddetti.

ERSOY’UN VEFATI

Zaman zaman Mısır’a giden Ersoy buraya 1926 yılında kalıcı olarak yerleşti. 1924 yılında şiirlerini topladığı ünlü kitabı Safahat’ı yayınlayan İstiklal Şairi, siroz hastalığının ilerlemesi sonrası 1936 yılında İstanbul’a döndü. Mehmet Akif Ersoy, 27 Aralık 1936’da Beyoğlu’ndaki Mısır Apartmanı’nda hayatını kaybetti.