Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Muhalefet maskeli çatı yıkma ekipleri

Girmeyelim hiç şu mevzuya diye düşünürken adamı zorla 'gıllandırdılar' gardaşım.

Cumhurbaşkanlığı seçimi, memleketi yeniden 'ortadan yarılmanın' eşiğine getirdi. 

Hükümetin ve bazı çevrelerin hiç beklemediği 'çatı' aday, bir takım mahfillerin maskelerini de düşürmeye başladı. 

Hani merak edip  "Yahu AKP'ye oy veren iki kişiden biri kim?"  diye sorup durduğumuz durum var ya, işte o netleşiyor. 

Çatı adayın daha ismi telaffuz edilir edilmez 'iktidar cenahından önce' hamle yapmaya kalkışanların hali buna en güzel örnek. 

Meğer birileri ne 'derin', ne 'girift' malumatlara sahipmiş de bizim haberimiz yokmuş.

Demek ki herkes için ellerinin altında bekleyen böyle 'esrarengiz' dosyalar mevcut. 

Sıkı mı biri hazretin karşısına çıkmaya görsün, anında dosyanın kapağı açılıyor. 

Hem de kimler tarafından, Sultan hazretlerinin sözde 'sıkı düşmanları' tarafından.

Deniyor ki, 'falan üniversitede' okuduğu için bu adam İngilizlerin adamı olabilir.

Peki, Kraliçe'nin gemisine çağırıp 'şövalyelik nişanı' verdiği hazret kimin adamı?
Şimdi bunu 'AKP cenahının' yapması hiç yadırganmaz, amma işin içine AKP için senaryolar düzenler girdi mi işte orada durmak gerek. 

***
Dikkat ederseniz çatı adayın 'kişiliğine' ilişkin herhangi bir eleştiri getiremiyorlar. 

'Çaldığı', 'çırptığı'; 'ahlaki düşkünlüğü', 'çapsızlığı', 'karanlık ilişkileri' konusunda tek bir somut bilgi ve belge yok. 

Peki ne var? 
- "Bu ismi kim önerdi?" 
Ne yani, kimin aday gösterileceği vatandaşa değil de 'ülke gerçeklerinden' bihaber, sağdan say beş, soldan say on kişi, 'kuyrukları'birbirine bağlı 'aynı kaptan' yemlenen bir avuç kaçığa mı sorulacaktı.

Gördük işte o aydıncıkların 'saçma sapan' çıkışlar ile ihanet iktidarını nasıl köpürtüp, daha da güçlendirdiklerini. 

Hepsi 'her alanda' allame. 

Ama bunca yıldır yazıp çizdikleri, yapıp ettikleri sadece ve sadece hazretin Sultanlık makamına 'bir adım daha'yaklaşmasına vesile oldu. 

Gerisi hikayeden ibarettir. 

Çok şükür ki, gaza getirmeye çalıştıkları milletvekilleri basiret sahibi çıktı da kamuoyu oyuna gelmedi. 

Kazara 'çatı adayın' karşısına -dikkat hazretin değil- bir aday çıkarabilselerdi, başına yine 'talih kuşu' konacak olan hazret ilk turda Köşk'ün yolunu tutacaktı.  

***

Neyse, dönelim başa, hani dedik ya 'AKP'ye oy veren iki kişiden biri kim' diye? 
Şimdi yavaş yavaş anlaşılıyor. 

Bazılarının nasıl 'sol' gösterip 'sağ' vurdukları ve Sultan hazretlerinin yanında nasıl saf tuttukları ayan beyan ortaya çıkmaya başladı. 

Bunun bir 'strateji' olduğunu düşünüyorlarsa, yakın tarihte 'Avrupa Birliği' konusunda yaşanan tartışmaları hatırlatmakta yarar var. 

O dönemde de bazı odaklar 'AB'den yana' tavır koymuş ve AKP iktidarını 'AB kırbacı' ile köşeye sıkıştıracakları hayaline kapılmışlardı. 

Sonuç ne oldu? AKP, 'AB kozunu' kullanarak memleketi 'federasyon', 'özerklik', 'ana dil'gibi saçma sapan fikirlerin tartışıldığı bir ortama sürükledi. 

Bugün belli ki, kapalı kapılar ardında yine 'benzer bir tezgah' hazırlanıyor. Kanaatimize göre o da şudur: 
- "Hele hazreti bir Çankaya'ya çıkaralım, partisi bir dağılsın, sonrası kolay." 
O yerin aslında 'devletin en tepe noktası' olduğunu bilmemeleri mümkün değil. 

Peki, neden bu yolu seçiyorlar? 
Cevabı basit; bu kafada olanların tabanı falan yok, 'ham hayaller' üzerinden 'kendi mevzilerini güçlendirme' ve 'orta oyununda rol kapmaktan' öte bir amaçları da. 

***

Seçilsin ya da seçilmesin Türkiye, bu  'çatı aday' üzerinden iki şeyi başardı: 
Birincisi ülkenin 'federasyona'dönüştürülmesinden endişe eden, demokrasiyi içselleştirmiş kişi ve kurumların 'makul bir noktada' uzlaşmaları sağlandı. 

İkincisi de hazrete  "Efendi, mesele dindarlıksa eğer, dürüst, çalıp çırpmamış, harama el uzatmamış birini bu topraklardan bulmak hiç zor değil" denildi. 

Yandan çarklı 'gizli'Tayyipseverlere ilanen tebliği olunur.  

Yazarın Diğer Yazıları