Nazlı yârim!

Doğru dürüst ana ve babaların-dedelerin çocukları-torunları bazen “imalât hatası” veya biyolojik “mutasyon” ürünü olabiliyorlar; bozuluyorlar!.. Medyamızda örnekleri çok... Meselâ SABAH yazarı Nazlı Ilıcak gibi... Babası eski Bayındırlık Bakanı Muammer Çavuşoğlu ile Yassıada’da aynı koğuşta yaşadım. Çok saygın bir adamdı... Ama Nazlı Hanım babasının 27 Mayıs’ta tutuklanması yüzünden askerlerle orduya kin bağladı ve bu da prim yaptı-yapmakta!

***


Nazlı Ilıcak,Tercüman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni olduğum zaman, aykırı yazılarıyla bana ve gazetenin sahibi eşi Kemal Ilıcak’a da çok çektirdi... Sonunda görevimden onun yüzünden ayrıldım ama ne olduğunu eşi önünde açıkça söyledikten sonra!

***


Şimdi “herkes Hrant Dink” ya!.. Nazlı kadın, gazete ve TV köşelerinden bizim gazetemize Yeniçağ’a ve milliyetçi Ortadoğu gazetesine saldırıyor... Hrant’ı suikastçilere hedef göstermekle suçluyor!
Hrant Dink’i hedef almak, 21 Şubat 2004’te, Hürriyet gazetesinin, Dink’in Agos’ta çıkan Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğu iddiasını iktibas etmesiyle başlamış... Haber yalan değil; Dink böyle bir iddiayı Agos’ta yazmıştı... Nazlı da Hürriyet’in alıntı yapmasında kötü niyet olmadığını, lütfen kabul ediyor. Fakat hemen ertesi gün, Genelkurmay Başkanlığı, Gökçen’in Ermeni olduğu iddiasının Atatürk milliyetçiliğine, Türk ulusuna karşı, millî birlik ve beraberliğimizi sarsan bir tavır olduğunu bir bildiriyle açıkladı. Nazlı’ya göre, “Hrant Dink’in, hedef haline gelmesinde, Genelkurmay bildirisinden başlayarak, nefret yayan bu yazı ve manşetlerin etkisini görmemek mümkün değil.”

***


Dink’in hedef gösterilmesi bundan sonra başlamış. Dink, öldürülene kadar bir daha gündemden düşmemiş. O ve onun gibilerin, “Türk düşmanı bir Ermeni” olduğu teması; özellikle Yeniçağ, Önce Vatan, Ortadoğu gibi “aşırı milliyetçi” gazetelerde ve ulusalcı (ya da Ülkücü) çevrelerde sürekli işlenmiş... Emin Çölaşan 24 Şubat 2004 tarihli makalesinde, Dink’in, 13 Şubat’ta Agos’ta çıkan bir yazısını ele aldı. O makalenin içinden tek bir cümleyi “cımbızla” çekmiş: “Türkten boşalacak zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermenilerin Ermenistan’la kuracağı asil damarda mevcuttur.”
Nazlı bundan sonra, “aşırı milliyetçi” gazetelerde Hrant Dink aleyhine çok rencide edici, öfke dolu makaleler yayınlandı diyor... Doğru; bu makaleleri yazanlar arasında, hatta başında ben de vardım!
Tuhaf mantık: Toprağı bol olsun ama, pek hayırla yad edemeyeceğim. Hrant öldürüldü diye bütün o söyledikleri keenlem yekûn unutulacak, bağışlanacak mı?!!
 Hrant Dink’in öldürülmesi tabiî ki bağışlanamaz. Suikastçiler, kimlerse affedilemez. Ama ben ve herhalde gazetem, Hrant Dink hakkında yazdıklarımızın arkasında dururuz. “Türk kanına” “zehirli kan” demesini asla bağışlayamayız ve hele hele malûm gürûhun, “Hepimiz Dink’iz; hepimiz Ermeniyiz” yaygarasına katılamayız!..
Hem “hedefe göstermek” varsa, bugünlerde nice onurlu insan Dink yârânı ve Nazlı tarafından hedef gösterilmekteler!..

***


 Tekrar edeyim; bu Hrant Dink yaygaralarından ve iddialarından bana gına geldi... Dink’in ölüsü Türkiye’ye dirisinden fazla zarar veriyor... “Hrant Dink ve Ermeni” iseler, Nazlı ile birlikte Ermenistan’a kadar yolları var!.. Yeter ki, bu ülkeyi ve onurumuzu daha fazla zehirlemesinler!..

Yazarın Diğer Yazıları