Ne güzel bir aşk ve ne acı bir aşksızlık!

Epeydir televizyonlar Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle İstiklal Savaşı ve genç Türkiye manzaraları gösteriyor. Şalvarlı, başörtülü köylü annelerin kağnılarla veya omuzlarında taşıyarak mühimmat götürdükleri, elinde bayrakla at üstünde fırtına gibi esen süvari, makineler, fabrikalar... Sevgiyle seyrediyorum.
Gençleri seyrediyorum. Sabah 7.30’da başlayan çalışmaları anlatıyorlar. Halkla iç içeler. İnsanlar onları davet ederek ikramda bulunuyorlar. Bildiri dağıtıyorlar, masalar açıyorlar. Üstelik bu çocuklar en zor fakültelerde okuyorlar. Ne güzel bir aşk diyorum.
Buna karşılık her Cumhuriyet Bayramı nükseden Cumhurbaşkanının hastalıkları cümlesinden soğuk aldığı duyuldu, bununla yetinilmedi Cumhurbaşkanlığı, resepsiyon davetiyelerinde T.C. Cumhurbaşkanı yerine Türkiye Cumhurbaşkanı yazmayı tercih etmiş. Başka bir Cumhuriyette böyle şeyler yapılır mı bilmem?
Ağaçlara davranışlarıyla Cumhuriyete davranışları arasında ne fark var? Gençlere davranışlarıyla, Cumhuriyete davranışları arasında ne fark var? Gezi’de ölen çocuklarla, Cumhuriyet kelimesine yapılan muamele arasında ne fark var? Ne acı bir aşksızlık!

 


***

 


Kendi bayramlarını hapiste geçiren kahraman subaylar. İstanbul’a plaj şapkalarına benzeyen şapkalarıyla giren işgalciler. Aynı acının 90 yıl arayla yaşanması.
Bunları seyrederken fonda, “Bir ataş ver cigaramı yakayım” ! Yoksul, susuz, elektriksiz Ankara. Kıvırcık kuzu kalpaklı Mustafa Kemal  “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır...”
Uşak taraflarında 6 bin askeriyle teslim olan Yunan kumandanı Trikopis... İzmir’e akan Türk süvarileri... “İzmir’in dağlarında çiçekler açar.”
6 Ekim’de İstanbul... İşgalden kurtuluş...
Cumhuriyet... Mekteplerden getirilmiş sıralarda oturan vekiller...
Traktöre binen Atatürk...
Resm-i geçidini yapan ordu...
Çoluk çocuk, alkışlayan, gülen, bayram eden Türk halkı...  “Başka bir aşk istemem, aşkınla çarpar kalbimiz. Ey vatan, gözyaşların dinsin yetiştik çünkü biz.”

 


***

 


Suriye’yi işgal etmiş olan Fransız kumandana “Hatay benim şahsi davamdır” diyen Atatürk, hastadır. Yatağından kalkmıştır. 7 düvelle savaşmıştır. Plaj şapkalarına benzeyen şapkalarıyla gelmiş olan 7 düvel şimdi silindir şapkalarıyla cenaze kortejindedirler. Atatürk’ün sesi fondan gelmektedir; “En büyük bayramdır, kutlu olsun.”

Yazarın Diğer Yazıları