Bugüne kadar, "Terörle müzakere edilmez, terörle mücadele edilir" ilkesiyle terörle mücadelede binlerce şehit vermişken ne oldu da şimdi terörle müzakere yapılıyor? Terör örgütü PKK'nın Yürütme Komitesi üyesi ve güya "PKK'nın askeri kolu HPG'nin genel komutanı" Murat Karayılan, örgütün bir televizyonunda 8 Ağustos 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, "Bazı AKP’liler o dönemde Tamil yöntemini yürütmekten bahsettiler. Tıpkı Sri Lanka devletinin bir hamle yaparak kısa sürede Tamil gerillalarını tasfiye etmesi gibi, onlar da bize karşı aynı yöntemleri uygulamak istediler; o süreç başarılı olmadı ve yine savaş başladı." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yeniden çözüm sürecine dair, şehit aileleri ve gazilere yaptığı bir açıklamada, "Şayet verilen sözler tutulmazsa, günah bizden gider. Halen devam eden operasyonlarımızı gerekiyorsa, taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadan son teröristi bertaraf edene kadar sürdürürüz." ifadelerini kullanmıştı.
Gerçekten Türkiye niçin taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmamak için PKK ile mücadeleyi bir yana bırakıp müzakereye dönüştürüyor? Gerçekten de terör elebaşlarından Murat Karayılan'ın dediği gibi Türkiye niçin Sri Lanka yöntemi ile Tamillerin yok edildiği gibi PKK'yı yok etmiyor?
Nihayetinde PKK, 70 yaş üzeri lider kadrosu ile yıllardır kongre bile yapamamış, hâlâ militan olarak devşirmek üzere çocuk kaçırmaya mecbur ve muhtaç; dünyanın birçok devleti tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiş; örgüt içerisinde neredeyse mevcut kadrosundan çok mensubunu hain deyip örgüt içi infazlarla tasfiye etmiş; gördüğü kısmi ama etkili uluslararası desteğe rağmen 50 yılda hiçbir somut "askeri" sonuç elde edememiş; ideolojisiyle birlikte tükenmeye yüz tutmuş bir örgüttür.
Buna rağmen dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olan Türkiye niçin PKK'yı tam anlamıyla bitirmiyor? Dünya örneklerine bakıldığında, PKK zaten bitmiş bir örgüttür!
Gerçekten de kamuoyunda artık hiçbir ciddi desteği kalmamış bir terör örgütüdür. Sözgelimi, PKK'nın bugüne kadar en büyük kalkışması için, 20 Temmuz 2015'te elebaşlarından Bayık'ın halkı silahlanmaya ve tünel ile siper hazırlamaya çağrısı hiçbir karşılık bulmadı. Halka zorla bölgeye hapseden terör örgütü mensuplarına karşı düzenlenen operasyonlarda 4.000 terörist hendek operasyonlarında imha edildi. Art arda sürdürülen operasyonlarda PKK'nın binlerce teröristi daha öldürüldü. Sonuçta PKK, 50 yıldır sürdürdüğü terörde 70.000'i aşkın mensubunu kaybetti.
Uğradığı çok büyük kayıpların ardından PKK bugün silahlarını bırakmak zorunda kaldı. O halde, 2025 itibarıyla PKK'nın geriye kalan birkaç bin kırsal ve toplam aktif militanı imha edilmek yerine, koskoca Türkiye Cumhuriyeti tarafından muhatap alınarak müzakere sürecine giriliyor. Niçin kalan o birkaç bin militan için bugüne kadar sürdürülen mücadele aynı kararlılıkla devam ettirilerek PKK'nın taşı üstünde taş, başı üstünde omuz bırakılıyor?
PKK'nın artık günümüzde Güneydoğu'da çeşitli illerde örgütlediği Demokratik Toplum Yürüyüşlerine bakıldığında da hiçbir kitlesel katılımın söz konusu olmadığı açıkça görülüyor. Örgütlediği tüm yürüyüşlerde ve benzer etkinliklerde hepi topu birkaç yüz kişilik katılımdan öteye geçemeyen PKK, tüm Güneydoğu'da tabanını Ak Parti’ye kaptırdı...
Terör yorgunu bölge halkından artık hiçbir destek göremeyen PKK'da her geçen gün su yüzüne çıkan iç bölünmeler ve bölge halkının yasal siyasi partilere gösterdiği ilgi ve destek PKK'nın bölge halkının "tek temsilcisi" olmadığı gerçeğini apaçık ortaya koymuşken; PKK'nın sanki bölgenin tek temsilcisiymiş gibi muhatap alınıp gözetilmesi, doğal olarak PKK'nın imha ve tasfiye sürecinde terk edilmesi gerekirken, aksine davranışlarla PKK'nın tasfiyesi bir yana bitmiş terör örgütü adeta yeniden canlandırılmaya çalışılıyor.
Oysa mevcut durumda, kayıtsız, şartsız temel demokratik insan haklarına özen gösterilerek, istihbarat desteğinde başlatılacak PKK'nın para akışının kesilmesi ve aşamalı yeni bir kara harekâtı ile birlikte; PKK'nın ağır silah ikmalinin kesilmesi, asimetrik karşı tedbirler ile zaten kullanılan hava ve İHA unsurlarının güçlendirilmesi, PKK'nın mühimmat depoları ve ikmal hatlarının operasyonlarla bertaraf edilmesiyle PKK'nın varlığını devam ettirebilmesi olası değildir.
Türkiye'nin bugün örnek alınan İHA-SİHA olanakları ile merkezî komuta ve sivil-asker koordinasyonundaki uyumu, eşzamanlı cepheler stratejisi ile güçlendirilmiş kalekollar, güvenlik barajları, akıllı silah teknoloji desteğiyle PKK'nın niçin bitirilmediği sorusu cevaplanmayı gerektiriyor.
Tabii ki bu sorunun cevabı, Büyük Ortadoğu Projesi'nde Türkiye'ye biçilen rolden bağımsız olarak cevaplanması mümkün değildir. Bu cevap için olduğu kadar terörle mücadele için de en öncelikli şart ise güçlü bir iç cephe ve çağdaş bir hukuk, demokrasi ve ifade özgürlüğüdür.