O damar çalışıyor

Bir millet; bir toplum düşünün. Kıtaları kesip biçiyor, zamanın bütün güçlerini alt ediyor, devlet kuruyor, imparatorluk haline getiriyor ama eğitim dili Türkçe değil. Ta Karahanlı''dan bu tarafa Türklerin kendi kendine yaptığı en büyük hezimet budur.
Nedir bunun anlamı?
Kıtalara ve nice hükümdarlara hükmediyorsun lakin yönettiğin ülkenin zihinleri senin değil, orada yoksun demek.
İşte Atatürk, Millî Eğitimle millî dilin hakimiyetini kuran büyük Türk devlet adamıdır. Sadece bu başarısıyla, bir milleti özüne döndürmekle kalmadı, aynı zamanda zihinlerin inşasını sağladı.
Bir millet, kendi varlık bilincine ulaştı.
Sadece bu adımından dolayı bile Atatürk''ü sevmeyecek pek çok kişi çıkacaktır. Nitekim çıkıyor.
Millî Mücadeleye karşı fetva veren, vatanın kurtuluşunu İslam''a aykırı gören son dönem Osmanlı Şeyhülislam''ı Dürrizade''nin fetvalarını okuyup okuyup, onu tekrar eden tarikatlar, cemaatler var. Vatanın kurtuluşunu İslam''ın kurtuluşu sayan Börekçizadeleri tekrar etmeyen, Diyanet elemanları var. Hâl böyle olunca, Türkiye''nin siyasal problemleri bitmiyor. Bitmediği gibi, bir de ta en dipten başlayan ayrılıklardan besleniyor.
Millî Mücadeleci İslam anlayışını ve yorumlarını imam hatiplere, onların hocalarına, Kur''an kurslarına ve onların eğitmenlerine aktaramadık.
Türkiye''de halen daha Dürrizade''nin kitaplarını basıp dağıtan, bundan keramet bekleyen siyasal muhalifler var.
Nutuk, Dörtyol''da neden engellendi sanıyorsunuz. O Millî Eğitim Müdürü''nü Vahdettin hayranı, Atatürk karşıtı yapan kim ya da kimlerdi dersiniz?
Yüz yıl önceden kalan ve dini mahfillerde tekrarlana tekrarlana sürüp gelen Atatürk karşıtı propagandaydı.
Bitmedi, devam ediyor.
Paralel eğitim kamplarında alttan alta öğrencilerin zihnine yazılıyor. Ve bu milletin kimi çocukları, ülkesini kurtaran, büyük devlet adamına hayranlık duyacağı yerde söver hale getiriliyor. Bunlar o fikirle büyüyor, sonra bir bakıyorsunuz bürokraside en tepelere gelmiş, hatta devlet adamı olmuş.
Benim ülkemde olup biten bu facianın bir benzeri dünyanın hiçbir ülkesinde yok.
Bulamazsınız.
Başka ülkelerde küçük zaferlerin, sıradan kahramanlarına neredeyse tapılacak derecede önem veriliyor.
Bizde ise son padişah "Vahdettin''e hakaret var" denilerek, kurtarıcının kitabına engel olunmaya çalışılıyor.
Akılsızlığın bu kadarına da pes doğrusu.
Bu olayların ve gelişmelerin hepimize öğretmesi gereken bir ders var. O da şudur: Kuvayı Millîye ve Atatürk karşıtlığına yönelik yüz yıl önceki karşı propaganda damarı çalışıyor. Halbuki o günküler, iddialarında haklı çıkmadı. Ne söyledilerse tersi oldu. Mustafa Kemal ve arkadaşları ülkeyi daha da kötüye götürmedi. İddia ettikleri gibi düşman her yeri işgal edemedi, tam tersine işgalden kurtardılar. İstanbul dahil, 780 bin kilometre karelik bir coğrafya özgürleştirildi. Üzerinde bağımsız bir devlet kuruldu.
Osmanlı''da I. Meşrutiyet''le başlayan ve sonra II. Abdülhamit tarafından kapatılan, ardından İttihat Terakki''nin yaptığı darbe ile 1908''de yeniden açılan Meclis, Atatürk''le parlamenter sistem ve Cumhuriyete dönüşerek kalıcı hale getirildi. Cumhuriyetle birlikte yönetme yetkisi tek kişinin elinden alınıp, bütün millete verildi. Millet kendi akıbetinden, kendi yapıp eyledikleriyle sorumlu hale geldi.
İçinde bulunduğumuz durum, milletin kendi seçtikleriyle kendini ne hale getirdiğini gösteriyor. Eğer aç isen, işsiz kalmışsan, her gün gelen zamlardan şikayetçiysen, bil ki müsebbibi sensin. Çünkü kendi kendine, seçtiklerini kendine vekil tayin ederek yapan sensin. Seni, senin yönetsin diye vekil seçtiklerin yönetiyor ve ülkeyi içinde bulunduğun hâle getiriyor. Öyle ise ne yapacağına karar ver.
İşte Cumhuriyet budur. Seni, tek tek her bir millet ferdini; ülkenin sahibi, yöneteni, kaderinde söz sahibi yapan yönetimdir. Dürrizadeciler, "Bizi adam yerine koyma, padişahın sürüsü olalım. Bir kişi her şey olsun" demeye devam ediyor. Görüşünü haklılandırmak için de dini alet ederek, siyasi iktidarın (padişahlığın) geleceğini İslam''a bağlıyor.
Ey millet! Sen 23 Nisan 1920''de, sürü olmaktan çıktın, kendi kaderine hükmeden, karar verici bir halk oldun. Yüceldin, büyüdün ve kendi vatanını padişahçıların, onun atadığı şeyhülislamlarının ve taraftarlarının itirazına rağmen, zoru başardın ve dünyaya; "Yer açın biz de varız" dedin.
Unutma! Atatürk''ü ret, kendini reddetmektir. Bunu ancak akılsızlar yapar.

Yazarın Diğer Yazıları