Öcalan türbesi (Haşa!)

Öcalan’ın doğum gününde bir takım insanlar ellerinde pastayla onun doğduğu Halfeti’deki evine gittiler. Ellerindeki modern, doğum günü simgesi olan pastaya bakmayın. Ondan sonra olanlar Orta Çağ manzaraları.
Evin önü kazılıyor, çıkan topraklar şişelere dolduruluyor ve dağıtılıyor. Özellikle kadınlar yüzlerine gözlerine sürüyorlar.
Bizim Müslümanların bir kısmı Evliyaullah’ın türbelerini eleştirirken... Durum tam Zübük’lük yani. (Zübük: Aziz Nesin’in bir romanında güvenilmez bir siyasetçinin zeybek kelimesinden bozma adıdır.)

 


***

 


İş bununla da kalmıyor. Güzelim helalliği yere düşürdünüz! Öcalan helallik istiyor. Bizimkiler de helallik tavsiye ediyor. Helalliği kolay bir şey zannediyorlar. Helallik çok ağır vebal taşıyan bir hak meselesidir İslamiyet’te... Yanlış hatırlamıyorsam Evliyaullah’tan birisi haksızlık ettiği birinden helallik almak için iki sene onun ırgatı olarak çalışmıştır. Peygamber Efendimiz vefatına yakın, sırtını açarak sahabesine dönmüş,  “Kimde hakkım varsa, hakkını alsın”  diye mübarek vücudunu darbelere sunmuştur.

 


***

 


Öcalan’ın ağlattığı analar, hem Kürt analar hem Türk analar haklarını helal ederler mi? Gazetelerde manşetlere çekilen o ölü bebek fotoğrafını unutabilirler mi? Etseler bile haşa cenabı Hak, kamu davası açar gibi onlardan hesap sormaz mı? Siz ne için uğraşıyorsunuz, bunları bilmiyor musunuz? Üstelik helalleşmesi gerekenler sade Öcalan cephesi değil. Bu tarafta da büyük veballer var. Hangi birini helal ettireceksiniz?

 


***

 


Akil ve Akileler’in toplandığı günün akşamında bir kanalda Akilelerden birini dinledim. Şimdi pek sesi duyulmayan eski bir balerin bu siyasi davalarda sık sık boy gösteriyor. Ne bilgisi, ne birikimi, hatta ne de bu konuda bir fikri vardı. Programcı kız deştikçe,  “barış... kan akmasın... kimse ölmesin...” deyip duruyordu. Bunların hiç biri barışa kimin engel olduğunu, her şeyin nasıl başladığını düşünmüyor ve bilmiyor! Şaştım kaldım... Üstelik bunlar siyaset arenasına çıkıyorlar. Hatta şuna bile dikkat etmiyorlar: Öcalan’dan gelen mektupları kapan BDP’lilerin bir kısmı Kandil’e, bir kısmı Brüksel’e uçtular. Hadi Kandil’i anladık Brüksel’e niye gidiyorlar?!. Örgütün idare merkezi oradaymış. Örgütün idare merkezi, neden Brüksel’de? AB ülkelerini durumdan haberdar etmek için mi? Bakın Atatürk ne diyor? “Düşmanlarla millet halinde hainane tertibatta bulunuyorsunuz. Güvendiğiniz şahısların ve kuvvetin akıbetini öğrendiğiniz zaman kendi akıbetinizle karşılaştırmayı unutmayınız!” (Emin Gürses, Aydınlık, 6 Nisan, 2013)
Çünkü Venizelos (eski Yunan Başkanı) bir gazeteciye şöyle demişti:  “İngiltere, bizden İngiltere’nin işini yapmamızı istedikten sonra bizi ortada bırakmasın. Yunanlılar Avrupa’nın görevini ifa etmek için silah altına alındı.”
O artist hanımı ve onun gibileri neden ayıplıyorum şimdi anlaşıldı mı?

Yazarın Diğer Yazıları