Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Ölene dek Bahçeli ölene dek AKP mi?

7 Haziran 2015 seçimlerinde 'yüzde 16.3' oy alan Milliyetçi Hareket Partisi, 1 Kasım 2015 seçimlerinde 'yüzde 4' oy kaybederek 'yüzde 11.9' sınırına geriledi.

Bu oranın karşılığı yaklaşık 2 milyon.

Karadeniz ve Doğu ve Güneydoğu'da 'silinme' noktasına gelen MHP, Ege ve Akdeniz'de büyük oranda oy kaybetti, İç Anadolu'da üstünlüğü AKP'ye bıraktı.

57 ilden hiç vekil çıkaramayan MHP, 7 Haziran seçimlerinde 'birinci' çıktığı tek vilayet olan Osmaniye'yi de yeniden AKP'ye kaptırdı.

Bir zamanlar yurt dışında 'en büyük teşkilata' sahip olan MHP'nin gurbetçi vatandaşlardan aldığı oy ise yalnızca yüzde 7.2.

 

Sandalye sayısı 'yarı yarıya' azalarak 40'a düşen Türk milliyetçisi MHP, hükmen 'yok' saydığı PKK uzantılarının ardından Meclis'te ancak '4'üncü parti' olabildi.

***

'Yüzde 30'un üzerinde' bir oy potansiyeli bulunan ve diğer partilerin seçmenleri arasında dahi 'ikinci tercih' haline gelmiş olan MHP gibi bir parti için alınan bu sonuç, öyle 'başarısızlık' gibi sıradan kelimeler ile geçiştirilemez.

Bunun adı düpedüz bir 'hezimet'tir.

Ama bu hezimet, 'üç hilalin' mahzun dalgalanmaması için gecelerini gündüzlerine katarak 'il il', 'sokak sokak', 'ev ev' dolaşan, elektrik direklerine tırmanarak 'afiş' ve 'pankart' asan ülkü sevdalılarının değil, bizzat Dr. Devlet Bahçeli'nin hezimetidir.

Eminiz ki bu hezimet karşısında bütün 'çilekeş' ve 'cefakâr' ülkücüler, hâlâ 'şok' içerisinde başlarını ellerinin arasına almış hüngür hüngür ağlıyorlardır.

Ama ne yazık ki 7 Haziran sonuçlarını 'büyük bir başarı' diye yutturmaya çalışanlar, 1 Kasım hezimeti karşısında 'barajı geçtik' diye neredeyse zil takıp oynayacaklar.

***

Eğer böyle bir hezimet Avrupa'da olsa 'yöneticiler' topyekûn istifayı basarlardı, Çin'de olsa idam edilirlerdi, Japonya'da olsa harakiri yaparlardı.

Dr. Devlet Bahçeli, sonuçları 'bütün yönleri' ile analiz edip yapmış olduğu hatalardan 'ders çıkarmak' yerine suçu bir kez daha 'iradesine ket vurulmuş sosyolojik yapıya', yani 'millete' atıp kurtulmaya çalışıyor.

Oysa 'iktidar' için yalnızca 'üç puana' gerek duyan AKP'nin emanetçi genel başkanı, her gün bir televizyona çıkıp üç-beş vilayet dolaşırken, MHP genel başkanı sanki 'oya ihtiyacı yokmuş' gibi yan gelip yatmayı tercih etti.

'2 miting', '7 salon toplantısı' ve '3 canlı yayın' ile vaziyeti idare eden; 'gençleri' ve 'kadınları' ikinci plana iten Bahçeli, yılgınlığı çağrıştıran "Sen bilirsin Türkiye" sloganı ile belki de son 15 yılın 'en sönük' kampanyalarından birini yürüttü.

***

Dr. Devlet Bahçeli'nin gerek 'seçim gecesinde' gerekse Meclis Başkanlığı seçiminde ortaya koyduğu 'anlaşılmaz' tavrı ve 'birbiri ile çelişen' söylemleri yüzünden zor duruma düşen MHP, belki de en haklı olduğu 'dört şartın' neden o kadar önem arz ettiğini bırakın topluma, 'kendi tabanına' dahi anlatamadı.

Bahçeli'nin "Millet bize muhalefet görevi verdi" şeklindeki sözleri, vatandaşlar arasında "İktidar olmak istemeyen partiye neden oy verelim?" tepkisine yol açtı.

Listelerde 'değişikliğe' gitmeyen ve 'toplumda karşılığı olan' isimlerin üzerlerini 'neden çizdiğini' bir türlü izah edemeyen Bahçeli'ye karşı oluşan 'uzlaşmaz', 'her şeye hayır diyen', 'koalisyondan kaçan' algısı bir türlü kırılamadı.

MHP adına televizyonlara çıkan sözcüler, 'seçim beyannamesini' anlatmaktan daha çok Bahçeli'nin hatalarına 'kılıf bulma' yarışına girdiler.

***

1997 yılından beri 18 yılda 12 seçim kaybeden ve MHP'yi siyaset mezarlığına gömmeye kararlı olan Dr. Devlet Bahçeli'nin önünde artık iki yol var:

BİR: Ya derhal 'ülkücülerden' özür dileyip kendi iradesi ile 'olağanüstü kurultay' kararı alarak edebi ile köşesine çekilmek.

İKİ: Ya da ilk fırsatta bizzat 'bülbül' diye yanında beslediği 'kargalar' tarafından gözlerinin oyulmasına katlanmak.

***

1997 yılında '22 yaşında' iken bugün '40 yaşına' dayanan, 12 Eylül öncesi kuşağın en genci '60 yaşını' aşan 'ülkücülerin' önlerinde de iki yol var:

BİR: Ya derhal Dr. Devlet Bahçeli'nin saltanatına son vererek 'ölmeden' önce gönül verdikleri partinin 'iktidara' geldiğini görmek.

İKİ: Ya da "Ölene kadar Bahçeli" diye diretip 'ölünceye' kadar AKP'nin iktidarda kalmasına razı olmak.

Yazarın Diğer Yazıları