Patrik’e harita vermek

Sen, varoluşsal değerlerin en başında gelen “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen genç, zeki, çalışkan ve başarılı teğmenlerine ceza kesip ordudan atarken, Yunanistan, Genelkurmay başkanı, İstanbul’un göbeğinde kiliseyi ziyaret edip, patrik Bartholomeos’a hepimizin gözünün içine baka baka İstanbul’un eski Helen coğrafyasında görülen haritasını hediye etti.

Peki, siz ne yaptınız?

Ne cevap verdiniz?

“Geçmişin mesaj vermek için araçsallaştırılması nostaljik bir avuntudan ibarettir.”

Yunanistan’ın en üst düzey askeri yetkilisi o haritayla, sadece kendi halkına mesaj vermiyor. Türkiye’ye, yenildiği Atatürk’e, Fatih sultan Mehmed’e ve bütün dünyaya mesaj veriyor.

Hepimizi hedefe koyduklarının altını çiziyor.

Ve Anadolu deyişi ile “gıdım gıdım” Ege’de ilerleyerek, askerden arındırılması gereken adaları, kayalıkları teker teker ülkesinin sınırları içine alarak ilerliyor. Silahlandırıyor, Yunan bayrağını göndere çekiyor.

Bizim “Yerli ve milli” iktidar zihniyeti, halen daha kendi halkına yalan söyleyerek Uşi Anlaşmasıyla İtalyanlara verilen 12 Ada’nın faturasını Mustafa Kemal’e ve Lozan’a kesmeğe çalışıyor. Yetmiyor, derin bir sessizliği bürünerek yılları ardında bıkıyor. Çok efelenip, Navtesk ilan ettiği Kıbrıs çevresine bile yaklaşamıyor.

Yunan milli hedeflerine Helen’in Megali İdea’sına doğru hiç ara vermeden yürürken, Türkiye’yi yönetenler, gözünün önünde işgal edilen somut gerçeklere bile sessizliğini sürdürüyor.

Tepkiye bak.

“Geçmişin araçsallaştırılması nostaljik bir avuntudan” ibaretmiş.

Ege’deki kayalık ve silahsız olması gereken adalar ne peki?

“Nostaljik avuntu” mu, yoksa tarihin önümüze koyduğu apaçık gerçekler mi?

Hatırlatırım: Mora’nın işgali de böyle derinden ve sessizlik içinde başlamış, sonra Yunanistan’ın bağımsızlığı ile sonuçlanmıştı.

Türkiye’de Türk İstiklalini hazmedemeyen ve bu sebeple ikide bir Lozan’a saldıranlarla, Yunanistan’ın amaçları belirli bir noktada kesişiyor. O kesişimin kavşak noktası Mustafa Kemal’dir.

Biz, yürekli bir adam görmek isteriz. Elinde Osmanlı haritasıyla Yunanistan’a gidip, Gümülcine Müftüsüne, Selanik dahil bütün Trakya’nın Türk toprağı olduğu haritayı götürüp versin diye bekleriz.

Biz, milliyetçi siyaset görmek isteriz. Ülkemize gelen yabancı devletin en üst düzey askeri yetkilisinin verdiği mesajı anında tersleyip gürleyecek bir duruş bekleriz.

Milliyetçilik, her grup toplantısında muhalefete en ağır sözlerle ateş püskürmek değil, milli varlığa sahip çıkıldığını çok net bir biçimde herkese göstermektir.

Laf üretmek değil, işlem yapmaktır.

İşgallere, sınırlamalara, Ege’nin mavi sularına sınır getiren Yunan güçlerine karşı çekimser kalan iktidar ve ortaklarının gücü, ancak muhalefete yetiyor. Atatürkçülükle savaşanlara ön açmakla geçiyor.

Uygulama böyle.

++++

HANİ SURİYE’DE BİZ HAKİM İDİK?

“Terörü bitiriyoruz” diyorlar.

Terör zaten bitmemiş miydi?

“Neyin karşılığında bitiriyorsunuz” diye soruyoruz.

Ses yok.

“Ne veriyorsunuz da bitiyor” diyoruz gene çıt çıkmıyor?

Efendim bu devlet politikasıymış.

Lafa bak.

Hangi devlet kardeşim?

Devleti MHP’nin ön açmasıyla AKP ele geçirmedi mi? Şimdi ikisi birlikte Türkiye’nin içini boşalta boşalta, tarımını, sanayisini, ekonomisini, eğitimini çürüte çürüte, satıp savarak yönetmiyor mu?

Devletin en verimli arazileri, koyları, kıyıları, denize sıfır güzellikleri yandaşların eline geçmiyor mu? Hem de yaşara rağmen.

Devletin madenleri yerli işbirlikçiler eliyle yabancılara satılmadı mı?

Önemli büyük şirketler el değiştirmedi mi?

Milliyetçi MHP’nin desteğiyle bütün bunlar olup beterken bize ne kaldı?

Sayesinde AKP Devlet oldu.

Şimdi Suriye’de, El Şara ve Mazlum Kobani özel devleti kurulurken, PKK güya silahı bırakıyor. Güneyimize bomba döşenirken, içimizde temizlik varmış gibi yapıyorlar. Kimi kandırıyorsunuz? BOP kaldığı yerden devam ediyor.

NOT: Bütün okuyucularıma iyi bayramlar ve esenlikler dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları