MB enflasyon hesaplama tablosuna göre, 2003 Ağustos ayında 100 olan enflasyon endeksi 2025 Ağustos ayında 3255’e yükselmiş.
Aynı dönemde dolar kuru da, 1,4029’dan 40,8223’e yükselmiş. Endeks değeri olarak 2.909 olmuş.
Dolar/TL satın alma gücünü hesaplamak için, kabaca TL enflasyonu ile dolar enflasyon farkını almak gerekir. Aynı dönem için dolar kurundaki artış 175 ‘tir. Fark 3255-175 = 3080’dir.
Dolar endeksini de hesaplara katmak lazım , ama dolar endeksi aynı dönemde 96,86’dan 97,45’e yükselmiş. Fazla fark olmadığı için ihmal edilebilir.
MB reel kur endeksine göre TL halen değersiz görünüyor. Ama enflasyon hesabına göre;
2003 Ağustos ayını 100 kabul edersek ; 2025 Ağustos ayında;
- Enflasyon farkı: 3080,
- Kur artışı; 2909 dur. Kur artışı enflasyon farkının altındadır. Yani TL yüzde 5,5 oranında daha değerlidir.
Reel kur endeksini hesaplamak için de bölme işlemi yapmak gerekir Reel kur hesabı da aynı kapıya çıkar; 2909/3080 = 0945, yani TL yüzde 5,5 daha değerli çıkıyor.
TCMB’nin REK-UFE ve REK-TÜFE serileri vardır. Bu seriler sadece ABD değil, ticaret yapılan tüm ülkelerin fiyat endekslerini dikkate alır. Dolayısıyla, sadece ABD enflasyonu ile TL enflasyonunu kıyaslamak kaba bir yaklaşım olur, ama gidilecek yönü gösterir.
Aslında Türkiye de Avrupa ülkelerine göre fiyatların yaklaşık veya yüksek olmasının nedeni de budur. Piyasa dolar kurunda düzeltme yapacak ama, MB sürekli döviz satıyor ve engelliyor.
Ancak sürekli döviz satarak doları frenlemek sürdürülebilir değildir. Zira net rezervler zayıftır. Cari açık devam ediyor. Üretici ve tüketici güveni düşüktür. TL’ de reel faiz olmasına rağmen, dolar daha güvenli görünüyor. Bu nedenle piyasa baskısı ileride kura daha güçlü yansıyabilir.
Dahası bir yıl içinde ödememiz gereken kısa vadeli dış borç stoku,223 milyar 280 milyon dolardır. Bir yıl içinde oluşacak cari açığı da 37 milyar dolar hesaplarsak, toplam döviz ihtiyacı 260 milyar dolar oluyor. Döviz talebinin artması ve kurun zorlanması demektir. Kaldı ki Türkiye döviz kazanana değil, döviz kaybeden bir ülke olduğu için 260 milyar dolar, ödeme kapasitemizin üstündedir. Daha yüksek faizle ve daha çok dış borç almamız gerekiyor.
Yine ihracatçılar, kur nedeni ile Türkiye’nin rekabet gücün düştüğünü söylüyor ve hükümete baskı yapıyorlar.
Kur artışı, ithalatı pahalılaştırır ve üretim maliyetlerini artırır. Ayrıca Türkiye de rekabet piyasası olmadığı için yerli üretim de kur artışına göre fiyatlama ayarı yapıyor.
Yine de böyle gitmeyecek. Yüzde 10 yüzde 15 dolayında bir kur şoku riskimiz oluşmuştur.