PKK FESİH KARARINDA BİR ÇİVİ ÇAKTI
“Terörsüz Türkiye” sloganı ile yürütülen süreç, PKK’nın kongresini toplayarak kendisini feshetmesiyle belirli bir aşamaya geldi. Buraya kadar işlem tamam. 2013’de de “Analar ağlamasın” denilerek belirli bir süreç yaşanmıştı. Dolayısı ile biz, meseleye yine ihtiyatla yaklaşacağız.
Çünkü her şey sona ermiş değil.
Kaldı ki PKK kendini feshederken, tedirgin edici cümleler kurdu. Bildiride şöyle dedi: "Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı. Doğuşunda reel sosyalizmin etkilerini yaşadı ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı ilkesini benimseyerek, silahlı mücadele stratejisi temelinde meşru, haklı bir mücadele yürüttü. PKK katı Kürt inkarının, buna dayalı imha siyasetinin, soykırım ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendi."
Kısaca, Türkiye’nin resmi tapu senedine itirazlarını hatırlattı. Halbuki çözümün amacı “terörsüz Türkiye” idi ve Türk-Kürt kardeşliğinin teminatıydı. Kaldı ki Lozan sonrası Türkiye’de sadece Kürt etnik kökenli insanlar yok ki. Daha başkaları da var. Hiçbiri kendilerinin asimile edildiğinden söz etmiyor. Benzer şekilde dünyada 205 devlet varken, buna karşılık 2 binden fazla etnik grup var. Hepsi 205 ulus devletin vatandaşı olarak yaşıyor.
Dolayısı ile devletin kuruluş değerlerini yok sayarak, birlikteliği nasıl kalıcı barışa çevireceğiz?
“İhtiyatla yaklaşıyoruz” dememizin sebeplerinden biri bu. Yoksa Kürt’le kardeş olmaktan kimse rahatsız değil.
Milli barıştan da rahatsızlık duyan olmamalı olamaz da. Oluyorsa, ona derdini sormak lazım. Hatta bu bakışta iyi niyet görülemeyeceğini söylemek lazım.
Türkiye bir ulus devlet olarak doğdu. Bu durum sadece Türkiye’ye yönelik bir devlet stratejisi ve anlayışı da değil. Bizden önce “Sanayi devrimiyle birlikte” önce bütün Avrupa, uluslaşma yoluna girdi. Biz, değişen ve dönüşen dünyanın nereye evrildiğini oradan gördük.
Lozan Anlaşması ve sonrasında ortaya çıkan anayasal düzen ve beraberinde inşa edilen uluslaşma süreci, sadece Kürtçüleri rahatsız etmedi. Türkiye’de 3. Selim’le başlayan II. Mahmut’la devam edip Tanzimatla şekillendirilmeye çalışılan değişim sürecine muhalefet eden siyasal damar, Cumhuriyetten sonra kaldığı yerden devam etti ve halen daha ediyor. PKK, meseleye Kürtçülük açısından bakıyor. Bu sebeple Lozan’a vurgu yapıyor. Halbuki Kürt Tealli Cemiyeti, Babanzadeler hareketi ve diğerleri Cumhuriyetten epey önceydi.
Cumhuriyet, modern anayasa ile herkesi eşitledi. Herkes, hepimiz, etnik kökenimiz ne olursak olalım, devletin eşit yurttaşıyız. Böyle olduğu içindir ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst makamlarına kadar her etnik kökenden insan gelip devleti yönetiyor milletvekili olabiliyor.
PKK’nın silah bırakması sonrasında yaptığı açıklamada iki önemli gelişme daha var. Bunlardan birincisi, PKK, yaptığı kongre ile partiyi feshediyor. PKK, sadece terör örgüt değil. Aynı zamanda siyasal bir parti. İşte bunu feshediyor.
İkincisi de örgütsel yapıyı ortadan kaldırdıklarını söylüyor, ki asıl önemli olanlardan biri bu. Böylece yeni eleman devşirme yoluna gitmeyeceklerini söylüyor.
Peki ne yapacaklar?
Siyasal mücadele.
Lozan vurgusundan da anlaşılacağı gibi PKK, siyasal mücadele alanını kendi dışındakilere devrediyor. Bu da demektir ki, Türkiye’de Kürtçülük sorunu PKK’nın kendisini feshetmesi ile sona ermeyecek. Söz konusu mücadelenin, en önemli stratejisi, “Terörsüz Türkiye” denilen, Türkiye’yi yönetenlerin bundan sonra yapacaklarıyla başladığını söyleyebiliriz.
İşte bizim “ihtiyatla yaklaşacağız” dememizin nedeni de bu.
PKK, sosyalizm üzerinden kendi söylemleriyle “gerilla savaşı” yaparken, eski dünyanın konjonktürüne uyduğunu söylüyor. Bu durumda mevcut dünya düzeninde, yöntem değişikliği ile yola devam edecekleri aşikâr.
Bakalım karşımıza ne çıkacak?
Suriye’de neler olacak?
Silahlar nasıl yok edilecek?
PKK’nın çete (gerilla) gücü nasıl tasfiye edilecek?
Türkiye ne kadar PKK’lı mahkûmu hapisten çıkaracak? Çıkardıklarını toplum içinde nasıl kontrol edecek?
Ve büyük soru: PKK, 2013’deki gibi yine durumdan vazife çıkaracak mı?
Toplumsal varoluşumuzun sebebi göç!..
Soru şu: Milli İrade hangi irade?
MİLLİYETÇİLİK GÜVENLİKÇİLİKTEN İBARET Mİ?
Patrik’e harita vermek
Milli iradenin tutuklu hali
Eğitim akademisi ne işe yarar?
Yeni Anayasa neden yapılamaz?
Sosyal sistem uyarı veriyor
Görünen köy kılavuz istiyor
Yeniden Müdafa-i Hukuk lazım gibi









