RÜZGARLI SOKAK

RÜZGARLI SOKAK
Erdoğan sordu “Kim bu arkadaş” !..

Birkaç istisna ismi bir yana bırakırsak, AKP’li vekillerin  aslında her biri  “Küçük Erdoğan...” 
Erdoğan’ın sırtındaki,  gömleği, ceketi, ayağındaki ayakkabıyı, taktığı güneş gözlüğünü kısa sürede AKP’li vekillerin üzerinde görmek mümkün.
İş bu kadarla kalsa iyi...
Hangi AKP’li vekille sohbet ederseniz edin sözü dönüp dolaştırıp, Erdoğan ile sık sık görüştüğüne getiriyor. Eleştirilerini (siz bunu methiye olarak okuyun) önerilerini anlattığını ve Erdoğan’ın kendisini ilgili ile dinlediğini söylerken hazdan haza düşüyor.
Ancak, sohbetlerde anlatılan başka, yaşanan bambaşka..
Erdoğan, geçen hafta içinde AKP Genel Merkezi’nde  vekillerini topladı;  “Cumhurbaşkanı kim olsun” sorusunu sordu. 24 milletvekili söz aldı; haliyle yapılan ankette ve konuşmalarda zikredilen isim Erdoğan oldu...
Zaten anketin sonucu belliydi belli olmasına ama belli olmayan söz isteyen 24 vekil arasında sükut-u hayale uğrayanlar da oldu. Bunun nedenini sakın  “Erdoğan’a, Köşk’e çıkma”  deme delikanlılığını gösterdiklerinde aramayın..
Asıl neden söz alan 24 milletvekili arasındaki isimlerin çoğunu Erdoğan’ın tanımamasaydı.
Özellikle bölge milletvekillerinin bazılarını bırakın Erdoğan’ın ismini bilmemesi, yüzüne aşina bile olmadığı ortaya çıktı.
Erdoğan, söz alan milletvekillerini şöyle bir süzdükten sonra yanındaki AKP Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek’e dönerek, “Kim bu arkadaş”  diye sordu.
İşe bakın ki, milletvekillerini Haluk İpek de tanımıyordu. Tanınmayan milletvekili kızarıp bozarırken Haluk İpek, önündeki parti albümüne bakarak vekillerin isimlerini ve seçim bölgelerini Erdoğan’a söyledi. 

 

Uyanık mebuslar ve de danışman karizması 
AKP denilince akıllara hemen  “uyanıklık” geliyor. Ne yapıp edip kendi koydukları yasakları delmenin bir yolunu buluyorlar. Anımsayın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,   Twitter’a kafayı taktı, yasaklattı. Ama Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Twitter yasağını ilk delen isimler oldu.
Meclis’te bugünlerde olağanüstü hal uygulanıyor. Halin nedeni CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan yumruklu saldırı. Olayın sıcağıyla Meclis’te temsil edilen partiler TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e koştular. Meclis’te uygulanan  güvenlik önlemlerinden yakındılar. Çiçek de tuttu, bir dizi önlem aldı; yasak  koydu.
O yasakların arasında ziyaretçilerin milletvekili istese de ana kulislere alınmamasıydı.
Muhalefet partili vekiller için sıkı sıkı uygulanan yasak iş gelip AKP’lilere dayanınca bambaşka bir  şekil kazandı. 
Birkaç gün içinde polisler, iktidar kulisinde davetsiz misafir kovalamaktan yorgun düştü. Nöbet süreleri uzadı, polislerin ayaklarına kara sular indi. Kimileri çözümü varis çorabı kullanmakta buldu.
Yakalanan her davetsiz misafirin karşısına AKP’li bir vekil çıktı, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun”  sorusuyla polisler azarlandı.
Gerçi polislere davetsiz misafiri kulise alan vekil hakkında tutanak tutulması emri verildi verilmesine de, bunu gel de AKP’lilere uygula!
Neyse yine dönelim kulis yasaklarına...
AKP’li vekiller hemen yasağı delmenin kolayını buldular. Bu kez danışmanlarının yaka kartlarını misafirlerinin yakalarına taktırarak kulislere almaya başladılar,
Polise yapacak bir şey kalmayınca danışmanlar ne yapsın? 
Milletvekilinin isteklerini yerine getirip ana kulisleri terk ediyorlar. 
Hazır söz danışmanlara gelmişken, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun danışmanı Derviş Budak’ın basın mensuplarına karşı olan  “sıcak muhabbetini!”  de unutmayalım.
Budak, AKP Elazığ Milletvekili Şermin Balık’ın danışmanıydı. Burada sözleşmeli olarak çalışıyordu. Bir otomobil kazası(!) yüzünden yollar ayrılırken Budak’ın Allah yüzüne fazlasıyla bakmış ve yüz binlerce gencin KPSS’de ter dökerek, özlemle beklediği memuriyete Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu tarafından istisnai kadro verilerek bir çırpıda ulaşmıştı!
İşte bu istisnai kadrolu danışman Budak, Perşembe günü,  yasak olmasına rağmen bir misafiri iktidar kulisinde ağırlıyordu! Görevli polis memuru kendisini uyararak kuliste olmaması gerektiğini anımsattı.
Bu durum iktidarın vekili kadar danışmanın da halet-i ruhiyesini bozmaya yetti.
Karizma yerlerde sürünürken önce hemen yan koltuklarda oturan basın mensuplarına hışımla bir bakış attı, sonra da polise  “Bunlar niye burada oturuyor. Asıl basın mensupları buraya girmemeli” diyerek söylene söylene kulisi terk etti!

 

İnce, çok ince hesaplar!..  
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, nüktedan ve bir o kadar da hitabeti güçlü bir siyasetçi. Hele AKP’yi Yalova’da birkaç oy farkıyla yıkması, gerek kamuoyunda gerekse de parti içinde İnce’nin popülerliğine zirve yaptırdı.
CHP’nin yerel seçim başarısızlığı ile ilgili yaptığı açıklamalarda da sözünü hiç esirgemedi. Yapılan hataları sayıp döktü, özellikle Ankara başta olmak üzere bazı sağ görüşlü adayların gösterilmesini de başarısızlığın nedenleri arasında sıraladı.
Ankara’da başarı veya başarısızlık tartışılır! Ancak Muharrem İnce’nin de gönlünde yatan Ankara Büyükşehir belediye başkan adaylığıydı.
Bu olmadı.
CHP’de eleştiri öz eleştiri sürerken, bir yandan da CHP’nin Köşk adayı için kulislerde isimler  konuşulmaya başlandı.
Şimdilik iki isim var dillendirilen; biri Deniz Baykal diğeri Muharrem İnce...
CHP’li bir vekile göre İnce’nin hesabı da çok ince...
Vekile göre İnce, Cumhurbaşkanı seçilmek değil sadece aday olmak istiyor. Peki niye?
İşte vekilin o soruya yanıtı:
 “İnce, MHP ve diğer seçmenden de oy alabileceği hesabını yapıyor. Özellikle ikinci turda AKP’nin dışında kalan partilerin kendi etrafında toplanıp adaylığını destekleyeceğini düşünüyor. Ayrıca bu hesaba göre yüzde 45 dolayında oy alacağını tahmin ediyor. Bu oy oranının kendisini CHP Genel  Başkanlığı koltuğuna taşıyacağını düşünüyor..” 
İnce’nin hesabı bu ama vekile göre çok da gerçekçi değil:
 “İnce’nin halkta karşılığı  var. Ancak delegede ve teşkilatlarda yok.”