RÜZGARLI SOKAK

RÜZGARLI SOKAK
“Başkan’ın adamları” ve eski tüfekler...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük hevesi Çankaya Köşk’ü...
Gözü de gönlü de uzun süredir Köşk dışında başka bir şey görmüyor...
Terör örgütü ile pazarlık, BDP-HDP ile flört...
Ev hapsi pazarlığı, genel af; özerklik; 
Say, dök!..
AKP’deki havaya ve konuşulanlara bakarsanız sandığa gitmeden Devlet Başkanı olmuş Recep Tayyip Erdoğan.
O yüzden paralel devlet adı altında, devlette ciddi bir tasfiye başlattı. Emniyet, Adalet, Maliye, Hazine, Sağlık say sayabildiğin kadar..
Her atama, her görevlendirmeyi bizzat  Erdoğan yapıyor!
Hatta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığındaki kadro operasyonunu da kendi eliyle yürütüyor...
Görevden alınanlara kulp takılırken, yeni gelenlere de AKP kulislerinde şimdiden “Başkan’ın Adamları”  yakıştırması yapıldı bile...
Yine AKP kulislerine dönersek;  “3 döneme takılan  ve aralarında Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu’nun da bulunduğu eski tüfekler ne yapacak” sorusuna cevap aranıyor.
Deniyor ki;
 “Onlar da en az Erdoğan kadar Köşk hesabı yapıyor. Amaçları Erdoğan’ı Köşk’e çıkarmak. Ve geçici Başbakanla oturup pazarlık yapmak...” 
Tabii ki bir de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin  “Ya diğer partilere geçin, ya parti kurun”  önerisini de yabana atmamak gerekiyor.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu’nun MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan ile Meclis’te yemek yiyip keyifle sohbet ettiklerini yazarsak; 
Ne dersiniz?..

 

Yandaşlara açılım ayarı
Terör örgütü PKK, pazarlık sürecini fırsata çevirdi. Azdıkça azıyor. 
Bugünlerde hedefinde kalekollar var terör örgütünün. TSK, üst üste açıklama yapıyor, şurada burada PKK saldırdı; adına da “taciz ateşi” deniyor saldırıların..
Son günlerde TSK’ya karşı terör örgütünün yaptığı saldırılar iktidarın çok canını sıkacak şekilde medyada geniş yer bulmaya başladı.
Durumdan vazife çıkaran ve Murat Özçelik’ten sonra iyice silikleşen Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, yandaş medyanın Ankara yöneticilerine ayar verme ihtiyacı hissetti.
Bunları topladı, bilgilendirme adı altında, pazarlık sürecinin geldiği noktayı anlattı. Onlara göre de işler iyi gitmiyordu. Gerek Kandil ve gerekse HDP ve de bebek katilinin istekleri ve beklentileri bambaşkaydı. Ama yine de iyi yanından baktılar ve  “Uluslararası konjonktür silahlı eylemlere uygun değil. Bu nedenle de PKK’nın büyük bir saldırı yapması mümkün değil” dediler..
Ancak eklemeyi de unutmadılar:
“Her an her şey olabilir. Süreç artık çok da iyi gitmiyor. Yine de iyimser olun” ...

 

Mahpusta gazeteci olmak iki kere zor zanaat
Şair Nazım Hikmet diyor ya  “Mahpusluk zor zanaat” , yaşayanlar biliyor; Silivri’de gazeteci olarak mahpus olmak iki kere zor zanaat! 
O yaşayanlardan biri eski Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi ve CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay.
Balbay’ın yıllarını verdiği zindana ilişkin bir birinden ilginç, acı, tatlı ve bir o kadar da düşündürücü anıları var. Meclis kulisinde bir grup gazeteci ile sohbet ediyor... Sohbet ister istemez güncel gelişmelerden Silivri Zindanı’nda yaşadıklarına kayıyor...
Balbay; başlıyor anlatmaya, aralarında yazdıkları da var; bir başka gazeteci olan koğuş arkadaşı Tuncay Özkan ile toprağa basma öyküleri, doktor raporu  ile toprağa basabilen ender isimlerden iki kişi..
Ayrıntı vermese de Ümraniye tutuklularının özlemleri, firar düşünceleri...
Ve teslim olmayıp buldukları her fırsatta spor yapanlar... 
Günün 15-16 saatini uykuda geçirenler...
Ve her Allah’ın günü yayılan  “tahliye” söylentileri...
Kaldıkları koğuşlarda adli vakadan hükümlü ve tutuklularla diyalog...
Adli tutukluların da gözü gönlü Ümraniye sanıklarında.
Çünkü o kadar paşa, albay, yarbay, aydın cezaevinde. 
Nasılsa bir af çıkar!
Çıkar da onlar da tahliye olur.
O yüzden Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan’ın işi zor...
Her gördükleri yerde af soruyorlar..
Balbay, başlangıçta umut olsun diye “yakında çıkar” diyor...
Ama artık yıllar geçtikçe o da umudunu kesiyor ve aynı soruya bu kez umutsuz cevap veriyor.
Oysa cezaevinde her düş ya af ya firar üzerine!
Yanıttan memnun olmayan mahpus enikonu Balbay’a çıkışıyor:
“Bir de gazeteci, yazar olacaksın, benim duyduğum haberi sen bilmiyorsun!” 

 

Kozmik AKP’liler 
Ankara’nın Çukurambar semti 20 Aralık 2009 tarihinde müthiş bir operasyona sahne oldu. Başbakan Bülent Arınç’ın evinin yakınlarında düzenlenen operasyona terörle mücadele timleri katıldı. 
Hemen oracıkta olağan şüpheliler gözaltına alındı!
Bir Albay ve bir Binbaşıya suçüstü yapılması yine de olağanüstü bir durumdu. Üstelik bu isimler durduk yere yaka paça göz altına alınmamışlardı. Suçları büyüktü(!), Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ortaya çıktı ve “Bana suikast düzenleyeceklerdi” dedi.
İşte bu iddia üzerine Genelkurmay’ın ‘Kozmik Odası’na Hakim Kadir Kayan girdi. 
Kayan, didik didik arama yaptı, notlar aldı. Kısa süre sonra da gözaltındaki askerler serbest bırakıldı. Aradan yıllar geçmesine rağmen Kozmik Oda Davası unutuldu, gitti!
Peki, Kozmik Oda’dan ne çıktı?
Ya da kozmik kasalarda bulunan isim listelerinden kimlerin adı çıkarıldı! Bu işlere hâlâ kafasını çok yoran bir AKP milletvekilinin iddiası o ki; “kozmik listelerde 8-10 AKP’linin adı  vardı” ...