Seçim Kanunu Değişikliği Teklifine Dair (2)

Seçim Kanunu Değişikliği Teklifine Dair (2)

Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini önceki yazıda incelemeye almış, kabul edilme sürecinde çoğulculuk ilkesi gereği uzlaşma gerektiğinden ve teklifte seçim yarışını adil kılan ve seçim güvenliğini garanti altına alan herhangi bir düzenlemenin bulunmadığından bahsetmiştim. Şimdi de değişiklik teklifinde neler bulunduğuna bir bakalım…

İl ve İlçe Seçim Kurulları Hakkında

İlçe Seçim Kurulu başkanları, seçmen sıfatına sahip yurttaşların kim olduğunu belirler. Bu belirleme Medeni Kanun''daki bazı koşulların değerlendirilmesiyle yapılır. Bu değerlendirmeyi en iyi kim yapabilir? Bölgedeki en kıdemli hâkim yapabilir elbet.

Ancak teklif edilen değişikliğe göre, bu kıdem esası kaldırılarak, birinci sınıfa ayrılmış hâkimler üzerinden kura ile belirlenmesi isteniyor. İllerde de durum aynı.

20 yıllık iktidarı döneminde bilindik sınav sistemiyle yaptığı atamaların üzerine bir de FETÖ''cü hâkimlerin tasfiye edilmesinden sonra yaptığı atamalarla birlikte, birinci sınıfa ayrılmış hâkimler arasında yapılacak kuranın seçimlerde kritik önemi haiz bu kurulların yönünün AKP lehine çevrildiği aşikâr.

Muhtarlık Seçimleri

Teklifteki seçim hukuku açısından enteresan değişikliklerden biri de muhtarlık seçimleriyle ilgili. Olağanın aksine, en çok oyu alan seçilmiş kabul edilmemekle birlikte, mazbatasını alabilmesi, bir ay içerisinde seçilme yeterliliğine sahip olduğunu gösteren bir belge getirmesi koşuluna bağlanıyor. Bu süre içerisinde belgeyi getiremezse, sıra, en çok oyu alan ikinci adaya, onun getirememesi halinde üçüncü adaya geçerek, belgeyi getirebilen aday çıkana kadar bu devir sürüyor ve süreç böyle devam ederken, muhtarlığın yönetimini kayyum üstleniyor.

İttifaklar

Değişikliğin muhalefet ittifakının birliktelik gücünü kırma amacı taşıdığı oldukça açık. Zira teklifin ikinci maddesine göre, ittifakın aldığı oy toplamı yüzde 7''yi geçtiği takdirde seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı üzerinden yapılacak. Yani, ittifaka verilen artık oylar ile milletvekili çıkarılması artık mümkün değil. 2018''de iktidar partisinin işine gelen ve artık oyların sebep olduğu haksızlığın giderilerek temsilde adaletin sağlanması gerekçesiyle savunulan ittifak sistemi, bu defa işe gelmemiş belli ki.

Bu da muhalefet partilerinin stratejilerini yeniden planlamalarını ve doğru hesaplamalar yaparak seçmenlerini bu stratejiye göre konsolide etmelerini gerektiriyor.

Görünen o ki, oy oranı daha düşük olması beklenen DEVA, Saadet Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti, İYİ Parti ve CHP listeleri üzerinden seçime girme yoluna gidecek. İktidarın beklentisi bu hususun söz konusu partiler arasında anlaşmazlığın baş göstermesine neden olması şeklinde olsa da kanaatim böyle bir zorlamanın doğru bir müzakere ile muhalefet partileri arasında toparlayıcı bir etkiye de neden olabileceği yönünde. Evdeki hesap, çarşıya uymayabilir yani. Tabii her şey, muhalefet partilerinin diyaloglarını karşılıklı anlayışla sürdürmelerinden geçiyor.

Barajın Yüzde 7''ye Düşürülmesi

Barajın yüzde 10''un altına düşürülmesi, bu ülke siyasetini bilmeyen birinin bakış açısıyla teklif içerisinde demokrasi açısından olumlu tek gelişme olabilir. Ancak demokratik ülkelerde barajın kaç olduğunu ve uluslararası hukukun yüzde kaça kadar barajı makul gördüğünü bilen biriyseniz yüzde 7 barajının çok da temsilde adaleti sağlayan ve demokrasiye uygun bir baraj olmadığını göreceksiniz.

Nitekim, mevcut siyasal iktidarın ülkeyi demokratikleştirmek ve seçimleri adaletli kılmak adına bir değişikliğe gitmeyeceğini de bu teklifle bir daha gördük. Öyleyse barajın düşürülmesi yalnızca MHP''nin AKP oylarına ihtiyaç duymadan da var olabildiğini kanıtlama çabasından kaynaklanıyor. Tabii varsaydığı gibi en az yüzde 7 oy oranı hâlâ mevcut mu, o belirsiz.

Sonraki yazıda söz konusu teklifi incelemeye devam edeceğiz…

Yazarın Diğer Yazıları