ABD’ de Harvard Ekonomisti Robert Barro, 1999 yılında ABD için "Barro Sefalet Endeksi" (BMI) oluşturdu. Bu endekste göstergeler olarak, enflasyon, işsizlik, faiz, GSYH büyüme oranı kullanıldı.

2000'lerin sonlarında, Johns Hopkins ekonomisti Steve Hanke, 2013 yılında yalnızca Economist Intelligence Unit tarafından bildirilen verilere dayanarak bir Dünya Sefalet Endeksi Puanları Tablosu oluşturdu. Bu endekste 89 ülke içinde en kötü ilk 3 sırada, Venezuela, İran ve Suriye var. Türkiye 13 sırada yer aldı.

Öte yandan, 2025 yılında Trading Economics verilerine göre hazırlanan bir endekste; Türkiye ilk sırada yer aldı. (Aşağıdaki Grafik)

Sefalet sarmalı nereye gider? - Resim : 1

Bu durumda Türkiye’de Sefalet yok diyemeyiz. Hatta Türkiye’de sefalet sarmalı var. Sefalet döngüsü var. Bu döngü; “Yüksek enflasyon – düşük gelir artışı – borçlanma baskısı – yoksullaşma – verimlilik kaybı – yeniden fiyat artışları” şeklinde birbirini besleyen bir süreç şeklinde çalışıyor.

Her şeyin başında; Türkiye’de gelir dağılımı aşırı bozuldu ve halkın reel geliri düştü. Nedeni ne olursa olsun, TÜİK TÜFE’nin düşük çıkması, çok net olarak yoksulluğu artırdı. Söz gelimi eğer asgari ücreti İTO geçinme endeksine göre hesaplarsak, ortaya kabul edilemez bir tablo çıkıyor.

2020 temel yıl alırsak, Ekim 2021’den Ekim 2025 tarihine kadar geçen 5 yılda;

İTO yıllık geçinme endeksinde artış;

  • 2021=16,76
  • 2022=108,77
  • 2023=72,73
  • 2024=59,10
  • 2025=40,84 oldu.
  • 2020 Baz yılına göre İTO beş yıllık enflasyon artışı yüzde 943,47 oldu.
  • Bu beş yılda GSYH’da büyüme yüzde 131,5 oldu.

2020 Ekim ayında agi dahil net asgari ücret 2545,43 lira idi.

Bu sene Ekim ayında İTO enflasyon artışına göre ücret artışı yapsaydık ve artı büyümeden pay verseydik, asgari ücret 31 555, 64 lira olacaktı. TÜİK hesabı ve büyümeden pay verilmediği için, asgari ücretle çalışanlar her ay 9 451 lira kaybetmişler, işçinin satın alma gücü düşmüş.

Bu durumda Türkiye’de yoksulluk yok diyenler, geçek durumu gösteren bu hesaba dikkatli baksınlar.

Öte yandan halk yoksullaştığı için bankalarda, ticari krediler dışında kalan kredilerde geri ödeme sorunu artıyor.

Bankaların 2023 Eylül ayında takipteki alacaklar oranı yüzde 1,57 iken, 2025 Eylül ayında yüzde 2,4’e yükseldi. Yüzde 2,4’ oranı yüksek değil, ama takipteki kredilerin iki yılda iki katına çıkması risklidir.

Dahası yüzde 2,4 ortalama yanında 31 Ekim 2025 tarihi itibariyle takibe düşen kredi oranları;

  • İhtiyaç kredilerinde yüzde 5,25,
  • Bireysel kredi kartlarında yüzde 4,37 olarak kayıtlara geçti.
  • KOBİ kredilerinde bu oran yüzde 3,1'e ulaştı.

Sefalet endeksi nereye gider? Çözüm var mı?

Sefaletin önlenmesi için önce soruna doğru teşhis koymak gerekir. Eğer yalnız algı yaratmak için Türkiye’de yoksulluk yok dersek;

  • Halkın satın alma gücü daha fazla düşecek talep daralacak, yatırımlar duracak ve enflasyon içinde durgunluk yaşayacağız.
  • Banka kredilerinde takip oranı artacaktır. Bankalarda risk artar.
  • Beyin göçü artar.
  • Toplumsal gerilim artabilir.

Çözüm için, tekrar etmek gerekirse, önce sorunu doğru teşhis etmek, sonra bu günkü iktisadi ve sosyal politikaları çöpe atmak, demokrasi, hukuk ve sosyal reform yapmak, planlamaya geçmek ve yeni bir istikrar programı yapmak gerekir.