Serseme döndüm!

İki gündür nekahetin bir parçası olan uykuya vurmuştum kendimi. Bir de uyandım ki, yani günlük hayata kaldığı yerden başladığımda her şey karmakarışık olmuş. Serseme döndüm. Daha doğrusu karmakarışık olan her şey kendi yolunu bulmuş, çözülmüş.
Geriden başlayalım. Bir Türkmen generalin söylediğine göre Suriyeli muhalifler bizim hükümeti kâfir ilan etmişler. Bu kadar da mı çabuk olurdu Allah’ım, bu kadar mı çabuk görünürdü yapılanların bedeli!
Gene sınav soruları çalınmış.
Bir TV kanalında Nagehan’la Nazlı Ilıcak birbirine girmiş. Dershanecilerle hükümet de birçok defa birbirine girmiş. Toplantıda, salonda, sokakta her yerde.
Aslanım Yatağan işçileri Milas’ta barikatları yıkarak AKP’nin kapısına dayanmış.
Sınırda bomba yüklü 7 araç bulunmuş.
Batman’da öğrenci yurduna bombalarla saldırılmış.
Konya’da havan mermisi yaptırılmış ısmarlanarak ve bunları taşıyan TIR’lar jandarmanın önünden geçerek Suriye’ye girmiş.
Dershaneciler hükümetle toplantıyı terk etmiş.
Şişli Endüstri Meslek Lisesi yıkılıp, yerine AVM denen ucubelerden biri yapılacakmış. Rezidans da tabii.
Yabancı kelimeleri, yabancı kurum adlarını, yabancı her şeyi ne kadar da çok severler. Rezidans demeye bayılıyorlar.
ÖSO’da savaşan bir terörist, lisans alarak Bartın futbol takımına girmiş, oynuyormuş.
Sersemlemeyeyim de ne yapayım?

 

Vurun abalı Kamer Genç’e
Cesur çıkışlarıyla iktidarın canına okuyan Kamer Genç, Emine Hanım’ın Japon Başkonsolosluğunda o eğitimsiz sesiyle yaptığı konuşmaya itiraz etmiş. Eğitimsiz sesine değil elbette. Onun orada hangi sıfatla devleti temsil ettiğine. Zaten orada devlet, iki bakanla temsil ediliyormuş. Kıyamet kopmuş. Genç’i itip kakanlar, hakaret edenler, vuranlar, utanmadan sarhoş olduğunu söyleyenler; o toplantıda zaten içki ikram edildiğini ve isteyen herkesin içtiğini unutmuş olmalılar.
Evet, hepsi tamam da Kamer Genç’in anasına küfreden adam için, o çok hamasi tavırlı, Kadından Sorumlu Devlet Bakanı hanım niye bir tek laf etmedi. Bülent abileri, ’şeyini şey ettiğim ....’ gibi iğrenç bir küfürü hatırlatan lafları niye bir marifetmiş gibi söyledi.
Emine Hanım devleti temsile(!) böyle bir katkıda bulunmuş, kızı müşavir diye geçiyor, oğluna imam hatipe yer seçmek için yardım teklif ediliyor... Japonlarda böyle şey var mı? Japon’un eşi Cumhuriyet Bayramı’nda konuşmuş mu ne yapmış. Bizimkiler hemen atlamış üstüne, demek ki biz de Emine Hanım’ı konuşturalım diye. Yeniden protokol yapıyorlar her hâlde.

***

İşin en renkli tarafı kasetler uçuşmaya başladı... Gazetelere gitmiş bile. ’Kıyamet yaklaştıkça, hesaplar ahirete kalmaz’ derler. İşte öyle...

***

Düzeltme: Hastalıktan dolayı sağ tarafımının fonksiyonlarında biraz sorun var. Bu yüzden yazılarımı telefonla yazıyorlar. Sağ olsunlar... Pazartesi günkü yazımda Oktan adı Oltan olarak geçmiş, vukufiyet de hukukiyet olarak geçmiş. Düzeltiyorum...

Yazarın Diğer Yazıları