Sicilyalı mafya ve yeni zenginler

Türkiye, Rusya, Pakistan ve Hindistan gibi ikinci sınıf demokrasilerde, meşhur ve veciz sözde de ifadesini bulduğu gibi her yönetim kendi zenginini yaratır. Bu düstura ve ikinci sınıf demokrasiye yakışır bir şekilde, istisna yaratmadan, AKP iktidarı da kendi zenginini ağrısız ve sancısız bir şekilde doğurmuştur. Ancak, 12 yıllık iktidarı süresince hiç yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırma, iltimas ve benzeri durumlarla karşılaşmamışlardır. Bu 12 yıllık süre içerisinde tek yolsuzluk yapanlar CHP ve MHP’li belediyelerdir. Bu süre zarfında onlara soruşturma, kovuşturma ve işten el çektirme gibi cezalar verilmiştir. Ama AKP’li politikacılar, belediyeler, bakanlar ve bürokratlar sanki hepsi peygamber sülalesi, masum melek mübarekler, 12 yıl içerisinde hiçbir yolsuzluk ve hırsızlıkları olmamıştır. Bütün günahkarlar hep muhalefette toplanmışlar. Her ne hikmetse. Bu yeni bir tür iktidardır, ne siyaset bilimin de ne literatürün de ne de demokratik ülkelerde başka bir örneği vardır. Bu iktidarın adı kendin pişir kendin ye hükümetidir. Devletin müfettişleri, hakimi, savcısı ve polisi muhalefet ve vatandaşlar için, iktidarın dokunmazlığı var.
Kapitalist sistemlerde, sistem kendi içinde bir çıkarlar ve dağılım dengesi kurar. Kazançlarına karşılık vergi verirler, sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetler yaparlar veya destek olurlar. Zenginler, parayı kazandıkları ülkeye ve halka bir nevi geri dönüş yaparlar ve halkın tepkisini kontrol eder veya sadece ahlaki olarak bunu zorunlu görür ve kazandığı paraların bir kısmını ülke ve halkın mutlu olması için veya ihtiyaçlarının giderilmesi için harcar. Bunun gerçekleşmesi için iki temel faktör vardır birisi zenginliğin bir kurumsal çerçevede olması gerekir ikincisi ise zengin olan kişinin iyi bir eğitim veya entelektüel yanının bulunması gerekir. Aksi takdirde bu zenginliğin toplumsal yanı olmaz veya olamaz.
AKP döneminin zenginleri, bizim de zaman zaman kullandığımız gibi bir gün önceki mücahit ertesi günü müteahhit olanlardan olduğu için, zengin veya burjuva kültürü olmayan insanlardır. Para, sahibini eğitecek zaman bulamamıştır. Eğitimsiz, görgüsüz ve entelektüel boyutu olmayan, hızlı zenginlerin, sanata, kültüre ve eğitime para harcama gibi bir geleneği yoktur. Yeni zenginlerin klasik bir burjuvanın yaptığı, para ve zaman ayırdığı işlerinde ve günlük yaşantısında aradığı estetik, zarafet ve çağdaş obje ve olgulardan haberi ve ihtiyacı yoktur. Bazıları para ile iman arasında sıkışıp kalırken bazıları da iktidarın nimetlerine çabuk uyum sağlamıştır. Sanata ve kültüre para harcayacak rafine zenginler için, parayla birlikte büyüyen yeni nesilleri beklemek gerekecektir. AKP’nin bir gece de köşe dönen kurnaz zenginlerinin durumu bize efsane haline gelen Sicilyalı dindar bir aileden gelen mafya babası Al Capone’un hikayesini hatırlattı. Al Capone hayat hikayesini anlatırken zenginliği nasıl bulduğunu şöyle anlatıyor: Çocukken her akşam uyumadan önce bana bir bisiklet vermesi için Tanrı’ya dua ederdim. Bir gün, Tanrı’nın çalışma sisteminin böyle olmadığını gördüm. Ertesi gün gittim ve bir bisiklet çaldım. Artık, her akşam Tanrı’ya beni affetmesi için dua etmeye başladım. Bazı insanların günümüzde durmadan birbirlerinden kendisi için dua etmesini istemeleri umarım Al Capone’un duasıyla bir ilgisi yoktur.
Not: Yeni çıkan “Liderlerin Dış Politika Felsefeleri ve Uygulamaları” ile gözden geçirilmiş ikinci baskısı çıkan “Uluslararası İlişkilere Giriş, Teoriler ve Kavramlar” adlı kitaplarımla birlikte diğer kitaplarımı TÜYAP Kitap Fuarında, Doğu Kitap Evi, 10. Salon, No. 102, Cumartesi, 9 Kasım, saat 15-18 arası imzalayacağım. İlgilenecek İstanbullu sevgili okuyucularıma duyururum.

Yazarın Diğer Yazıları