Ülkemiz Suriyeliler ve Afganlarla zaten yönetilmesi zor bir göç yükü taşırken, şimdi Filistin’den gelenlerinde eklenmesi, toplumda sığınmacı ve göçmen hassasiyetini daha görünür hale getirdi.
Dahası Türkiye kendi kapasitesinin çok üzerinde bir nüfusu plansız, denetimsiz ve uzun vadeli strateji olmadan ülkeye kabul ederek siyasi, sosyal ve ekonomik istikrarı riskli bir zemine taşımıştır.
Zararları saymakla bitmez . Ben burada hepimizi ve ülkenin geleceğini ilgilendiren iki soruna dikkat çekmek istiyorum.
- Sığınmacılardan dolayı Avrupa Türklere vize vermiyor.
Bu konuda AB kayıtlarına giren somut örnekler var ? “Avrupa ülkeleri, Türkiye’den gelen vize başvurularına temkinli yaklaşmalarının önemli nedenlerinden birinin ‘yeniden iltica’ vakaları olduğunu açıkladı.
Bazı sığınmacılar, Türkiye’de yasal statü aldıktan sonra Avrupa’ya gidip ikinci kez iltica talebinde bulunuyor. Bu durum AB ülkelerinde ‘vize riski’ olarak nitelendiriliyor.”
Almanya’nın ve Yunanistan’ın yıllık raporlarında, Türkiye pasaportu veya Türkiye’de verilen oturum kartlarıyla gelen sığınmacıların iltica başvurularında artış olduğu açıkça belirtiliyor.
Söz gelimi; Almanya İçişleri Bakanlığı, 2023-2024 arasında Türkiye’den yapılan iltica başvurularının önemli bölümünün “Türk vatandaşı olmayan üçüncü ülke vatandaşları” olduğunu açıkladı.
Bu grupta özellikle Suriyeliler, Afganlar ve Iraklılar var. Büyük bölümü, Türkiye’den aldıkları ikincil koruma, ikamet izni veya vatandaşlık sonrası AB’ye geçiyor.
Yine Almanya Federal Göç Dairesi kayıtlarına göre: “Türkiye çıkışlı iltica başvurularında, başvuranların yüzde 25’ten fazlası aslında Türk vatandaşı değil, Türkiye’de yaşayan sığınmacı kökenli kişilerdir.”
Yunanistan Sınır Muhafızları yıllık raporlarında, Türkiye üzerinden belge sahibi olarak Avrupa’ya gelen sığınmacı sayısında artış olduğunu belirtiyor. Bu durum “Türkiye üzerinden düzenli yolla AB’ye giriş - ardından iltica başvurusu” şeklinde geçiyor.
Vize sorunu, Türkiye’yi küresel dünyada küçük düşürücü bir algı yaratıyor. Milliyetçiyim diyenler acaba bu durumu nasıl yorumluyor ?
- Sığınmacılar Sosyal istikrar riskini artırdı.
Sığınmacılar ve özellikle bize ters gelen Arap kültürü , Türkiye’nin nüfus dokusunu, kentleşmesini ve işgücü piyasasını doğrudan etkiliyor. Sığınmacı nüfusun yüzde 80’i büyük şehirlerde bulunuyor; bu da kiralardan kamu hizmetlerine, işgücü piyasasından sosyal uyuma kadar birçok alanda baskı oluşturuyor.
Suriyeliler Kendi aralarında husumeti Türkiye ye de taşıdılar. Yine sık sık Suriyelilerin çete oluşturdukları ve gasp yaptıkları haberlerini de okuyoruz. Basında her gün Suriyelilerle ilgili suç haberleri var. Güneydoğu illerindeki Suriyeliler sınırdan kaçakçılık yapıyorlar.
Sığınmacılar en çok tekstil, inşaat, tarım ve hizmet sektörlerinde düşük ücretle çalıştırılıyor.
Bu durum hem yerli işgücünün gelirini baskılıyor hem de işletmeler arasında haksız rekabete yol açıyor.
Türkiye’de otokrasi tırmandıkça, bağımsız yargı tahrip oldukça, halkımız beyin göçü olarak veya doğrudan yurt dışına gidiyor. Ayrıca nüfus artış hızımız yavaşladı. Sığınmacılarda ise doğurganlık oranı çok yüksektir. Türkiye’nin nüfus yapısı bozuluyor. Milli Kimliğimiz ve kültürümüz tahrip ediliyor.
Halk ta sığınmacılardan nefret ediyor. Toplumda stres arttı.
2021 KHÜ Türkiye eğilimleri anketine göre;
- Halkın yüzde 79’ü “Suriyeliler işsizliğe neden oldu”
- Yüzde 71,5’i “Suriyeliler Suç eğilimlidir” diyor.
- Yüzde 71,6’sı “milli Kimliğimize zarar verdiler”
Consensus son araştırma anketine göre; “Türkiye artık sığınmacı kabul etmesin” düşüncesine;
- Halkın yüzde 67,7’si evet dedi,
- Yüzde 23,2’si de kısmen katılıyorum, dedi.
- Katılmıyorum diyenlerin oranı ise yüzde 9,1 oldu. Bu 9,1’de ümmetçilik isteyen siyasi islam kesimidir.
Halka rağmen Siyasi iktidarın bu kadar mülteciyi neden beslediğini anlayan yoktur. Eğer insanlıksa bu nedenle yoksul, işsiz ve aç kalanlarımız insan değil mi?