Siyasette de Gavs sistemi!

Siyasette de Gavs sistemi!

Son NATO zirvesinde Türkiye’nin İsveç’in üyeliğine razı edilmesi, bana Oktay Sinanoğlu’nun, "Devletin kendisi ve silahlı kuvvetleri NATO üzerinden Amerikan etkisi altındayken bağımsız siyasi partilerin olması mümkün değildir." sözlerini hatırlattı...

Ben de zaman zaman bütün siyasi partilerin aynı oyunun oyuncuları olduğunu hatırlatırım... Son olarak 10 Mayıs 2019’da “Türkiye'de iktidarı da muhalefeti de birlikte kontrol eden ve aralarında yaratılan suni gerginlikleri, halkı ve düşünen insanları meşgul etmek için kullanan bir güç merkezi var! Tabii böyle bir kontrolün mümkün olması için kontrol edenlerin her partide ve devletin önemli merkezlerinde ‘görevli’lerinin bulunması gerekir! Anlaşılıyor ki siyasi partileri, siyasi figürleri oynatan perde gerisindeki kontrol mekanizması, devletin temel kurumlarında iyice kök salmış durumdadır. Fakat ‘devlet içindeki devlet’ durumundaki bu yapı, Türkiye'ye değil, İsrail ve ABD projelerine hizmet ediyor.” diye uyarıda bulunmuştum...

***

Tabii bu tür iddialar delile muhtaçtır ama 20-25 yıl içinde iktidar ve muhalefetin aynı merkezden kontrol edildiğini gösteren yüzlerce olay yaşanmış ve taraflar deşifre olmuştur.

Gazeteci Levent Gültekin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun üç defa üst üste kazanamayacak adaylar çıkararak, Cumhurbaşkanlığı makamını Tayyip Erdoğan’a ikram ettiğini söylüyor... Anayasa referandumunda “evet” çıkması için oylama devam ederken mühürsüz oyların geçerli sayılmasına veya son seçimde Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen Erdoğan’ın üçüncü defa aday olmasına razı olmak da var! Yabancıların vatandaş yapılarak oy kullanmasına itiraz etmemek, sandıklara görevli göndermemek, seçimi takip için kurulan sistemin her defasında çökmesi gibi uygulamalara da ses çıkarmadılar.

Üstelik genel seçimlerde hiçbir ciddi program da ortaya koymadılar... Halk, her seçimde aldatıldı, kandırıldı...

Tabii “muhalefet”, “ana muhalefet” gibi kavramları ben de kullanmak zorunda kalıyorum... Süreci yeni anlayanlar, bu sebeple bana bile “Muhalefet diye bir şey yok anlamadınız mı? Tek bir ‘yapı’ var, bazısı muhalefet rolünde sadece...” şeklinde eleştiri yöneltebiliyor! Oysa yıllardır böyle bir yapıdan bahseden benim zaten...

***

Gazeteci Alican Uludağ’ın haberine göre “Menzil tarikatı lideri Abdülbaki Erol ölmeden önce ‘tövbe yetkisi’ni üç oğluna verdi, bugüne kadar yapılan tövbeler geçersiz sayıldı ve bu sebeple tövbelerin yenilenmesi gerektiği bildirildi!” Yeni tövbeler Erol’un üç oğlundan herhangi birine yaptırılabilecekmiş!

Herkes bilir ki İslam’da ruhbanlık yoktur, dolayısıyla kimsenin tövbeyi kabul etmek veya geçersiz saymak diye bir yetkisi de yoktur.

Diğer taraftan “Gavs”lık iddiası, eski Yunan ve veya Mısır’daki gibi insanlara Tanrılık atfetmeye benziyor... Zeus gibi...

Çünkü “Gavs”a inananlar, onu “Allah ile her daim istişare eden, Allah'a akıl veren, Allah'a itiraz eden, Allah'ın hükmüne ortak olabilen, Allah'la yarışa tutuşabilen, Allah'ın vekili olduğunu söyleyerek O'nun adına tövbeleri kabul eden zat!” diye görüyor. (Twitter’da Ramazan Yaman’ın yorumudur.)

Buna rağmen böyle zatlara inanan milyonlarca insan türedi...

Yani iradesini bir kişiye teslim etmiş kitleler var.

***

Siyasi partiler de tek adamlara emanet değil midir? Dolayısıyla mevcut duruma göre devlet de millet de siyasi Gavs’ların insafına kalmış değil midir?

Düzelir mi? Düzelir elbette... Yeter ki millet aklını başına toplasın, iradesini başkasına teslim etmesin!

Yazarın Diğer Yazıları