"Sorma, ne haldeyim?"

Esfender Hoca köşesinde, "niye vergi verelim" diye sormuş.

Haklı.

O kadar israf, o kadar saçıp savurma, o kadar kırıp dökme ve o kadar yandaş, dost, arkadaşa çıkar sağlama var ki…

İktidar sahipleri hepsini bizim vergilerimizden ödüyor.

İyi, tamam, yapsın.

Lakin "kaça yaptın? Sözleşmelerde ne var? Raporlarını görebilir miyiz" denildiğinde "Sır" diyor.

Nasıl sır kardeşim, parasını millet olarak biz ödemiyor muyuz? Ödediğimiz harcama giderinin neden ve nasıl yapıldığını bilmeye hakkımız yok mu?

"Yok!" diyor iktidar.

Kısacası, milletin parasını verdiği, ödemesini yaptığı yatırımlardan, bunlarla ilgili anlaşmaların niteliğinden haberi yok.

Öyle ise "neden vergi veriyoruz" sorusu haksız mı?

İşte size "Kur korumalı mevduat" hesabı. Parası olanların parasına kura göre faiz geliri ilave edilmesine onayı hazinenin sahibi millet mi karar verdi?

Hayır!

Kim verdi?

İktidar sahipleri.

Bu model için "Dünya bizi takip ediyor" diyor Hazine ve Maliye bakanımız.

Sen olsan takip etmez misin?

Düşünsenize, az ilerde gözleri tam göremeyen bir adam, çura doğru yürüyor. Etrafındaki kalabalık bir grup "yapma düşeceksin" dedikçe o, "göreceksiniz boşluğu atlayıp geçeceğim" diyor. Haydi bakma bakalım. İster istemez herkesin gözü orada.

"Adam, nasıl çukura düşecek" diye merak içindeler.

Evet, "dünya bizi izliyor", zira önümüz çukur. Bakalım Türk devleti Düyun-u Umumiye ''den sonra nasıl çökertilecek diye merak içindeler.

Hazine nasıl dayanacak değil mi? O da vergilerden oluşuyor.

Telekom örneği ise "niye vergi vermememiz" gerektiğini tam olarak sorgulatacak olay. 2029''da süresi tamamlanıp karşılıksız hazineye geçecek olan kurumu 1.6 trilyona Varlık Fonuna geri almışız. Hariri''nin Türk bankalarından çekip ödemediği paralar ile Telekom''u teslim aldığında kasasında bulunan paraları soran yok.

Ya, dolar üzerinden yapılan son faiz anlaşmasına ne diyeceğiz?

%8,6 ile dünya rekoru kırmışız.

ABD''nin 4, İngiltere''nin 7 katından fazla faiz ödemenin Türkiye''ye maliyeti nedir bilen var mı? Onu da bırakın bu fahiş faizi kimin parasıyla ödeyecek ülkemiz?

Milletin.

Peki, millet ne durumda?

5,9 milyon hane sosyal yardımla ayakta kalmaya çalışıyor. 11 milyon vatandaşımız ise gıda yardımları sayesinde yaşamını sürdürüyor. 2 milyon kişi elektrik parasını ödeyemediği için yardıma muhtaç hale getirildi. Çiftçiyi saymıyorum.

İşçi ise sokakta hak almak için polisle karşı karşıya.

Bir de hakları yenenler, ekmeği çalınanlar var.

***

BİR MEKTUP

Denizli''den bir mektup aldım. O mektupta anlatılanlar yukarıda anlattığım gerçeği tamamlıyor. Tam bir zihniyet krizini, temel ahlak yozlaşmasının geldiği noktayı anlatıyor.

Kısaltarak aktarıyorum.

"İsmim Ömer YILDIRIM. Denizli de yaşıyorum, 29 yaşındayım.2016 ve 2018 yıllarında KPSS için hazırlandım. Adalet Bakanlığı''nın zabıt kâtipliği sınavlarına başvurdum. Klavye sınavlarını geçmeme rağmen iki kere mülakatlardan elendim…"

Bu adam bir süre sonra akrabasının şirketinde işe girmiş ama sürekli mobinge (sistemli baskı ve yıldırmaya) uğramış.

"İş yerinde kanuni ve adaletli hiçbir işlem yoktu genel olarak. Sigortasız çalışan personeller vardı. Bunun yanında İran''lı ve Suriye''li çalışanlar… Bütün personelin maaşı asgari ücret gösterilip bankaya asgari ücret yatırılıyor, geri kalanı elden veriliyordu.."

Uzatmayalım, sonunda işten çıkarılmış. İşverenle mahkemelik olmuş. İftiraya uğramış Denizli''de hangi işe girse, eski patronu girdiği işyerini arayıp onu işten kovdurmuş.

Soru şu: Ömer Yıldırım gibiler, işverenlerin tüm haksızlıklarına boyun eğip, onurundan taviz vererek boğazı tokluğuna çalışmak zorunda mı? Bu çağda kölelik sistemi hortladı mı?..

Yazarın Diğer Yazıları