Sosyal sistem uyarı veriyor

Türk toplumu sürekli siyasi krizle karşı karşıya bırakılıyor. Yetmiyor buna bir de ekonomik kriz eklenince toplumsal bunalımlar ortaya çıkıyor.

Kısaca sosyal bünye hasta.

Bu hastalığı hem önlemesi ve hem de anında fark ederek düzeltmesi gereken siyaset kurumu umursamaz durumda. Sorunu anıda anlayıp kavrayıp siyasete yol göstermesi gereken uzmanlar da iktidardakiler gibi duyarsız.

Kısaca millet Atatürk’ün deyişi ile “Fakr-u zaruret içinde, harab ve bîtab.”

Peki, nedir bu sorunlar?

  1. İnsan kaynakları ve beşerî sermaye kaybı gittikçe artıyor. Akın halinde bir beyin göçü ile karşı karşıyayız. Üzerinde mutlu mesut yaşamayı umdukları, hizmet etmeleri gereken ülkelerini tek etmek zorunda bırakıldılar.
  2. Eğitim sistemi, insan kaynaklarını, ülke kalkınması içine bilgi ve beceriyle donatacak yerde, insanları, öğrenim süresince oyalayıp, eline bir diploma verdikten sonra işe yaramaz hale getireme kurumuna dönüştü. Bunun anlamı şudur: Türkiye’nin insan sermayesi yok ediliyor. Ülke insanı, ülkesi için işe yaramaz hale getiriliyor. Kısaca kayıp nesil yaratılıyor.
  3. Nüfus artış hızı beka (gelecekte var olma) sorununa dönüşmüş durumda. Halihazırda mevcut nüfusun ülke kalkınmasında işe yarayacak eğitilmiş beyinleri başka ülkelere göçerken, gidenlerin yerini dolduracak nüfus üremiyor.
  4. Siyaset, sürekli bunalım yaratıyor. Türkiye, bir türlü olağan düzene kavuşamadı. Normalleşmenin sağlanamadığı, huzursuz bir yapının içinde sürükleniyoruz. Siyasetin yaydığı olumsuz enerji toplumun üstünde dolaşıyor. Gök gürültülü, şimşek çakan, güneşin az görüldüğü bir iklimde yaşıyor gibiyiz. Vatanı kurtarıyorsunuz, kurtaranı beğenmiyorlar. Devleti kuruyorsunuz, kurulan devleti karalayanlar var. Bu millete ne lazım anlayamadık.
  5. Siyasal elitler, yetişmiş kadrolar, nitelikli insanlar, siyasi rekabet uğuruna yok yere hapislere atılıyor.
  6. Sosyal bir sapma olan, suç ve suçluluk, dürüst insanlardan daha fazla korunuyor. Toplumsal doku yaralı. Emniyette suç kaydı olan binlerce insan aramızda dolaşıyor. Bunlara bir de mafya, kaçakçılık, suç örgütleri, uyuşturucu gibi daha yaralayıcı olanları da eklerseniz, durumun ne kadar kötü olduğu ortaya çıkar.
  7. İktidar, kendi yandaşlarının işlediği, apaçık basına yansıyarak alenileşen yolsuzlukları görmezden geliyor.
  8. Devletin kurumsal varlığını ve millet egemenliğini temsil eden, en önemli kurum olan hukuk ve bağlı olarak adalet sistemi siyasallaştı. Öyle ki ekonomiye bile zarar verecek hale geldi. Uluslararası alanda bile güven sorunu ortaya çıktı. İktidar kurmayları enflasyonu düzeltemiyor.
  9. Aile yapısı çürümeye başladı. Değerler sistemi yozlaştı. İffet, herkes için aynı yücelikte ve değerde değil. Kadınlar evliyken kocaya kaçıyor. Çocuklarını terk ediyor veya başkasından çocuk yapıp televizyonlarda eşler birbirini arayıp suçluyor. Bu hem kültürel yozlaşma hem kültürel yabancılaşma ve hem de kültürel bozulma ve değersizleşmedir. Dolayısı ile sosyal sapmadır. Bu yönüyle toplum hastalanmıştır. Peki, kim tedavi edecek?
  10. Dini değerlerin içi gittikçe boşalmaktadır. Her şeyden önce din adamında veya dini eğitim almış kişilerde görmemiz gereken ahlaki roller, bizzat o camianın elamanları tarafından tersyüz edilmiştir. Vaaz kürsüsünde anlatılan ahlak kişilerin davranışında yoktur.
  11. İslam bilimleri, hurafelerle baş etmekte zorlanmaktadır. Olağan bir etik ve ahlak düzenine ihtiyaç vardır.
  12. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi denilen politik sistem, çözüm yerine sorun üretmektedir. Ve yukarıda saydığımız sorunları çözmek için bir planı yoktur.

Meteoroloji diliyle söylersek, sosyal sistem uyarı veriyor. Türkiye yer yer kırmızı, çoğunlukla sarı kodlu arıza bildiriyor. Haberiniz olsun.

Yazarın Diğer Yazıları