Ne-re-de-ler; yer yarıldı da içine mi girdiler?

Ne-re-de-ler; yer yarıldı da içine mi girdiler?
Ne-re-de-ler; yer yarıldı da içine mi girdiler?

Gezi protestoları sırasında “kaybolan” vatandaşları bulmak polisin namus borcu...

Gezi protestoları sırasında “kaybolan” vatandaşları bulmak polisin namus borcu...
Ne-re-de-ler; yer yarıldı da içine mi girdiler?

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, Gezi Parkı direnişi sırasında yaşanan hukuk ihlallerini anlatmak için dün bir basın toplantısı yaptı.
Gezi Parkı sonrasında başlayan döneme dair üç temel endişelerinin olduğunu söyledi:
Bir: Tam anlamıyla bir cadı avı başlatılmıştır ve bu çok tehlikelidir.
İki: Bu süreç, Ergenekon, Odatv, Balyoz gibi toplu davalara dönüştürülmeye çalışılıyor.
Üç: Sosyal medyaya inanılmaz bir baskı yapılıyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü kısıtlanıyor.
Ümit Kocasakal, Gezi Parkı eylemleri sırasında oluşturdukları hizmet hattına 18 günde tam 16 bin 791 adet ihbar geldiğini belirterek, günlerdir fısıltı gazetesinde dillendirilen “kayıplar” konusuna da bir açıklık getirdi:
“Sadece bize İstanbul’da 146 kişi için kayıp bildirimi geldi.
Bunların 39’u kadın, 105’i erkekti. Diğer iki kişinin cinsiyetini belirleyemedik. Bu 146 kişiden 137’si, hastanelerde ya da emniyette bulundu. Diğer 9’u ise kesin kayıp.”
(...)
Polisin aşırı şiddetine tanık olan ve bizzat yaşayan bir vatandaş olarak ben de herkes gibi o vatandaşlarımızın akıbetini merak ediyorum.
Bu nedenle Başbakan’a, İçişleri Bakanı’na, adı geçen illerin valilerine ve emniyet müdürlerine soruyorum:
Nerede bunca insan?
Yer yarıldı da içine mi girdiler?
Neden bulunamıyorlar?
Bilmediğimiz bir yerlerde can mı çekişiyorlar?
Bilmediğimiz karanlık güçlere esir mi düştüler?
Yoksa öldüler de  “Olaylar daha büyümesin”  denilerek, kimsesizler mezarlıklarına mı gömüldüler?
(...)
Mustafa Mutlu / Vatan

 

+++

 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç diyor ki...
“Ben bir saat ayakta dursam boyun fıtığım azıyor. Onlar nasıl duruyorlar?”
Düşündüm.
Benim de boyun fıtığım var, ama ayakta durunca herhangi bir acı hissetmiyorum.
Bel fıtığı dese belki anlayacağım, ama boyun fıtığı...
(...)
Duran adamın boyun fıtığı azar mı?
Soruyu, Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen ortopedistlerinden Azmi Hamzaoğlu’na sordum.
(...)
- Uzun süre ayakta durmak boyun fıtığını azdırır mı?
 “Hayır, boyun fıtığını fazla etkilemez.”
-Neden?
 “Fiziki bir kanundan dolayı. Ağırlığı en fazla en alttakiler taşır. Boynun taşıdığı sadece kafadır. Bel ise, belin üzerindekileri taşır. Ayak bilekleri ve dizler ise bütün vücudu taşır. Yani ayakta durmaktan en çok etkilenen bel ve aşağısıdır.”
    Bu durumda Bülent Arınç’ın, boyun fıtığı ile ilgili sözlerini nasıl yorumlayacağız?
Teorik olarak fiziken acı çekmemesi gerekirken, neden çekiyor?
Boynun üzerinde baş var.
Baş ise, beynin yerleştiği organ.
Bir erkeğin beyni ortalama 1 kilo 375 gram.
Boyun dediğimiz kaslı organın, fıtıklı bile olsa bu ağırlığı kolayca kaldırması gerekir.
Öyleyse Arınç’ın boyun fıtığı neden ağrıyor?
Bunun nedeni, sakın vicdan ağırlığı olmasın?
(...)
Ertuğrul Özkök / Hürriyet

 

+++

 

TRT kışkırtıcılık yapıyor
TRT Haber’in internet sitesinde “Provokatörler camiye saldırdı: 4 yaralı” başlıklı bir haber yayınlandı.
Haberde, Kocaeli’nin Derince ilçesindeki Çınarlı Merkez Camii’ne eylemcilerin parke taşları ile saldırdığı ve cami cemaatinden dört kişinin yaralandığı bildiriliyor.
Ajansların yayımladığı haber ve fotoğraflara göre ise... Göstericiler AKP ilçe binasına ve caminin altında bulunan kahvehaneye saldırmışlar. Yaralananlar cami cemaati değil, kahvehanede oturan yurttaşlar... Haber Sen sendikası haberi kınıyor...
TRT habercilik değil resmen kışkırtıcılık yapıyor...
Melih Aşık / Milliyet

 

+++

 

Aynalı kalkan delirtti
Düşman general Gorgon’u yenmek için ona kalkan ve kılıcıyla saldırmaz, onun narsistliğini bildiği için kalkanını ayna gibi parlatıp Gorgon’un önüne çıkar. Gorgon aynayı görünce dayanamaz, aynaya bakarken general Gorgon’u kellesini
uçurur.
Amerika secde ettiğiniz liderinize işte tam da böyle bir aynalı kalkan kullandı, lideriniz, aynalı kalkana bakarken, Osmanlı rüyaları kurdu, tahtını çoktan kurup oturdu, öyle sinsi harita pazarlıkları yapacak kadar delirtti ki sizi, Selahattin Demirtaş Lazkiye’yi bize verin, dahi dedi..
Ayna, insanı köreltir, çünkü kendinize yüzünüze egonuza odaklandırır sizi..
Artık hepiniz telaştasınız, çünkü ‘çoban giderse sürü dağılır’ diye korkuyorsunuz..
Bu atasözünün Afrikacası da var: Ağaç yıkılırsa maymunlar kaçışır..
Oysa Peygamberimiz dahi öldü ve din iman Allah inancı namaz her şey devam etti, peki sizin korkunuz nedir?
Nihat Genç / odatv.com

 

+++

 

Ve “cemaat”
ABD’yi keşfetti

Bunları yazmak için biraz geç kalmadınız mı?
Küresel sistem, kurduğu küresel statüko ile kendisini yerden göğe haklı görüyor. Demokrasi onların vesayeti için sadece bir araç ve izah tarzı. ABD’nin Irak’ı işgalindeki, Saddam diktatörlüğüne karşı demokrasi getirme yalanları, Birleşmiş Milletler’i bile hiçe sayan tavırlar ve kabadayılığı unutmuş değiliz.
Hüseyin Gülerce / Zaman

 

+++

 

İktidarın
sormadığı soru:
Biz nerede
yanlış yaptık
İktidar iç ve dış politikalarının tamamını masaya yatırmalı ve “Biz nerede hata yaptık da başımıza bunlar geldi?” diye sormalı!
Mesela başka ülkelerin iç işlerine fazla müdahale edilmesinin doğru olup olmadığını tartışmalı!
Mesela başka ülkelerin yönetimleri ile ilgili ileri-geri konuşmanın doğru
olup olmadığını araştırmalı!
Yani iktidar “Çalma başkasının kapısını sonra çalarlar kapını” atasözünü aklından hiç çıkarmamalı!
Zeki Ceyhan / Milli Gazete