Sudani, bu işe nasıl kalkışabildi?

Sudani, bu işe nasıl kalkışabildi?

Erdoğan, Rusya ziyareti dönüşü uçakta soruları cevaplarken Suriye’nin Deyrizor bölgesinde Arap aşiretleriyle PKK/YPG'li teröristlerin çatışması konusunda “Arap aşiretler oraların gerçek sahipleridir. Oraların gerçek sahipleri bu terör örgütleri değildir. Ne PKK ne YPG buraların sahibi değil, bunlar sadece terörist. Aşiretlerin bir araya gelmek suretiyle PKK'ya, YPG'ye karşı koydukları tavır, haysiyetli bir onur mücadelesidir. Hem millidir hem yerlidir." dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir terör örgütünü, başka bir terör örgütüyle yok etmenin de mümkün olmadığı umarım görülmüştür. Terör örgütü PKK/YPG'nin, terör faaliyetleriyle bölge halklarına yaşam hakkı tanımadığını, bu örgütlere destek veren ülkelerin görmesi gerekir. ABD ve Rusya'ya, PKK/YPG'nin terör faaliyetlerine ve ülkemizi tehdit eden faaliyetlerine yönelik bilgilendirmeleri sürekli yapıyoruz. ABD'nin bu terör örgütüne yaptığı mühimmat ve silah yardımının bölgenin huzuruna hizmet etmediği görüldü. Terör örgütüne verilen her silah, bölgede akan kanın sürmesine, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünün bozulmasına hizmet etmektedir."

***

Erdoğan, ABD’nin “bir terör örgütünü, başka bir terör örgütüyle yok etmek” gibi bir yöntem uyguladığını söylüyor. Oysa bu, ABD’nin görünürdeki taktiğidir. Çünkü IŞİD’i kuran da ABD’dir. Bunu açıklayan eski ABD Başkanı Trump’tır. ABD’nin ilk hedefi IŞİD ile mücadele bahanesiyle PKK’yı Suriye’de ordu haline getirmekti. Bu yolda da büyük mesafe kaydetmiştir. PKK esas olarak, Türkiye’yi meşgul etmekle görevliydi... YPG ise daha güçlü saldırılar için eğitilmekte ve donatılmaktadır.

Erdoğan, ayrıca Suriye’deki Türk askeri varlığı konusunda “Sınırlarımızı ve vatandaşlarımızı tehdit eden terör unsurları bertaraf edilmeden, nüfus hareketliliği riskleri ortadan kaldırılmadan, bizim güvenliğimizi ön planda tutan yaklaşımımızın değişmesi söz konusu değildir." dedi.

İyi de Türkiye, PKK/PYD’nin hâkim olduğu bölgeye operasyon düzenleyemiyor! Gerçek bu!

Türkiye, ABD’nin Türkiye’ye dayattığı “30 kilometre derinlikten daha güneye inmemek” şartına harfiyen uyuyor. ABD, bu bölgede Türkiye’yi tehdit eden bir ordu oluşturmaya çalışıyor. Türkiye de seyrediyor. Hatta Amerikalı komutan, bölgeye giden silahlar konusunda, “Biz, Türkiye’ye silah sevkiyatı konusunda düzenli rapor veriyoruz” demişti. Bu açıklama yalanlanmamıştı. Yani silahlar, Türkiye’nin bilgisi dahilinde ABD tarafından PKK’ya veriliyor.

Diğer taraftan Rusya ve Suriye’nin bütün girişimlerine rağmen, Türkiye İdlib’i bir terörist rezervi olarak tutmaya devam ediyor! Türkiye, İdlib’i korumakla da bu şehirde bulunan ABD’nin organize ettiği teröristlerin güvenliğini sağlamış oluyor!

***

Erdoğan, "Kerkük ile ilgili olarak da Barzani ailesiyle görüşmeler yapıldı, Sudani ile görüşmeler yapıldı. Dışişleri Bakanı'm Hakan Fidan'ın İran'da yaptığı açıklamalar neticesinde bugün itibarıyla hava sakin gözüküyor. Konuyu takip ediyoruz. Bölgenin barış ve huzuru için Kerkük'ün yapısını bozacak faaliyetlerden uzak durulmalı. Kerkük'ün yapısını bozacak her eylem, Irak'ın bütünlüğünün bozulması demektir. Türkmen yurdu Kerkük, yüzlerce yıldır farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın huzurunun, bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğiz." dedi.

Kerkük güvenlik karargâhının KDP’ye teslim edilmesi kararı, Hakan Fidan’ın Irak ziyaretinden bir gün sonra Sudani tarafından alındı! Türkmenler ciddi bir direniş sergileyince kararı ertelemek zorunda kaldı. Yani Türkiye girişimde bulunduğu için değil... Ertelemek, “karar, daha sonra uygulanacak” demektir. “Hakan Fidan’ın ziyaretinden bir gün sonra Sudani böyle bir işe nasıl kalkışabildi?” diye soranlar da var!

Ayrıca, Irak’ın, Suriye’nin bütünlüğü mü kalmış ki bozulsun!

Yazarın Diğer Yazıları