Suriye işin bahanesidir

Suriye olaylarının başlaması üzerinden bir yıl geçti, ama bir arpa boyu yol alınamadı. Yüzlerce masum insanın ölümü işin cabasıdır. ABD, Rusya ve Çin, Suriye üzerinden bilek güreşi yapmaktadırlar. Yazılarımızda birçok defa belirttik, Beşşar Esad bir diktatördür ve gitmesi gerekir ve de mutlaka gidecektir. İran hariç herkes bunu görüyor ve söylüyor. Rusya ve Çin, Esad rejimine biraz zaman tanıyıp ülkede demokrasinin zeminini hazırlasın ve onurlu bir şekilde iktidarı bırakıp gitsin demektedirler, yani rejimin devamı gibi bir ısrarları yoktur. Bu politikanın gerçekleşmesi için de aynı tutumu sergileyen eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’ın sunduğu  “Annan Planı”  olarak bilinen yol haritasına uyulmasını istemektedirler. Ancak hiç kimse yaklaşımında samimi değil. Rusya, Esad rejimini tutmuş gibi yapıyor, amacı Esad sonrası gelecek yönetimin Rus silahı ve Rus sanayi ürünlerini almasının garanti edilmesini istemektir. Suriye son on yılda 3 milyar dolarlık Rus silahı almış ve yıllık 2.5 milyar dolar ticaret yapmaktadır. Ayrıca Rusya, Suriye’de denizde ve karada birçok yerde Rus silahlı kuvvetlerinin konuşlandırılmasının arayışındadır. Suriye yönetimi 32 çocuğun öldürüldüğü Hama katliamının sorumluluğunu reddetmektedir. Rusya çocuk katliamının amacının Esad rejimini sıkıntıya sokmak için dış güçlerin gerçekleştirdiğini ima etmektedir. Kofi Annan ise üçüncü bir taraftan söz etmektedir. Bu katliamı Esad rejiminin yaptığından emin olan sadece ABD yönetimi ile Türkiye de ki cemaat, tarikat ve bunların beslediği gazeteciler, akademisyenler ve araştırma merkezlerinde çalışan imam stratejistlerdir. ABD’nin Vietnam, Kamboçya, Kore ve 1962’de Küba rejimine saldırmak için sivillerin öldürülmesi tezgahlarını cemaatçi akademisyenlerin bilmesi gerekir. Kendisini Müslüman olarak gösteren bu insanların Amerika’yı temizleme çalışmaları ibretlik bir olaydır. Emperyalistlerin kamuoyu oluşturmak ve hukuki zemin hazırlamak için hukuk ve ahlak dışı tezgahlarını bilmeyen ve duymayan yoktur. Sadece duymak ve bilmek istemeyen Amerikan uşaklığına soyunan işbirlikçiler görmezden geliyorlar.
Cin’in Suriye üzerinde önemli bir çıkarı ve planı yoktur. Rusya ve İran ile dayanışmak ve ABD’yi köşeye sıkıştırarak kendisini ilgilendiren uluslararası diğer sorunlarda pazarlık yapmayı amaçlamaktadır. Ancak ne Çin ne de Rusya, ABD baskısına daha fazla dayanabilirler. ABD karşıtı politikalarda Çin gayet iyi bilmektedir ki Tibet ve Doğu Türkistan  karışmaktadır. Hakeza Rusya da Çeçen sorununu ve Moskova’da tiyatrolarda patlayan bombaları hatırlamak istemeyecektir. Bu nedenle bu iki iri ülkenin cüssesi, ABD ile karşılaştırıldıklarında cirminden daha az yer tutarlar. Rusya ABD’ye karşı elini güçlendirmek için 1-2 Haziran 2012 tarihinde önce Almanya sonra da Fransa’yı ziyaret ederek bu iki güçlü Avrupalı ülkeyi kendi politikasına destek vermeye çağırmıştır. Almanya’nın askeri müdahale ve Anglo-Sakson politikası karşıtlığı bilinmektedir. Ama aleni bir şekilde ABD’ye karşı Rusya ile işbirliği yapamaz. Fransa’nın yeni sosyalist başkanı da görevinin ilk haftalarında ABD ve İngiltere’yi karşısına alacak bir davranış içine giremez. Ancak şurası bir gerçek ki Avrupa’nın bu iki güçlü ülkesi; Almanya ve Fransa,  ABD-İngiltere ikilisinin soğuk savaş sonrası küresel politikalarından çok rahatsızlar. Dünyanın bugün içinde bulunduğu denge ve politik-ekonomik koşullar Batılı müttefiklerin kendi aralarında bir hesaplaşma veya krize müsait değildir, bu nedenle amiyane tabirle dişlerini bir müddet daha sıkacaklardır. Günümüzde, 19. Yüzyıldaki gibi Batılılar arasında bir sömürge paylaşımını andıran bir durum gözükmektedir. Almanya 19. ve 20. Yüzyılda sömürge paylaşımında kendini hep mağdur görmüştür. 21.Yüzyılda aynı akıbeti yaşamak istemeyecektir. Bu derin hesaplaşma bir yerden patlak verecektir. Bunu Rusya ve Çin bilmektedir.
Türkiye’nin Suriye sorununda ne yaptığı ile ilgili analiz yapmak için maalesef yerimiz kalmadı ama kısaca söyleyelim. ABD, Türkiye’nin gözüne kara bir bant bağlamıştır. El yordamı ile yolunu bulmaya çalışmaktadır. Bir çıkar elde etmekten ziyade düşmemeye gayret göstermektedir.

Yazarın Diğer Yazıları