Haberiniz olsun. “Önderlik” Suriye’deki amacına ulaştı. Şara ile Abdi arasında geçtiğimiz gün imzalanan anlaşma ile önemli bir kazanım elde ederek BOP’un ikinci büyük ayağının temelini çaktı.
SDG, yani PYD-YPG üst yapı kurumu, Suriye’nin yeni yönetimine entegre olacağını ilan etti. Ön kabul anlaşması imzaladılar.
Bizim iktidar borazancıları anında Türkiye zafer kazanmış gibi Tv’lerde konuşmaya, gazetelerde manşet atmağa başladılar. PYD silahı bırakıyor, Suriye’ye entegre oluyor, Suriye’nin milli birliği sağlanıyor, hepimizi başarabilirlerse kandırma propagandasına başladılar.
Halbuki olup bitenler onların anlattığı gibi çok basit değil.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “Bugün yaptığımız görüşmeler neticesinde, DAEŞ’e yönelik ortak bir operasyon ve istihbarat mekanizması kurulması konusunda anlaştık” diye açıklamasından bir gün sonra, Amerikan helikopteriyle Şam’a uçurulan Mazlum Abdi, Şara ile anlaşmayı yaptı.
Zamanlamaya bakar mısınız?
Peki neden böyle hızlı gelişti?
Çünkü Fidan’ın açıklamasından anlaşılacağı gibi ortaya çıkacak yeni durumda Suriye’deki PYD ve YPG’nin etkisiz hale geleceği bir durum ortaya çıktı. Bunun böyle olduğunu elbette çok iyi bilen ve tasarlayan ABD, anında Suriye’deki SDG şemsiyesi altında büyütüp beslediği PYG-YPG guruplarını entegre etti. Böylece; Irak’takine benzer bir geleceğin işaretini verdi.
Verdi de ne oldu?
- Kuzey Suriye’deki terörist yapı, bir anda uluslararası meşruiyet kazandı. Sınır çizgisinin içine alındı.
- Artık Suriye devletinin milli bayrağı altında, komşusu Türkiye dahil kimsenin dokunamayacağı bir güvenlik şemsiyesi edindi.
- PYD lideri Salih Müslim’in dediği gibi Suriye’de kurulmakta olan yeni “devletin ortağı” oldu.
- Böylece BOP’un ve kendilerinin özel hedefi olan, Irak’takine benzer bir otonom yönetim kurmaya çok yaklaştı.
- Sekiz maddede belirtilen, petrol dahil ekonomik kaynakları, yapacakları pazarlığa bağlı olarak, yeni otonom veya özel Kürt yönetimine pay kazanacak hale getirdi.
- ABD ise kurduğu silahlı birliğe alan açtı. Şam yönetiminin şemsiyesi altında tıpkı Irak’ta olduğu gibi bölgesel yönetim peşmergeleri veya kolordusu kurma imkanına kavuşturdu. Türkiye ile arasına mesafe koydu. Böylece Suriye PKK’sı silahları bırakmadan, meşru devlet kümesinin bir elemanı halene gelerek bir anlamda Türkiye için de doğrudan tehdit olmayacak hale getirmiş oldu. Zaten ABD’ni esas amacı bu idi. Hem BOP hedefine ulaşmak ve hem de müttefiki Türkiye’yi dengede tutmak gerekiyordu. Lakin gelecekte neler olur bilinmez.
Tüm dünyanın gözü önünde yeni bir devletçik nasıl kurulur diye sorulduğunda Irak ve Suriye’deki Kürt özerk yapılarına bakın diyebilirsiniz. Ayrıca “olmaz, kurdurtmayız” diye afra tafra yapanların süreç içinde nasıl ikna edildiğine de bakın. Çünkü bunlar çok iyi örnekler.
Hep diyorlardı ya, Suriye’deki gelişmelerle Türkiye’deki PKK’ya yapılan “yeni açılımın” bir ilişkisi var diye. Evet, var. Bütün Türkiye’nin gözünün içine baka baka, yandaş kanalların ikna edici propagandası altında, “Türkiye’ye huzur ve barış” gelecek başlığı altında işte böyle devlet kuruluyor. Üstelik sana “Sevinmelisin” denilerek, “İşte bak, PYD silah bıraktı, Suriye yeni yönetimine katıldı” diye de bir de senden aferin bekleyerek yapılıyor.
Hatırlayın.
Barzani’ye devleti ABD kurmuş, inşasını, hükümet konağından hastanelerine kadar hepsini de bize (Türkiye’ye) yaptırmışlardı.
Sonra başımıza çuval geçirmişler, Fetöcülerle devletin hafızasına, yani Kozmik odaya girmişlerdi.
Diyorlar ki “PKK bitecek.”
Bitsin tabii. Kim istemez. Ancak PKK, Irak’ta silah bıraksa bile Suriye’de ve Irak Özerk bölgesinde artık iki ordusu var ve üstelik Suriye’deki de meşrulaşma yolunda.
Nasıl meşrulaşacak?
Çünkü Suriye, BM üyesi.
Uluslararası hukukun bir parçası. PYD ordusu Suriye milli ordusunun parçası olunca ne olacak? BM üyesi bir ülkenin ordusu olmuş olacak.
Meşrulaşmak dediğimiz bu.
Zaten asıl amaç bu değil miydi?
Öyle idi.
Peki Türkiye?
Bakalım PeKeKe silah bırakınca, hangi “Hukuksal düzenlemelerle” kendilerine ne bahşedilecek?
Bekleyip göreceğiz.
