Tansiyon gül hastalığına neden olabilir

Tansiyon gül hastalığına neden olabilir
Mide rahatsızlıkları, tansiyon, akarlar ve ciltte bulunan bir parazit enfeksiyonun da gül hastalığına neden olabileceğini belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Tuba İşeri, “Yüzde kızarıklık, yanma, batma hissi, damarlarda belirginleşme, sivilce benzeri kızarıklıklarınız varsa ve zaman zaman aniden yüzünüz kıpkırmızı oluyor ve bu durum sık sık tekrar ediyorsa Rozasea (gül hastalığı) olabilirsiniz” dedi.

Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Deri Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Tuba İşeri, halk arasında ‘gül hastalığı’ ya da ‘gülleme’ diye bilinen Rozasea’nın asıl nedeninin damarsal aşırı reaksiyon olduğunu dile getirerek, “Mide hastalıkları, tansiyon, akarlar ve ciltte bulunan bir parazit enfeksiyonunu da hastalığın nedenleri arasında yer alabilir ve rahatsızlık yıllarca sürer” diye konuştu.

Dr. İşeri hastalığın ileri süreç belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında şu ifadeleri aktardı:

“Hastalıkla ilk karşılaştığımızda sadece yüzde aşırı kızarma ve damar genişlemesi gözlemlenebilir. Fakat ilerleyen vakalarda yüzde iltihaplı sivilce benzeri yaralar meydana gelmeye başlayabilir. İşte bu durumda doktorunuz size bazı ilaçlar kullanmanızı önerebilir ve ilaçlarla beraber yüzünüzde yerleşmiş kızarıklık var ise lazer tedavisi ile de desteklenmesi gerecektir.”

Hastanın kılcal damarlarının genişleyip yüzeyi kaplaması durumunda tedavi süreci ve yöntemleri hakkında bilgi veren İşeri, “Rozasea hastalığı dışında başka nedenlerle de yüzdeki damarlarımız genişleyebilir. Bazen yapısal, bazen doğuştan deri içindeki yüzeysel kılcal damarlar genişleyebilir veya normalden çok sayıda olabilir. Klinik olarak damarlar yüzeysel ise parlak kırmızı, daha derinde veya geniş olduğunda ise bordodan maviye kadar değişen farklı tonlarda görünür” ifadelerini kullandı.

Yüzeysel damarların tedavisinde son 20 yıldır lazer teknolojisinin kullanıldığını ve faydalı olduğunu söyleyen Dr. İşeri, “Lazer veya ışık sistemi seçimi tamamen sorunun düzeyine ve genişliğine göre seçilir. Yüzeysel yoğun damarlanmalarda ve kırmızı yüzde; ipl optik sistemi ve pulsedyelaser öncelikli tercihimizdir. Daha derin yerleşimli (bordo ve mavi tonlu lekelerde) Nd-Yag lazerdir. Güneşin etkisi ile oluşan lekelenmenin de eşlik ettiği poikiloderma gibi sorunlarda IPL (bir çeşit yoğun ışık) tercih ederiz. Bazı vakalarda hastanın derisi kalınlaşıp kabalaşabilir hatta burnumuz büyüyebilir. Burun derisindeki kalınlaşmayı ve kabalaşmayı tedavi etmek için de fraksiyonel lazer kullanırız” dedi.

“LAZER TEDAVİSİ SONRASI CİLDİ GÜNEŞTEN KORUMAK ÇOK ÖNEMLİ”

Lazer tedavisinde önceliğin derinin üst katındaki ölü derinin temizlenmesi olduğunu belirten Dr. İşeri, “İşlemler sonrası çoğu zaman tedavi alanında birkaç gün kadar süren bir kızarıklık, hafif bir ödem, deride ton farklılığı ve bazen kabuklanma gözlenebilir. Tedavi süreci ve sonrasında deriyi, güneşten korumak için aşırı bir özen gösterilmesi gerekir. Bu güneşten korunma işlemi en az yapılan işlem kadar önem taşır ve en az 50 faktörlü bir koruyucu olmalıdır. Seans aralıkları ise en az 1 ay olmalıdır. İşlemler ve tedaviler sona erip yüzünüzdeki kızarıklık kaybolduğunda ya da azaldığında bile yaz ve kış aylarında düzenli olarak güneş koruyucu kullanmaya devam etmeliyiz” diye konuştu.