Türk-Rus ilişkileri

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin 3 Aralık 2012 tarihinde birkaç saatliğine İstanbul’u ziyaret etti. Bu vesile ile iki ülke ilişkileri hem Türkiye’de hem de Rusya’da çok konuşuldu. Biz de bu fırsatı kullanarak iki ülke ilişkilerini ele almak istiyoruz ama konuya girmeden önce ziyaretin şekli ve yöntemiyle ilgili tuhaflıkların altını çizmek istiyoruz. Bu ziyaret iki kez ertelendi, Ankara’ya değil İstanbul’a yapıldı, çok kısa tutuldu, birkaç saatlik oldu ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmedi veya görüştürülmedi. Bu ziyaret iki ülke arasında oluşturulan “Üst Düzey İşbirliği Konseyi” çerçevesinde yapılmıştır. Üçüncü kez gerçekleştirilmiştir. Bu tür zirvelerde genel olarak ekonomik ve politik ilişkiler ile iki ülkeyi ilgilendiren bölgesel ve küresel politikalar ele alınır. Bu kez de öyle olmuştur. Basın toplantısı çok kısa tutuldu ve az soru alındı. Taraflar resmi sonuç bildirisi yayınlamadı sadece kısa ortak bir bildiri yayınlamakla yetindiler.
İki ülkenin ekonomik ilişkileri deyince çoğunlukla Türkiye’nin Rusya’dan aldığı doğal gaz ile Türkiye’ye gelen Rus turistler konuşulur ve örnek gösterilir. Her iki ülke de birbirlerine, bak ben senin gazını alıyorum öbürü de ben de sana dört milyon turist gönderiyorum diyerek bu ilişkiyi banallaştırmaktadırlar, bu, ilişkilerin geleceği için doğru bir yaklaşım değildir. Zaten ekonomik ilişkiler bu iki kalemin dışına çıkmakta zorlanmaktadır. Neyse ki 2010 yılında gerçekleştirilen nükleer enerji santrali antlaşması ekonomik ilişkilere önemli bir boyut katmıştır. Nükleer santral antlaşmasının her iki ülke için de stratejik önemi vardır. Bu konuda daha önce çok sayıda yazılar yazdık. Başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler Türkiye’nin, nükleer santral teknolojisine sahip olmaması için hep engelleyici bir politika takip etmişlerdir. Ancak Ruslar Batılı engellemeleri dün de bugün de dikkate almamıştır. Bilindiği gibi 1960’lı yıllarda demir-çelik, rafineri ve alüminyum gibi teknolojik fabrikaları Türkiye’ye yapmışlardır. Bu nedenlerle Ruslarla ekonomik ilişkiler Türkiye için hep önemli olmuştur. Ruslar için de Türkiye’ye ekonomik yatırım yapmak önemlidir. Zira Rusların Batılı ülkelere yatırım olanakları sınırlıdır. Türkiye, coğrafyası ve politikası ile hem Batılı hem de Doğulu bir ülke niteliği taşımaktadır, dolayısıyla Rusların da işine gelmektedir. Rus tarihinde Türklerin, Türklerin tarihinde de Rusların önemli bir yeri vardır. Tarih boyu Ruslar gerek Orta Asya gerekse Anadolu Türkleriyle hep etkileşim ve ilişki halinde olmuştur. Dolayısıyla bugünkü ilişkilere rehberlik edecek ve örnek olacak müspet ve menfi örnekler geçmişte yeteri kadar vardır.
Bu ziyarette ikili ilişkilerin yanında Türkiye ile Rusya’nın Suriye politikaları da tartışılmıştır. İki ülkenin farklı politikaları öne çıkartılarak irdelenmiştir. Gerek Türk gerekse Rus basını farklı politikaları bir sorun olarak nitelendirmişlerdir. Oysa ki bu durum gayet doğaldır, zira Türkiye’nin Suriye politikası, müttefiki ABD ve komşusu İran ile de örtüşmemektedir. Her ülke kendi ulusal politikalarına ve çıkarlarına uygun bir pozisyon belirlemektedir ve bu durum da farklılık yaratmaktadır. Bu farklılık bir sorun yaratmaktan ziyade istişare ve pazarlık yapılarak ortak bir paydada buluşmayı gerektirir. Daha önce birçok kez yazdığımız gibi Ruslar, Suriye konusunda Batılı ülkelerin yanına gelecektir. Amacı karşı çıkarak, çıkarları için pazarlık yapma gücünü artırmaktır. Ruslar artık bir blok lideri değildir. Dikta bir rejimi desteklemesini ne iç kamuoyuna ne de önemsediği Batılı kamuoyuna anlatamaz bu nedenle daha fazla imaj kirlenmesini göze alamayacaktır. Bu ziyarette öne çıkan ikinci politik konu, NATO’nun Türkiye’ye yerleştireceği Patriot füzeleridir. Türkiye’ye yerleştirilecek bu füzeler Rusya’yı doğrudan tehdit etmemektedir. Rusya kendisini küresel bir güç olarak nitelendirmekte ve bu çerçevede konuya bakmaktadır. Ancak Rusya’nın bugünkü ekonomik, politik ve askeri gücü NATO kararlarına karşı gelecek seviyede değildir. Artık Doğu Bloku’nun kayıtsız şartsız desteği olmadığı gibi Kızılordu da yoktur. Bu nedenle Ruslar kısa bir gelecekte konuyu unutacaklardır.

Yazarın Diğer Yazıları