Türkiye ve dünya ayağa kalkmalı

Bir haftadır objektif gibi görünen, mıymıntı yorumlar, bir öne çekilip bir geri adım atmalar, yanlış analizler içinde dönüp duran bir müdahale süreci yaşıyoruz. Bu süreçlerden bıktık usandık ama önümüzdeki müdahale durumu, Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren bir felaketin başlangıcıdır.
Amerika’nın ve batı emperyalizminin Suriye’deki niyetleri bir yana kondu, şimdi kimyasal silah var mı yok mu muhabbeti başlatıldı. Varsa bile kim kullandı tartışmaları. Rusya, uydusuyla kimyasal silahın teröristlerin bulunduğu bölgeden atıldığını tespit edip Güvenlik Konseyinin masasına koyduğu halde kargalar, hatta kargalardan da beter olanlar, Suriye’nin başına üşüşmek için toplantı başına toplantı yapıyorlar.
İsrail gazetesi Haerest bile bu şüphe götürücü durumu açıkladığı halde bizimkiler ona buna telefon ediyor, istişare ediyor  “hadi ne duruyorsunuz” anlamına gelecek bir telaş gösteriyorlar. Saddam’ın Kuveyt’e ve sonra İran’a saldırışını,  sonra Irak’ın işgalini ve onun idamına kadar giden süreci unutuyorlar
Suriye’nin bağımsızlığının Türkiye için ne kadar lüzumlu olduğunu da unutuyorlar. Güney sınırlarımızı açtıktan sonra başımıza gelenler henüz ortada. Dünya kadar terörist ve göçmen masrafı ödüyor, onların verdiği rahatsızlıktan yılmış bulunuyoruz. Reyhanlı’da toplu ölümler, Ceylanpınar’da odasında oturan adamlara bile rast gelen serseri kurşunlar...

 


***

 


Amerika veya koalisyon bir iki hava harekatı yapacakmış. Kara harekatı yapmasına Amerikan senatosu izin vermiyor. Kara harekatına da bizim orduyu sürecekler. PKK’yı temizlemek için Kuzey Irak’a girmemizi önleyenler, Suriye’ye girecek olmamızdan çok memnun görünüyorlar.
Daha dün ülkesi yakıp yıkılan Irak, kendini toparlamaya, ulus devletini korumaya çalışıyor ve hayret edilecek bir şey, başını bizden dik tutuyor. Saldırı uçaklarına hava sahalarını kapatacaklarını söylüyorlar. Bizim üslerimiz, hava sahalarımız, limanlarımız her şey bu küffar ehlinin emrine amade.
Hani bunlar Osmanlının torunuydular! Osmanlı küffara hizmet etmedi. Onun karşısında zaferler kazandı. Bazen yenildi ama son asra gelinceye kadar onlarla işbirliği yapmadı.

 


***

 


Suriye’de bir savaşın çıkartılmasına bütün Türkiye ve bütün dünya hayır demeli. İslam’da da bu yoktur, cumhuriyette de olmadı. Haksız savaşlar bizim kitabımızda yoktur. Buna kalkışırsanız bütün bölgeyi cayır cayır yakarsınız.
Türk halkı nasıl ağaçlara sahip çıkıyorsa, nasıl özgürlüklerine sahip çıkıyorsa, bu haksız savaşa da karşı çıkmalıdır. Burada mesele ne özgürlüktür ne bağımsızlık ne de saygıdeğer başka bir şeydir. Mesele emperyalizmin yayılması ve Siyonist bir krallık kurulması adına, Nil’den Fırat’a kadar olan ülkeleri silip atmaktır. Emperyalizmin bu amacını gözden uzak tutarsanız, kimyasal silahlar konusunda dedikodu yapmaya devam eder, masum bir ülkenin ve masum bir bölgenin mahvolmasına sebep olur, günde 50 kişinin öldüğü Irak gibi bir ülkede yaşamakta olduğunuzu görürsünüz. Vaktiyle Atilla Ateş Paşa, Öcalan’ın iadesi için, ya da Suriye’den çıkarılması için Hafız Esad’a kafa tutmuştu. Cumhurbaşkanı Necdet Sezer de, Hafız Esad’ın cenazesine giderek, Suriye’de yeni bir dostluk havası estirmişti. Siz bu incelikleri ya bilmiyorsunuz, ya da bilmemek zorundasınız. Her şeyin müdahaleyle çözümleneceğini sanıyorsunuz. Biz Türk halkı olarak buna razı değiliz.

 

Düzeltme: Çarşamba günkü yazımda  “İsrail’in
güvenliği” tamlaması Kürt acısı olarak yazılmış. Özür diler, düzeltirim.

Yazarın Diğer Yazıları