Dernek adlarında “Türk”, “Türkiye”, “Atatürk” ifadelerinin kullanımını ancak Bakanlar Kurulu iznine bağlayan yasalar Diyarbakır’da tabela asan derneğin adındaki “Kürdistan”a izin veriyor! Hukukçular ve muhalefetten garabete tepki var
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın terör örgütü ile pazarlığa oturduğu masadan bu kez de “Kürdistan” adına serbestlik çıktı. Diyarbakır’da 23 Temmuz’da tüzel kişilik kazanan “Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği” nın tabelası asıldı. Derneğin açılışında Kürdistan’a ait bez parçası bulunurken, Dernek Başkanı Serhad Mardini, giydiği yöresel kıyafetlerle basın açıklamasını da Kürtçe olarak yaptı. Mardini, Dernekler Masası’na başvuru yaptıklarını kaydederek, “Olumsuz bir şey çıkmamasını umuyoruz” dedi. Siyasi partiler, dernekler ve Türk ticaret kanunlarının, “Türk”, “Milli” ve “Cumhuriyet” adı konulmasını Bakanlar Kurulu’nun iznine bağlarken, “Kürdistan” adı verilmesine herhangi bir yasal engel bulunmaması dikkat çekti. Eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, “Kürdistan” adına yasak olmadığını belirterek, “Kürdistan koymak için izin alınması gerekmiyor. Ama ’Türk’ve ’Atatürk’ sözlerinin kullanılması için Bakanlar Kurulu izni alınması gerekiyor” dedi.
Kırmızı çizgi aşılmasın
Türkiye sınırları içindeki ülkenin adının “Türkiye” olduğunu söyleyen Hikmet Sami Türk, Türkiye sınırları içinde başka bir devlet veya ülke adı taşıyacak isimlerin kullanılmasının doğru olmadığını ifade etti. Türk, şöyle konuştu:
“Bu tür uygulamalar, bölücü hareketin yeni bir ivme kazanmasıdır. Bunlara izin verilmesi, hoşgörüyle karşılanması söz konusu olamaz. Bu derneğin adının değiştirilmesi veya kapatılması için Cumhuriyet Savcılığı’nın harekete geçmesi gerekir. Bunlar açıkça bölücü hareketin bir ifade şekli olarak kullanılıyor. Kimse çocuğunun adını Türkiye koymuyor. Soyadı olarak Türk var ama Türkiye adı isim olarak konmuyor. Bir ülke adının insan ismi olarak konmaması gerekir. Demokratik açılım içindeyiz. İdari makamlar da bu ismi kaydederken hoşgörülü davranmak istiyor. Ama aşılmaması gereken kırmızı çizgilerimiz de var.”
Dava açılmalı
Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu da, Kürdistan adını yasal görecek bir hukukçu bulunamayacağını ifade etti. Cumhuriyet savcılarının derneğe kapatma davası açması gerektiğini vurgulayan Kanadoğlu, şunları söyledi: “İsminden zaten ne amaçla kurulduğu belli değil mi. Zaten amaçlarını da açıklamadılar mı. 4 parçadan oluşmuş bir Kürdistan’dan bahsedilmiyor mu. Parçalardan birinin de Türkiye içinde olduğu söylenmiyor mu. Açılım dedikleri eğer bir sonuç doğuracaksa bu tür gayretlerle başarı sağlar. Daha da yayılacaktır, bu isim üzerine daha birçok dernek kurulacaktır, bunlar bu sürecin doğal sonuçlarıdır. Cumhuriyet savcılarının görevi üniter Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmak değil midir. Tabîki de dava açılması gerekir.”
“Büyük hamleler için yoklama çekiyorlar”
MHP Genel Başkan Yardımcısı Atila Kaya, Diyarbakır’da asılan “Kürdistan” yazılı tabelayı, “adına süreç denilen, özünde ise Türkiye’nin çözülme süreci planı ve AKP iktidarının uygulamış oldukları politikalar neticesinde aldıkları cesaretle niyetlerini açık açık ortaya koymanın işaretleri” olarak yorumladı. MHP’li Atila Kaya, bu konuyla ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi:
Yeni adımlar gelecek
“Bırakın oradaki derneğin isminin Kürdistan olmasını, teröristlerin dağlarda yol kesmesi, bebek katili Öcalan’ın posterleri artık hedef nedir, amaç nedir ortaya koyuyor. Terör örgütü PKK bu meselenin bir takım etnik haklarını alması değildir. Açıkça bağımsızlık meselesi olduğu ortaya çıkmıştır. Terör örgütünü meşrulaştıran, onunla masaya oturan AKP iktidarıdır. Bunlar artık şaşırtıcı gelişmeler değildir. 10-15 sene önce bu mesela ’bağımsızlık meselesidir’dendiğinde paranoyayla suçlayanlar, şimdi açık açık milliyetçilerin bu konularda zamanında ne kadar haklı olduklarını ortaya koyuyor. Ama bir yerde de herkesin konumu nedir, niyeti nedir ortaya çıkması için iyi oluyor. Bu uygulamaların hepsi birbirini tamamlayan şeyler. Bir yoklama çekmektedirler. Nasıl tepkiler gelecek ona göre yeni yeni adımlar atılacak. Dolayısıyla terör örgütünü muhatap alıp onunla masaya oturup, pazarlık yaptığınız zaman kaçınılmaz bir şekilde gelecek nokta budur. Tam da farkında varamayan insanlarımızın artık uyanması gerekir. Bu olaylar parçalanma sürecinin bir parçasıdır.”
Valilik destek veriyor
CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan ise Dernekler Yasası’na göre ancak “Cumhuriyet” ve “Atatürk” gibi isimlerin kullanılması için ihtiyaç olduğunu belirterek, “Eski Türk devletlerine ait bayrakları ve amblemleri veya mahkeme kararıyla kapatılmış siyasi partileri içeren bir yasak. Dernekler Yasası’yla ilgili bir sorun olmadığı görülüyor. Ancak valilik veya idareyle ilgili eğer valilik izin vermezse dava açılıyor. O dava sürecinde mahkeme sürecinin ne olacağı önemlidir. Ama belki de valilik izin verecektir. Açılım süreci bu tür olayların görülmesini kolaylaştıracaktır. Belki de valiliğin de desteği vardır. Dernekler yasası tek başına engel olamaz. Valiliğin burada uygulama tarzı önemlidir. Ama muhtemelen valilik izin verecektir. Çözüm süreci buna katkı sağlayacaktır. Valiliğin karşı çıkacağını zannetmiyorum” diye konuştu.
“Helin” de “Kürdistan” olmuştu!
Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde yaşayan Yunus ve Elif Toprak çiftinin 1,5 yaşındaki kız çocuklarına verdikleri “Kürdistan” ismi, Hilvan Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından “çocuğu ve toplumu rencide edeceği” gerekçesiyle “Helin” olarak değiştirilmişti. Toprak çiftinin temyiz ettiği dava sonunda Yargıtay 18’inci Hukuk Dairesi, isim verme hakkının anne ve babaya ait olduğunu belirterek yerel mahkemenin kararını bozmuş ve “Kürdistan” adının kullanılabileceğine karar vermişti. Yargıtay 18’inci Hukuk Dairesi’nin yerel mahkemenin kararını bozduğu ve oy birliği ile aldığı kararda, “Adın yabancı kökenli olması da onun değiştirilmesini gerektirmez. Gerçek kişilerin ön adlarının düzenlendiği yasal mevzuat kapsamında söz konusu ismin tescilini ve kullanılmasını engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır” denildi. Ailenin avukatı Bekir Benek, Yargıtay’ın kararını tarihi olarak yorumlamış ve “Çözüm sürecinin devam ettiği bu günlerde böyle bir kararın çıkması bizleri de mutlu etti. Kürdistan isminin kullanılması ve nüfusta tescilinin yapılmasında herhangi bir sakıncası yoktur. Bundan böyle Türkiye’de yaşayan herkes çocuğuna Kürdistan ismini verebilecek. Bununla ilgili yasal bir engelleme olmadığı Yargıtay kararında açıkça vurgulanmıştır” demişti.