TÜSİAD AKP'ye başkaldırdı. Beyin göçüne tarikatlara ve yargı kararlarının uyulmamasına tepki gösterdi

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği’nin Genel Kurulu’nda konuşan başkan Orhan Turan, beyin göçüne, tarikatlara ve yargı kararlarının uyulmamasına tepki göstererek AKP’ye başkaldırdı.

TÜSİAD seçimli genel kurulunda yeniden başkan seçilen Orhan Turan genel kurulda yaptığı konuşmada adeta AKP’ye başkaldırdı. Turan, eğitim sisteminde tarikat ve cemaatlerin yer almaması gerektiğini savunarak, “Bilimin yol göstericiliğine sıkı sıkı sarılmalıyız. Bu sistemde cemaat ve tarikatlara da siyasetle ilişkilendirilen yapılara da yer olmaması gerekir.” ifadelerini kullandı.

BEYİN GÖÇÜNE DİKKAT ÇEKTİ

Ülkemizdeki parlak beyinlerin, başarılı öğrencilerin mezun olduktan sonra gelişmiş ülkelere göç etmesini, “Parlak beyinleri başka ülkelere kaptırıyoruz” ifadesi ile tanımlayan Orhan Turan, “Üniversite çağına kadar binbir emekle yetiştirdiğimiz gençlerimiz parlak beyinler olarak başka ülkelere kaptırıyoruz.

Ancak neredeyse tüm kentlerimizde üniversiteler var. Ancak görüyoruz ki üniversite mezunları arasında iş gücüne katılım oranı düşüyor, işsizlik oranı ise artıyor. Eğitim masrafları artıyor, eğitimin getirisi ise geriliyor.” şeklinde konuştu.

“YARGI ORGANLARI ARASINDA UYUM OLMALI”

Konuşmasında yargı kararlarına uyulmasının ve yargı organları arasında uyum olmasının gerekli olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarının uygulanması gerektiğine dikkat çeken Turan, bu konu hakkında şu ifadeleri kullandı:

"Haklar ve özgürlükler, eşit yurttaşlık, denge ve denetleme mekanizmaları siyasi hayata katılım gibi başlıklarda ilerleme sağlamak gerekiyor.

Özellikle de hukukun üstünlüğü başlığında adalete güven duygusunun güçlü olması için mahkeme kararlarında çelişki olmaması, yargı organları arasında uyum sağlanması,

kararların herkes için bağlayıcı olması, adil yargılama hakkının mutlaka Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarında uygulanması, her düzeydeki mahkeme kararlarının parçası olduğumuz uluslararası normlara ve sözleşmelere de uygun olması gerekiyor.

Ancak tarif ettiğimiz standart ve referanslara uyum bir adalet anlayışıyla siyasi ve toplumsal gerilimlerin düşürülmesi yönünde ilerleyebilir.

Yargının hakemliği konusundaki tereddütleri ortadan kaldırabiliriz"