"Üçülem" -ve böylece...

“İkilem” - “açmaz” - (İngilizce “dilemna” )  olur da,  “üçülem” olmaz mı? Hatta “dörtlem” “beşlem” ve ilahere ...Türkiye’de, bugün her şey kördüğüm olmuş gibi! Sorunlar-tehditler, karmaşık! Dışarıdan -ve de içerden- bu tehditleri yapanlar, ne yaptıklarını biliyorlar da, bizde insanlarımızın kafaları, toplum olarak çok karışık! Eskiden olaylar, içinde, tehditler karşısında, toplum-millet, olarak tavırlar, olumlu -olumsuz- siyah-beyaz kadar belli, açık seçikti. Kimin dost kimin düşman olduğu belli idi! Şimdi ise inatçı, gittikçe daha da kesifleşen bir sis içindeyiz! 
En başta “vatanseverliğin” karşısında - “vatana ihanet” - “milliyetçiliğin - ulus devletin” karşısında “arsı ulusalcılık” - (enternasyonalizm)  vardı! İsterseniz adına “muhafazakârlık” deyin, geleneksel değerleri ve çıkarları muhafaza etmek, karşısında “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” liberalliği vardı! Şimdi bu ahlak anlayışını da yozlaştıran - sapıklığı dahi, mubah gören “liboşluğa” dönüştü. Milliyetçi “Muhafazakârlık” -dinci gericiliğe!
 Fakat en acısı, bu milleti hep ayakta tutmuş olan Atatürk’ün temel ilkesi “milliyetçilik”. Adeta hakaret-küfür anlamına getirildi. “Milliyetçilik, milliyetçi olmak, “ayıp”; insanları, “milliyetçinin teki” diye aşağılıyorlar!  
Ama burada da bir çelişki, “ikilem” var: “Milliyetçilikle” - “Ulusalcılık” arasına da nifak soktular! Atatürk’ün kurduğu ve amblemindeki, ileri çıkan “oku” umdesi, “Milliyetçiyiz” olan CHP’de bile, sanki ayrı bir şeymiş gibi, “ulusalcılık” vurgusu yapılıyor! Daha kötüsü bu “ok”u adeta “solcuyuz” olarak değiştirmek isteyenler de var! CHP içindeki bazıları da,  Baykal’ı ve yönetimini “milliyetçilik” yapmakla suçluyorlar! CHP, bu yüzden “Sosyalist Enternasyonal”den atılacakmış! Bu onlara göre “tehdit” ama aslında, ne büyük bir şeref olur! Hatta ben Sayın Baykal’ın, CHP’nin yerinde olsam, onlar “atmadan” kendim şerefimle çekilirim! 

İkilem örneği
Bir okuyucusunun İsmet Berkan’a yazdığı mektup ülkede yaşanmakta olan kafa karışıklığının - “ikilemin” bir belgesi! Okuyucusu der ki:
“Ancak özgür ve liberal sınıfındaki yazarların anlayamadığınız bir husus var. Şunu biliniz ki ‘laik’ kitlenin çok büyük bir bölümü ‘ulusalcı’ veya ‘milliyetçi’ veya ‘darbeci’ değildir. Bizler tam demokrasiye, laik Türkiye’ye, Kıbrıs için çözüme, Kürt sorunu için çözüme, ekonomide reforma, küreselleşmeyi tanımaya ve de AB’ye girmeye sonuna kadar varız. “Yani açıkça”, ortak düşman karşısında ortak cepheyi bölüyor”; “Laik’iz ama milliyetçi değiliz” diyor fakat, devam ediyor: “Ama - dini silah olarak kullanan,  tarikatlarla ortaklık yapan, bugünün pek popüler kitabındaki tarife uygun olarak insanları Allah ile aldatan sosyal devleti sadaka devletine dönüştüren, oy toplamak için popülist politikaları pervasızca kullanan, toplumu ‘onlar’ ve ‘biz’ diye bölen, yandaşlarından başkasına yaşam hakkı tanımayan, - bir kısım medyaya karşı tüm iktidar gücüyle baskı uygulayan, bir kısım medyayı da her türlü desise ile eline geçiren,  devlet gücüyle her türlü parasal kaynağı kontrol eden,  iktidarın başındakiler için ayyuka çıkan yolsuzluk iddialarına karşı savunma yapmaya dahi tenezzül etmeyen, ülkeyi cennete çevirebilecek bir güce ulaşmışken akıl almaz bir basiretsizlikle ülkeyi birbirini boğazlama raddesinde kamplara bölenlere. Velhasıl Cumhuriyet’in dinamitlenerek en süfli bir diktatörlüğün kuruluşu doğrultusunda yol alan birilerini sözde ‘özgürlük’, ‘demokratlık’ ve ‘liberallik’ şemsiyesine sığınarak legalleştiren ve Türkiye’nin başına tebelleş eden sizleri hiçbir şekilde affetmeyeceğiz” 
A mektubu yazan kardeşim: bu tespitleriniz doğru ve Atatürk milliyetçiliğinin ” anti tezleri” değil mi ve bu tehlikeye karşı savunma gücü “Atatürkçü milliyetçilikten” başka ne olabilir ki! Ve soruyorum: “Eğer hakikaten Atatürkçü iseniz ve Atatürk’e, bazıları gibi söz rüşveti vermiyorsanız, onun “milliyetçiğini” neden ve nasıl dışlarsınız? “Burada bir” “ikilem”-riyakârlık var.

Atatürk’e söz rüşveti
“Atatürkçüyüz” diyenler, aslında “Atatürkçülüğü” inkâr ediyorlar- bari cesaret etseler, bu kişilik bölünmesinden kurtulsalar ve Atatürk ilkelerine inanmadıklarını açıkça söyleseler! Şimdi bunu açıkça yapanlara kızsam da, saygım var!
Mektubun muhatabı Berkan kendisini savunuyor: “AKP’ye karşı çıkmak, onu eleştirmek, hatta siyaseten ‘düşman’ olmak başka bir şey, onun kapatılmasını istemek, sandıkta yenemediğiniz partiyi belden aşağı vuruşlarla alt etmeyi doğru bulmuyormuş! Bu ne liboş çelişkisi; eğer Atatürk’e ve ilkelerine gerçekten yürekten sadıksanız, bu ilkeleri sadece köşelerinizde savunamadığınıza göre, bırakınız yapacak durumda ve güçte olanlar -,  yargı ve ordu yapsın! Haydi,  onlara destek vermiyorsunuz, bari köstek olmayın!  
Eğer söz konusu TC’nin yaşaması ve buna kastedenlerin bertaraf edilmesi ise- gerisi teferruat, “liboş” laf-ı güzafı! Lenin liberaller için “Benim işime yarayan budalalar” demiş... Bizimkiler kimin işlerine yarıyorlar?

Yazarın Diğer Yazıları