Ucuz kahramanlıklar ülkesi

Ne sinir kaldı ne sınır!
Davutoğlu’nun Paris’teki zirveye çağrılmasında ibret verici bir dışlama vardı. Basın toplantısını üç dışişleri bakanıyla BM Genel Sekreteri yaptı. Bizimki oraya öğleden sonra kahve içmeye gitti herhalde.
O sırada içeride bir Suriye helikopteri düşürülmüştü. Ve ertesi gün yandaş medyadaki başlıklarda en çok kullanılan kelimeler bu ucuz kahramanlığı ortaya koyuyordu. O; ‘Vurduk’, ‘Şamar Attık’, ‘Burnunu Sürteceğiz’ başlıkları ne kadar ezik bir ruh hali yansıtıyordu. Olsa olsa Davutoğlu’na, Yeniçağ’ın yazdığı gibi yeni ev ödevleri verilmiştir bu Paris davetinde. Zaten Amerika, Suriye muhaliflerine silah yardımı yapmaya devam edeceğini açıklamış.
Davutoğlu o güldürücü ciddiyetiyle bundan sonra yaptığı konuşmada “sınırlarımızı koruyacağız” kararlılığını tekrar etti. Şanlıurfa’da bir düğün evini 50 kişiyle basıp, 8 kişiyi yaraladıkları hadisesini duymamış herhalde. Helikopteri vuruyoruz ama bilmem kaç yüz bin Suriyelinin Türkiye’de yerleşmesini seyrediyoruz. Ne sinir bıraktılar ne sınır!
Türkiye gerçek kahramanlar ülkesiyken şimdi ordusuna bile “gördük, uyardık, vurduk” tarzı hamaset yaptırıyor.
Emekli bir büyükelçi: O uçaklar kaybolmuşlardır. Ege’de de sık sık böyle sınır ihlalleri olurdu dedi. Bunlar tabii, normal dış politikalar güden bir Türkiye’nin dönemindeydi.
Angajman kuralları denilen (kelime ne kadar yabancı olursa söylemesi o kadar hoş olur hesabı) böyle vakalara kapı açmak için icat edildi herhalde. Bizim sınırımıza girmese de yaklaştığı zaman ona müdahale edilebilirmiş. Paraşütle atlayan pilotları karşılarken vahşilerin tekbir seslerini fark ettiniz mi? Pilotun birinin kafasını oracıkta kesmişler. Kahramanlığın kendisi ucuz ama sonucu çok acı, çok kanlı, çok gayriinsani, çok gayriislami.

 


***

 


Galatasaray Lisesi önünde toplanıp “Gezici”ler gibi slogan atan BDP’li gençleri yazacaktım ama bir türlü sıra gelmiyor. Hiç inandırıcı değildiler. Çünkü bağımsız değildiler. Sadece Cemil Bayık’ın dağdan verdiği “Gezi’yi ıskaladık” kabilinden bir talimata uyuyorlardı. Ucuz kahramanlıklar artık reyting yapmıyor. Halk tarafından benimsenmediler herhalde. O, Gezi ruhundaki sarıcı, sarsıcı etkileyici ruh yoktu. Hani Namık Kemal’in Vatan Kasidesi’nde söylediği “Ne füsunkâr imişsin / Ey didarı hürriyet / mısraındaki füsunkârlık, Gezi’cilerin seslerine de bütün eylemlerine de yansıyordu. Bunun için onları bağrımıza basmıştık. Bir milletin uyanışını simgeliyorlardı. Bununla kalmadılar, dünyanın uyanışını temsil ettiler.

Yazarın Diğer Yazıları