Ünlü ekonomist Meriç Köyatası dolar ve euronun sonunda ne olacağını açıkladı

Ünlü ekonomist Meriç Köyatası dolar ve euronun sonunda ne olacağını açıkladı
Ünlü ekonomist Meriç Köyatası, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son açıkladığı büyüme verilerine ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. Dolar ve euronun geleceğine ilişkin ilgili çarpıcı tespitlerde bulunan Köyatası, “Böyle giderse kur ne olur türünden tahmin yapmayacağım. En sağlıklı kur tahminini bundan sonra iddia bayileri ile at yarışı kuponu yazan bayilerde yapabilirsiniz.” ifadelerini kullandı.

Herkes hazır olsun bu sonuca

Gazeteci, ekonomist Meriç Köyatası, sosyal medya hesabından Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son açıkladığı büyüme verilerini değerlendirdiği bir analiz yazısı kaleme aldı.

TÜİK’in yüzde 7 oranında büyüme rakamlarını değerlendiren Köyatası, Yılın ilk çeyreğinde (yılın ilk üç ayında) milli gelirimiz, geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 7 büyümüş. Nereden baktığınıza bağlı... Geçen yılın ilk çeyreğinde işler çok kötü gittiyse, bu yıl biraz toparlarsan büyümüş gibi görünürsün. Büyümeyi sağlayan kalemlere, bu büyümenin nasıl hormonlu büyümeden zehirli büyümeye dönüştüğünü anlatacağım.“ dedi.

Köyatası yazısında, “Kafanızı karıştırmamak için çok basit açıklamaya çalışayım. Enflasyonu sıfır kabul edin. Geçen sene mart ayında 100 liranız var. Aralık ayında bu miktar 126 lira olmuş. Bu sene mart ayında ise 107 liraya düşmüş. Mart ayına göre baktığınızda 7 lira fazla görünüyor ama yılsonuna göre baktığınızda 15 lira kaybettiniz. Daha da beteri, bu parayı çalışıp kazanmamışsınız.” ifadesini kullandı.

Ekonominin hane halkının gelir artışına bağlı olarak sağlanan tüketim artışı ile büyümediğini belirten Köyatası, “Kredi ile büyüyor. Ekonomi büyüdükçe, Türkiye’nin dış açığı ve dış borcu artıyor. Zenginleştiğini sanıyorsun ama esasında fakirleşiyorsun. İşte bu büyüme, zehirli büyümedir.” dedi.

Köyatası yazısının sonunda, “Böyle giderse kur ne olur türünden tahmin yapmayacağım. Bütçe açığı, dış ticaret açığı, turizmin durumu, Kanal İstanbul ısrarı, Hazine Garantili müteahhit ödemeleri ısrarı, Türkiye’nin dış borç miktarı, ABD enflasyon oranı, ABD’nin fazladan bastığı dolar için vereceği faizleri yükseltme kararı gibi bir çok faktör ortada… Dış politikada, NATO’da Orta Doğu’da neler olacağı aşağı yukarı belli. En sağlıklı kur tahminini bundan sonra İddia Bayileri ile At yarışı kuponu yazan bayilerde yapabilirsiniz.” İfadelerini kullandı.

Meriç Köyatası’nın sosyal medyadan paylaştığı analiz yazısı şöyle:

“Biraz Kuzey Ege, biraz Güney Ege gezisi derken, üç dört gün ortadan kaybolduk. Bir baktık ki, TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) coşmuş. Yılın ilk çeyreğinde ekonomiyi yüzde 7 büyüdük diye göstermiş. Cumhurbaşkanı, TRT’de katıldığı programda Merkez Bankası Başkanı ile konuştuğunu ve faizi düşürmek gerektiğini söylemiş, dolar 8.80’leri görmüş.

Önce büyüme ile başlayalım.

TÜİK’e göre yılın ilk çeyreğinde (yılın ilk üç ayında) milli gelirimiz, geçen yılın ilk çeyreğine göre yüzde 7 büyümüş. Nereden baktığınıza bağlı... Geçen yılın ilk çeyreğinde işler çok kötü gittiyse, bu yıl biraz toparlarsan büyümüş gibi görünürsün. Büyümeyi sağlayan kalemlere, bu büyümenin nasıl hormonlu büyümeden zehirli büyümeye dönüştüğünü anlatacağım ama işin esası şu…

Geçen yılın ilk çeyreğine bakarken, aynı zamanda 2020’nin son çeyreği ile onu takip eden bu çeyreğe bakarsak, ekonomi bırakın büyümeyi, yüzde 15 oranında küçülmüş. Önce teknik, sonra basit açıklaması şöyle:

Milli gelir hesabında sabit fiyatlarla zincirlenmiş hacim endeksi geçen yılın ilk üç ayında 161.3 imiş. Bu yılın ilk üç ayında 172.6 olmuş. Buradan baktığınızda Türkiye’de üretilen tüm mal ve hizmetler yüzde 7 artmış diye görürsünüz. Ama bundan önceki üç aya baktığınızda endeks 203.8 olmuş.203.8’den 172.6’ya düşmüş. Ekonomimiz bal gibi yüzde 15 küçülmüş.

Kafanızı karıştırmamak için çok basit açıklamaya çalışayım. Enflasyonu sıfır kabul edin. Geçen sene mart ayında 100 liranız var. Aralık ayında bu miktar 126 lira olmuş. Bu sene mart ayında ise 107 liraya düşmüş. Mart ayına göre baktığınızda 7 lira fazla görünüyor ama yılsonuna göre baktığınızda 15 lira kaybettiniz.

Daha da beteri, bu parayı çalışıp kazanmamışsınız. Borç alarak, ya da evdeki eşyaları satarak bu paraya sahip olmuşsunuz. Borcunuz artmış. Emeği ile geçinenlerin milli gelir içindeki payı yüzde 39’dan yüzde 35’e gerilemiş. Yani enflasyondan arındırılmış gerçek kazancınız. 100 liradan 89 lira 75 kuruşa düşmüş. Esnafın ve çiftçinin durumu da berbat. Arttı dedikleri milli gelir işte bu…

Önce bu tespitte anlaşalım. Sonra yüzde 7 büyüdüğü iddia edilen ekonominin hangi kalemlere göre nasıl büyüdüğüne bakalım. Sağlıklı bir büyüme mi var. Hormonlu bir büyüme mi var, zehirli bir büyüme mi var, onu görelim.

Ben AKP’nin ilk yıllarında büyüyen Türkiye ekonomisinin hormonlu bir büyüme olduğunu ve ekonominin rekabet gücünü yok edeceğini yazan ilk iktisatçılardan biriyim. (Yıl 2005) Son 3 yıldır Türkiye ekonomisinin hormon yiye yiye artık zehirli büyüme dönemine girdiğini iddia ediyorum. Nedenini de şöyle açıklıyorum.

ZEHİRLİ BÜYÜME

Ekonomi, hane halkının gelir artışına bağlı olarak sağlanan tüketim artışı ile büyümüyor. Kredi ile büyüyor. Ekonomi büyüdükçe, Türkiye’nin dış açığı ve dış borcu artıyor. Zenginleştiğini sanıyorsun ama esasında fakirleşiyorsun. İşte bu büyüme, zehirli büyümedir. Adaletsizlik ve eşitsizlik zaten ayrı bir konu…

HORMONLU BÜYÜME

AKP döneminde ekonomi ilk yıllarda dışarıdan gelen bol ve ucuz sıcak paraya rağmen, teknolojiye, imalat sanayine, modern tarıma yatırım yapıp sağlıklı büyüme yerine, inşaata, ithalata ve ithalattan alınan vergilere dayalı olarak hormonlu bir büyüme modeli seçti. Türk ekonomisi büyüdükçe dış açıkları ve dış borcu arttı. El parasıyla yapılan düğünün mutluluğu kısa sürer. Üretmeden tüketmenin de balayı günleri çabuk geçti.

Bir ekonominin sağlıklı büyümesi için istihdamın artması, çalışanların, tarım kesiminin, esnafın gelirlerinin artması, artan gelirle tüketim ve tasarrufların artması gerekir.

İşsizlik rakamlarına bakıyorsunuz, işsizlik artıyor. Acaba Türkiye, teknolojide büyük atılım yaptı, üretimde son teknoloji ile otomasyon ile yüksek katma değerli sanayi ürünleri mi üretmeye başladı da işsizlik artıyor ama buna rağmen ekonomi büyüyor? Hayır, en son geliştirdiğimiz sanayi, İngiltere’den, Avrupa’dan çöp ithal edip çöpü işlemek türünden olmaz olasıca bir sanayi…

Büyümenin iki tane motoru görülüyor. Biri yüzde 7.4 ile hane halkının tüketimi. Diğeri de yüzde 11.4 ile gayrisafi sabit sermaye yatırımlarındaki artış.

Üretim faktörlerine göre milli gelire bakıyoruz. İşgücünün milli gelir içinde yarattığı katma değer, yüzde 39’dan yüzde 35’e düşmüş. Emek gelirleri, bırakın milli gelir artışından refah payı almayı, daha da gerilemiş. Çiftçinin ve esnafın hali ortada... Çiftçi üretimden vaz geçmiş. Esnafa son iki yıldır yapılan zulüm ciltler dolusu kitaplarla anlatılır boyuta ulaşmış. Buna karşılık milli gelirdeki büyümenin motoru ne? Hane halkı tüketimi… Geliri artmayan kesimin tüketimi nasıl artar? Kredi ile borçlanarak artar.

Peki bu borçların geri dönme durumu ne? Salgın hastalık nedeniyle bankalar, alacak takiplerini hükümet kararı ile ertelediler. Sorunlu kredilerin miktarı her geçen gün artıyor. 2017 yılı sonunda 190 milyar lira olan sorunlu krediler tutarı, 2021 ilk üç ayında sonunda 537 milyar liraya ulaştı. Haziran 2021’de 650 milyar lirayı bulması bekleniyor.

Tüketici kredileri ve kredi kartı borçları giderek artıyor. Toplam kredilerin yüzde 22’si tüketici kredileri…

ALTIN İTHALATI, SABİT SERMAYE YATINIMI DEĞİLDİR...

2017 yılından itibaren devlet baskısı ile verilen Kredi Garanti Fonu ile düşük faizli kredi alan şirketler, yatırım mı yaptı, teknolojisini mi geliştirdi, istihdamı mı artırdı? Hayır, ucuz faizli kredi ile gitti altın aldı, döviz aldı.

TÜİK şirketlerin ve kişilerin altın ithalatını gitti, ekonomideki büyümenin dinamiği olarak görülen sabit sermaye yatırımları hesabına yazdı. Hangi akıl ve mantığa dayanarak bunu yaptı, bilen yok, anlayan da çıkmadı. Bizim yüzde 7 büyümemizin motoru yüzde 11.4’lük büyüme ile gayrisafi sermaye yatırımları artışının temelinde altın ithalatı yatıyor. Böyle bir yatırım var mı? Ortalıkta fabrika yatırımı, teknoloji yenileme yatırımı gören var mı? Yok. İşte bu da bal gibi zehirli büyümenin bir başka göstergesidir.

DÖVİZ KURU VE CUMHURBAŞKANININ AÇIKLAMASI…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT’deki programda Merkez Bankası Başkanı ile görüştüğünü ve enflasyonun nedeni olarak gördüğü faizin düşürülmesi gerektiğini söyledi. Tabii, dolar ve euro da, doğal olarak zıpladı.

Merkez Bankası’nın bağımsız olmadığı biliniyor. Cumhurbaşkanının, “faiz sonuç değildir, enflasyonun sebebidir” diye ortaya attığı ve bugüne kadar ekonomi biliminde yer almayan bu teorinin ceremesini yıllardır çekiyoruz. Merkez Bankasının buharlaşan 128 milyar doları bu ceremenin sadece bir parçası. Anlaşılan uzunca bir süre daha, en iyimser tahminle ilk seçime kadar, yüksek kur, yüksek enflasyon, bağıra bağıra yüksek faiz cehenneminde debelenip duracağız. Yüksek enflasyonu açıklayacak birçok teknik sebep sayılabilir ama bizim gibi ülkeler için yüksek enflasyonun birinci ve en temel sebebi, kötü yönetimdir.

Böyle giderse kur ne olur türünden tahmin yapmayacağım. Bütçe açığı, dış ticaret açığı, turizmin durumu, Kanal İstanbul ısrarı, Hazine Garantili müteahhit ödemeleri ısrarı, Türkiye’nin dış borç miktarı, ABD enflasyon oranı, ABD’nin fazladan bastığı dolar için vereceği faizleri yükseltme kararı gibi bir çok faktör ortada… Dış politikada, NATO’da Orta Doğu’da neler olacağı aşağı yukarı belli. En sağlıklı kur tahminini bundan sonra İddia Bayileri ile At yarışı kuponu yazan bayilerde yapabilirsiniz.”

 

İlgili Haberler