Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Kimi kazan kaldırdı, kimi tepkisini satır arasına sakladı...  Bu da, mezardakilerden bile oy isteyeninden “Yetmez ama evet”çisine, “siyasal İslamcı”sından her devrin adamına “AKP bilenşeleri”nin gözüyle  “Gezi”

 


“Dedim, bırakın yürüsünler...’’

 

Başbakan, İlim Yayma Cemiyeti’nin genel kurulunda yaptığı konuşmada aynen şöyle konuştu:  “Kadıköy’de miting yapacaklardı, sonradan vazgeçtiler. Şimdi Beşiktaş’ta toplanma kararı verdiler. Dedim bırakın bakalım yürüsünler, kontrol altında götürün yürüsünler, ne diyecekler bir görelim. Bunlar ne istiyor bunu öğrenelim.”
Kilit cümle şu: “Dedim, bırakın
yürüsünler...”
Bu cümlenin açılımı şöyle: Eğer Başbakan bizzat talimat vermeseydi, CHP’liler Beşiktaş üzerinden Taksim’e yürüyemeyeceklerdi ama Başbakan öyle istediği için yürüyebildiler!
Kanunun tanıdığı bir hakkı hiçbir mercîin yasaklamaya hakkı yoktur; kanunda olmayan bir hak da kullandırılamaz. Hukuk devleti böyle bir şeydir. Başbakan açıkça şahsi inisiyatifini kullanıyor. İhracatçılar Meclisi ve İlim Yayma Cemiyeti’nde tekraren belirttiği üzere anlıyoruz ki Topçu Kışlası’nın ihyâsı da Başbakan’ın arzusuna bağlı bir keyfiyettir. Başbakan isteseydi kışla meselesi gündeme hiç gelmeyebilirdi öyleyse; hiç hoş bir görüntü değil!
A.Turan Alkan/Zaman

 

+++

 

Toplumun ruh halinden habersiz

 


Şimdi, iktidar açısından yapılabilecek en yanlış şey, bütün bu olayları birtakım karanlık güçlerin; Ergenekon kalıntılarının, darbe heveslilerinin ve onlarla ittifak içinde olan kimi marjinal grupların kaos çıkarıp hükümeti yıkma planı gibi görmesi ve göstermesi olur.
(...)
Eğer siz Gezi Parkı’nda başlayan küçük bir çevreci eylemin bir anda büyüyüp İstanbul’u sarsacak boyutlara ulaşmasını ve diğer şehirlere sıçramasını bu güçlerin  “eseri” olarak görüyorsanız, Taksim’e akan binlerce insanı görmüyor, onların kızgınlığını anlamıyorsanız, yönettiğiniz toplumun ruh halinden habersizsiniz demektir ve bu çok tehlikeli bir durumdur...
Gülay Göktürk/Bugün

 

+++

 

“Diğer yüzde 50”yle aranı açma

 

AK Parti %50’nin teveccüh ettiği bir siyasal kimlik olarak, diğer %50’nin kendisine olan mesafesini en azından korumalı, bu mesafenin iyice açılmasına, husumet ve nefrete dönüşmesine mahal vermemelidir.
Gültekin Avcı/Bugün

 

+++

 

Maalesef hükümet Meclis’te olmayan muhalefeti tartışmalı tutumlarıyla toplumda kendi elleriyle inşa ediyor.
Adem Yavuz Arslan/Bugün

 

+++

 

Gayrimemnunların birikmiş öfkesi, alelade bir park davasında da patlayabilir. En iyisi, öfke biriktirmemektir.
Akif Beki/Radikal

 

+++

 

Sağduyu hatırlatması

 

Valilerden, Emniyet Müdürlerinden, cop’tan, gaz’dan, tazyikli su sıkmaktan ziyade toplumu anlamaya ihtiyacımız var. Biz ona sağduyu diyoruz.
Abdülkadir Selvi/Yeni Şafak

 

+++

 

Basiretimiz bağlanmasın

 

Her ülkede tetikleyici unsurlar farklı olsa da patlamalarda zannedildiği gibi örgütlü yapılar, belli bir plan-program dahilinde üzerinde çalışılmış organizasyonların etkisi sınırlıdır. Tahrir türü patlamalarda karizmatik lider yoktur, olaylar örgütsüz olarak başlar, belli bir siyasi görüş veya partinin tam denetiminde yürümezler. Dış dünyanın ülke içindeki uzantıları, siyasi partiler süreç içinde etkili olmaya, patlamaların rantını devşirmeye çalışırlar. Fakat normalde bir araya gelmesi zor olan çok sayıda toplumsal kesim ve grup bir anda kendilerini aynı meydanda bir arada aynı sloganları atarken bulurlar. Polis aşırı güç kullanır ve protestoya maruz kalan siyasiler veya yöneticiler amirane, mütekebbir ve üstten konuştukça meydanlardaki kalabalıklar çığ gibi büyür. Paradoksal gibi görünen bu laf önemli:  “Mesele park meselesi değil, hâlâ anlamadın mı? Hadi Taksim’e. DayanGeziParkı!”  Basiretimiz bağlanmasın, olayı sakince anlamaya çalışalım.                 
Ali Bulaç/Zaman

 

+++

 

Başbakan’ın çevresine seslendi: Yumuşatın

 

Başbakan ve arkadaşları kendilerine sormalı: Tansiyon böyle devam ederse, daha nerelere tırmanır?!
(...)
İki yıl önceki yazımın da son satırları şöyleydi:  “Başbakan’ın dostları ona toplumda oluşan otoriterlik kaygılarını gidermeyi, ortamı yumuşatmayı tavsiye etmelidir.”
Taha Akyol/Hürriyet

 

+++

 

“İnsan avı”na çıkmış polisler gördüm

 

Bu hareket gerçekten bir sivil girişim olarak doğmuş ve gelişmiş bir organik hamle olarak görünüyor.
Hükümet bu gerçeği anlayamadı. O nedenle de, ağaç kesilmesin diyen bir kitleyi, işgalci bir devletin askerleri gibi gördü. Asla kabul edilmeyecek uygulamalara girdi. Şu gözlerimle ara sokaklarda “insan avı” na çıkmış polis gruplarını gördüm.  (...) Hükümet, iktidar, yönetim yanlış yaptı.
Hasan Bülent Kahraman/Sabah

 

+++

 

Cemaat medyası AA ile köprüleri attı

 

Epey bir zamandır Anadolu Ajansı (AA) ile Türk medyasının problemi var. (...) Mesela kendisine hâlihazırda abone olan gazetelerden  “özel haber” adı altında ekstra para talep ediyor ajans. Özel haber de, “özel” olsa bari. (...) Devlet ajansı olma özelliğini kullanarak elde ettiği haber ve görüntüleri diğer ajanslarla paylaşmıyor. Hatta onları kamunun gücünü arkasına alarak olay yerinden uzaklaştırmak gibi mantıksız icraatlar yapıyor. (...) Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’nden ajansa her yıl milyonlarca lira para aktarılırken devlet kuruluşu olunuyor da, Twitter’da ahkâm keserken özel bir haber ajansıymış gibi davranılıyorsa ortada bir sorun var demektir. (...)  Zaman Gazetesi bugünden itibaren Anadolu Ajansı aboneliğini iptal ediyor ve sözleşmesini fesh ediyor...
Ekrem Dumanlı/Zaman

 

+++

 

İktidarın “doğal tabanı” da şikayetçi

 

Toplumsal tepkileri  “Eski Türkiye’ye dönme arzusu, derin devletin komplosu”  vs. diye mahkûm etmek de belki içimizi rahatlatabilir ama çözüm getirmez; olsa olsa sorunu büyütür.
(...)
Görülen o ki bazı konularda siyasi iktidarın takındığı tutumlara veya kullanılan dil ve üsluba karşı  “biriken”  tepkilerini ifade etme fırsatı bulduklarını düşünen insanların oluşturduğu, heterojen bir kitle var karşımızda. Dahası, bu kitlenin sadece muhalefet partilerinin tabanından oluşmadığını da düşünmek gerekiyor. İktidar partisinin “doğal tabanında” yer alan insanların kimi uygulamalara veya söylemlere karşı hissettikleri hoşnutsuzluk da bu vesileyle ifade imkânı bulmuş göründü. Gösteri yapılan alanlara gitsin veya gitmesin, bu kesimdeki insanların gerek sosyal medya yoluyla gerekse başka kanallardan ifade etmiş olduğu hissiyatın çok daha ciddi bir sinyal olarak düşünülmesi gerekir.
İbrahim Kiras/Star

 

+++

 

Kaybettiniz, farkına varın

 

Tayyip Erdoğan tepki ve öfke paratoneri işlevi görüyor. İktidar sarhoşluğu içinde kendisi de bunu beslemek için elinden geleni ardına koymuyor.
(...)
Kaybetmesini bilmek de büyük bir erdemdir. Sayın Başbakan bu eli kaybettiniz! Bunun farkına varmanız sizin yararınızadır.
Ahmet İnsel/Radikal

 

+++

 

Doğru için geç kalındı

 

Gezi Parkı olayları, baştan yanlış iliklenen bir düğmenin sonucudur. Cumartesi gecesi, doğru olanı yapmak için geç kalınması nedeniyle yaşandı. Polisin tavrı, ağaç eylemini tekmili
birden siyasi gösteri zincirine
dönüştürdü.
Mustafa Karaalioğlu/Star

 

+++

 

“One minute”

 

Başbakan, 10 yılı aşkın iktidarı süresince, ilk kez ve üstelik kendi şehrinde yenilgiye uğramıştır.
Cengiz Çandar/Radikal