Yalancıların mumu...

AKP-Cemaat kavgası, Cenabı Allah’ın Türk Milletine bir lütfudur. Artık bir daha gitmeyeceğiz inancının rahatlığıyla 2002’den bu tarafa Türk devletine ve milletine karşı açık ve pervasız bir şekilde tahribatlar yaptılar. Cumhuriyetin yasalarına ve geleneklerine saygı duymadılar. Din kisvesi altında eğitimsiz ve bilinçsiz Türklere şirin gözükmek için çağ dışı uygulamalar yaptılar. Din zırhına büründükleri için samimi inanca sahip Türk halkı bunların ince ayar tahribatlarını fark edemedi. Muhalefetin uyarılarına da güvenmedi. Yurt sever aydınların yazıları ve konuşmaları da halkı uyandırmaya ve bunların gerçek yüzlerini tanıtmaya yeterli olmadı. On bir yıldır birlikte zengin olan, devleti paylaşan ve güçlenen sözde dindar iki ortak, paylaşım uyuşmazlığı ve birbirlerine güç gösterisi şımarıklığı ile sille tokat birbirlerine girdiler. Terbiye, nezaket ve olgunluktan uzak, kuralsız  hareketlerle bel altı vuruşlarla kavgaya tutuştular. Bu kavga şekli, din terbiyesi almış, Allah korkusu olan insanların üslubu değildir. Sokak ağzıyla suçlamalar ve küfürler gırla gitmektedir. Başbakan korku temelli ruh haliyle, Türkiye’yi köşe bucak dolaşmakta, günde birkaç kez konuşma yapmaktadır. Bu konuşmalarında cemaat ve adamlarının foyasını meydana koymakta, halk nezdinde itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Cemaat ise, AKP ve Başbakan için, ortaklıktan elde ettiği devlet imkanıyla, basın ve devletin bütün kurumlarında ki özellikle de yargı, polis ve üniversitelerle hükümetin yakasına yapışmaktadır.
Cemaatin yazdığı hikaye AKP’nin maceralarıyla başladı, gelişme bölümünde kalemi AKP alacak ve cemaatin hikayelerini göreceğiz, sonunda ise inşallah Türk devletinin bu gayrimilli insan ve gruplardan temizlenmesiyle son bulacaktır. Yargı, Polis, YÖK, TÜBİTAK ve üniversiteler cemaatin ele geçirdiği başlıca kurumlardır. Bu kurumlarda gerçek vatan evlatlarını darmadağın ettiler. Kendilerine yakın diye üçüncü sınıf insanları baş yaptılar. Örneğin üniversitelerde bölüm başkanları, dekanlar ve rektörler seçimle işbaşına gelirlerdi, şimdi hükümet ve cumhurbaşkanı vasıtasıyla tayin etmektedirler, zira bu insanların çalıştıkları kurumlarda seçilme şansları yoktur. TÜBİTAK’ta proje alan akademisyenlerin kimler ve hangi üniversitelerde çalıştıklarının ve ne kadar para aldıklarının dökümü çıktığında kayırmacılıkları ve bunlara sempati duyan dindar diye toz kondurmadıkları bu insanların gerçek yüzlerini göreceklerdir. TRT’nin imkanını kullanan akademisyen ve gazetecilerin isimleri ve aldıkları paralar ortaya çıktıkça nasıl bir dindar oldukları görülecektir. Devletin ve milletin imkanlarını çarçur eden, Türk devleti ve milleti ile onların değerleriyle hiç bir ilgisi olmayan, Arap hayranı bu insanların bir gün, bunların soy, sop ve yaptıkları tahribatlar ve talan ortaya çıktıkça AKP iktidarının ve cemaatin gerçek kimlikleri meydana dökülecektir.
AKP ve cemaat birbirlerine karşı küfürleşmelerinde ve hakaretlerinde hâlâ İslami değerleri kullanmaktadırlar. Taraflar, halk nezdinde kendilerini aklamak için kavgada bile dini motifleri kullanmaktan vazgeçmemektedirler. Din bezirganlarının elinden dini kurtarmak ve halkın Allah ve peygamberle aldatılmalarının önüne geçmek için bu kavga iyi bir fırsattır. CHP ve özellikle de MHP halka bu insanların gerçek yüzünü ve Türk devletini nasıl soyduklarını anlatması gerekir. Zira gerekli malzemeyi kendileri vermeye başladılar. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu kavga Allah’ın Türklere bir hediyesi ve bunlardan milleti kurtarma fırsatıdır.
Başbakan halka yeni bir kumpas kuruyor, attığı bütün nutuklarda kendini ülke yerine koyuyor, kendisine yapılan kritikleri ve saldırıları ülkeye yapılmış olarak takdim ediyor. Artık yüzde elli arkamda, onları zor tutuyorum gibi laflar etmiyor. Millet sözcüğünü kullanıyor ve sanki bu milletin işi gücü yok sadece Başbakanı sevmek ve onu desteklemekle meşgul. Milleti kör ve sağır olarak düşünüyor. Biz dindarız hile ve hırsızlık yapmayız efsanesi ve düzmecesi ortaya çıkmış ve yatsıya varmadan mumlar sönmüştür. Bu mumları da birlikte tezgahladıkları aynı odada bulundukları insanlar söndürmüştür, bu nedenle din bilmeyen milliyetçiler ve dinsiz Kemalistler yalanıyla halka klasik numaralarını tekrarlayamadılar. Artık arkalarına halkı alamayacak, bu iki üfürükçü ve din bezirganın nefesleri ne kadar kuvvetli, ABD ve İsrail desteğiyle ne kadar idare edecekler, görmeyi merakla bekliyoruz. 

Yazarın Diğer Yazıları