Yasanın verdiği yetkiyle…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu benim için bir final, yasanın verdiği yetki ile bu son seçimim” şeklindeki açıklaması, büyük bir heyecan yarattı.

Erdoğan’ın seçmeniyle olan duygusal bağını kuvvetlendirmeye muhakkak ki hizmet eden bu sözlerin hakikati nedir, daha önce incelemiştik.

14 Mayıs seçimlerinin hemen akabinde bu seçimle girdiğimiz dönemin Erdoğan’ın son dönemi olmayabileceğini yazmıştım. Yapılan Anayasa değişikliğinin iktidar nezdinde Cumhurbaşkanlığı dönemlerini sıfırladığını, muhalefetin de seçim öncesinde bir mağduriyet yaratmamak” uğruna bunu kabullendiğini, dolayısıyla 2014 yılındaki seçimi sayılmaksızın iki defa seçilmiş kabul edilen Erdoğan için tekrar seçim yolunun açık olduğunu belirtmiştim.

Tabii bunun için Meclisin seçimleri yenileme” kararı alması gerektiğini de…

Peki şimdi ne oldu? Henüz daha genel seçimler yakın bile değilken, bu mesele tartışılmaya başlandı.

Bekir Bozdağ, Erdoğan'ın konuşmasında yer vermediği istisnayı, Meclis’in alacağı erken seçim kararıyla Erdoğan’ın yeniden aday olabileceğini, henüz dört yıldan fazla süre olan seçimler için peşin peşin söyledi.

Yasanın verdiği yetki”

Erdoğan, Bozdağ’ın açıkladığı kuralı elbette ki biliyordu. Ancak Meclisin erken seçim kararı alması için gereken Meclis çoğunluğu sağlanamadığından henüz uygun şartların oluşmadığı tartışmayı kendisi açmadı.

Bu belki de önümüzdeki günlerde gıyabında başlatılan bir tartışma ve seçmeninde oluşacak talebin Erdoğan için millet böyle istiyorsa” yaparız diyerek dahil olacağı ve başlatacağı yasal dönüşümün ilk izleriydi.

Zira, eğer bir anayasa değişikliğiyle -o değişiklikte ilgili maddeye dokunulmamasına rağmen- Erdoğan’ın önceki seçimleri yok sayılabiliyorsa, duygusal müziklerle desteklenerek hazırlanmış bu benim için final” diyen Erdoğan videolarıyla Erdoğan seçmeni için bir kamuoyu oluşturmaya çalışılıyor olabilir.

Bu açıdan, yerel seçimler atlatılır atlatılmaz, sonraki seçime kadar olan uzun süreçte siyasi tartışmaların başlıca gündemi yine “anayasa değişikliği” olacak.

‘Aman!’ Diyelim

Muhalefetin siyasi stratejilerini (üstelik onlar da tutmadı) hukuktan üstün tutması, bugün bu tartışmalara kapı açtı.

Muhalefet, mağdur etmeme düşüncesiyle adaylığına göz yumduğu Erdoğan tarafından mağlup edildiği gibi, şimdi de yeniden aday olma ihtimaliyle mücadele etmek zorunda.

Ancak geçmişteki hataları nedeniyle karşı karşıya kaldığı bu tartışma karşısında muhalefetin önündeki esas sınav, anayasa değişikliğini kabul edip etmeme yolunda olacak.

Muhalefet, yeni bir değişiklikle, kendi hukuk anlayışıyla adaylıklarını sıfırlayacak olan Erdoğan ihtimaline kesinlikle geçit vermemeli. Bu bir siyasi strateji, mağduriyet vs.. meselesi değil, bu bir hukuk devleti olma mücadelesi.

Bugün Türkiye’yi Rusya’ya benzemekten kurtaran ise, bu bitmek tükenmez liderlik süreci yaratma gibi totaliter eğilimlerle mücadelede hâlâ hukuk devleti yönümüzün ağır basması.

Yazarın Diğer Yazıları