Dünya dönüyor, sen ne dersen de

Bugün, gene içerideki kör dövüşü ile gözden kaçan veya önem vermediğimiz, dış konulara değinmek istiyorum. Mesela Erdoğan ve AKP'yi gözden çıkaran, Suriye'yi harman yerine çeviren Batı'nın, yeniden Esad'a yöneldiği, dünya gündemine Esad'lı Suriye tartışmalarının oturduğu gözünüze çarpıyor mu? Bunu, karışıklıklar mı tetikledi, yoksa mülteci akınından duyulan rahatsızlık mı bilinmez ama Rusya faktörü inkâr edilemez. Rusya, NATO ve ABD'ye karşı Çin ile birlikte, kendi planını açtı.

Rusya derken, Esad'ın kaybetmesi durumunda, Suriye'de bulunan, Akdeniz'deki, tek limanını kaybetmek istemeyen Moskova'nın, hazırladığı plan, İncirlik olayına misilleme olamaz. NATO üssü olan İncirlik, yıllardır Rusya aleyhtarı operasyonların merkezi. Suriye lideri Esad'a karşı koalisyonda İspanya, Almanya, Hollanda ve öteki Avrupa ülkelerinden kopmalar var. Irak ve Suriye'deki muhalif güçler arasında, bir birlik sağlanamazken, ABD'de, 11 Eylül yıkımına yol açan El Kaide'nin, IŞİD'i düşman ilan etmesi de dikkat çekici. Suriye üzerine toplanan, barış konferanslarında bir bizimkiler, yani AKP hükümeti yok. Buna karşılık, İstanbul'daki NATO Genelkurmay başkanları toplantısı, siyaseti ne kadar etkileyecek?

Ada alımına teşvik!

                Öte yandan duyduğumuz kadarı ile AKP hükümetinin, Saray'ın talimatıyla, İsrail ile arayı düzeltmeye karar verdiği ve bu konuda, yoğun çaba harcadıkları. Seçim hükümetindeki yeni Dışişleri Bakanı da bu konuda önde anılan isimlerden. Kıbrıs'ta ise yıl sonuna kadar, (seçimlerden sonra) Türk tarafının, Rum tarafı ile sulandırılmış bir federal yapıda uzlaşması sonucu, önemli bir açıklama yapılması bekleniyor. Ege'de, elimizde kalan birkaç kayalığı da, Yunanistan'a kaptıran AKP'nin, kendi Anadolu kaplanlarını, Yunanistan'dan ada almaları konusunda teşvik ettikleri de söyleniyor.

                Avrupa cephesine gelince; Almanya'da görüşülen casusluk davasında, yargılananların, Almanya'da, asker kökenli vatandaşların peşine düştüğü, ortaya çıktı. Bu da, Balyoz ve Silivri davalarının, yalnızca paralel yapının uğraşı olmadığını kanıtlıyor. Yani, paralelin paraleli de, bu konularla bağlı. Bu casusluk duruşmaları sırasında, bu ajanların Almanya'daki milliyetçi yapılanmayı da, dikkatle izledikleri anlaşılıyor. 60 bin belge, bakalım, daha neler dökülüp saçılacak? Avrupa'daki, en büyük Müslüman nüfusa sahip Almanya'nın, aldığı veya alacağı göçmen sayısının komikliği ve bunun yerine, göçmenlerin Türkiye'de kalması yolunda proje üretmesi de, dikkat çekici.

Amerika'da seçimler...

                Gelelim Amerika kıtasına. Obama'nın, İran anlaşması yeni bir ruh getirirken, Kongre'deki Cumhuriyetçiler, Senato'da anlaşmayı iptal için şanslarını kaybetti. Şimdilerde, Temsilciler Meclisi'nde, Musevi lobisinin de dolduruşu ile aynı parti, kurcalamaya devam ediyor. Ancak, bu konuda da şansları olduğunu sanmıyorum. Obama, Suriye ve Esad konusunda da, Avrupa'yla benzer bir eğilim içinde. Ekonomiyi düze çıkarması, Demokratların seçim şansını artırıyor.

Seçimlerle ilgili gelişmelerde, beklendiği gibi Hillary Clinton, Demokrat Parti'den erken adaylığını ilan edişinin bedelini ödüyor. Her ne kadar, bizim dünyadan bihaber basınımız parlatsa da, Hillary'nin şansı, giderek sönüyor. Demokratların bir kısmının, bağımsız sosyalist aday Bernie Sanders'a oy vermesi ile anketlerde, şu anda Hillary'yi geçtiği görülüyor. Gerçek Demokrat adayın, Kasım ve Aralık aylarında ortaya çıkması bekleniyor. Aynı durum, Cumhuriyetçiler için de geçerli. Mafya bağlantılı olduğu iddia edilen Donald Trump'ın, Amerikan siyasi sisteminde, bence hiç şansı yok.

G-20 ertelenebilir mi!

Siyaset deyip de, bizdeki tiyatroya değinmeden geçmek olmaz. AKP Kurultayı, bence "malumun ilanı" oldu. Davutoğlu, süresi geçmiş yemek paketi gibi, partinin dışında kaldı. Saray, parti üzerinde gizlediği gücünü, artık ortaya koymakta sakınca görmedi. Tüm adaylar, Saray tarafından belirlendi, Davutoğlu'nun isim listesi çöpe gitti. Diyeceksiniz ki bilmiyor muydu bu işi alırken? Tabii ki biliyordu bilmesine ama hâlâ ondan gerçek bir başbakan çıkmasını uman saflar vardı. Bundan sonraki koalisyon görüşmeleri, Saray'la yapılıp aracı saf dışı edilir ve zaman kazanılabilir.

Seçimlerden sonraya denk gelen, 15-16 Kasım tarihli, G-20 Antalya zirvesinin ertelenmesi veya en azından, Türkiye'de yapılmasından vazgeçilmesine, şaşırmam. Hani Obama ve dünya liderini bir araya getirecek o toplantının ertelenmesine, terör falan da bahane olabilir yani, gerçek erteleme nedenini perdelemek için. Özellikle, anayasa konusunda, eleştirel söylemlerinde dile getirildiği açıklamalar sonrası, Dünya lideri ile birçoğunun, aynı karede görünmemek gibi.

 

Yazarın Diğer Yazıları