Tek sorumlu TSK değildir

Tek sorumlu TSK değildir
Tek sorumlu TSK değildir

Hafta içinde Darbe Komisyonu’nun sorularını yanıtlayan Tansu Çiller, çıkan haberler sonrası yazılı açıklama yaptı: 28 Şuba

Hafta içinde Darbe Komisyonu’nun sorularını yanıtlayan Tansu Çiller, çıkan haberler sonrası yazılı açıklama yaptı: 28 Şubat, bir darbedir. Topla tüfekle yapılmadı ama korkusu egemen kılındı. Darbenin sorumluluğu da sadece TSK’ya yüklenemez. Her kesimin öz eleştiri yapması gerek.

 

 

Çiller: 28 Şubat’ın tek
sorumlusu TSK değil!
Eski başbakanlardan Tansu Çiller, “28 Şubat darbesinin sorumluluğu sadece TSK’ya yüklenemez. Her kesimin öz eleştiri yapması gerek” dedi.
28 Şubat döneminin Başbakan Yardımcısı ve eski Başbakan Tansu Çiller, 28 Şubat’ın bir darbe olduğunu belirterek, darbenin sorumluluğunun sadece TSK’ya yüklenemeyeceğini, her kesimin kendi öz eleştirisini yapması gerektiğini ifade etti. Geçtiğimiz hafta içinde TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na bilgi veren Çiller, görüşmeyle ilgili olarak basına yansıyan haberlere yazılı bir açıklamayla açıklık getirdi. Açıklamanın “birtakım yanlış anlaşılmaları önlemek amacıyla” yapıldığını belirten Çiller, 28 Şubat’ın bir darbe olduğunu vurgulayarak şöyle dedi:

 

“Tankla tüfekle yapılmadı”
 “Bu darbe ezber bozan bir darbedir. Tankla tüfekle yapılmamıştır ancak darbe yapılacağı korkusu bilinçli biçimde egemen kılınmıştır. Bir kesit değil, bir süreçtir. Millet iradesinin Meclis’e gönderdiği çoğunluğun, bir başka iradeye teslim edilerek azınlığa dönüştürülmesi sürecidir.” Özel Yetkili Savcı’nın kapsamlı çalışmalarında elde edilen Batı Çalışma Grubu’nun faaliyetlerine ilişkin imzalı belgelerde, 28 Şubat’ın ana hedefinin “kendisinin örtülü ya da doğrudan yıpratılarak siyaseten bitirilmesi ve DYP’nin parçalanması” olduğunun açıkça görüldüğünü ifade eden Çiller, şunları kaydetti:

 

“Bedel millete ödetildi”
 “Eğer DYP ve RP milletvekillerinin 278 imzası, daha sonra BBP milletvekillerinin katılımıyla 282 imza, hükümeti kurmak için Cumhurbaşkanı’na sunuluyor ve buna rağmen görev azınlık temsilcisine veriliyorsa ve eğer DYP milletvekilleri otellerin arka odalarında, ikna odalarında, şantaj, korku, ikbal, menfaat vaatleriyle partiden kopartılıyorsa ve çoğunluk azınlık, azınlık çoğunluk haline getirilinceye kadar beklenip, güvenoyu ancak öyle sağlanıyorsa, böyle kurulan bir hükümetin artık gerçek milli iradeyi temsil ettiği söylenemez. Görülüyor ki Çiller, siyaseten bitirilmek üzere ana hedef seçilmiş, DYP parçalanmış, böylece Refahyol Hükümeti düşürülmüş, partiler kapatılmış, hapis cezaları verilmiş ancak her darbede olduğu gibi en büyük bedel millete ödetilmiştir.” 

 

“Tarih yanlış yazılmış”
Tansu Çiller, şöyle devam etti: “Sonuçta, yine görülüyor ki, yakın tarih yanlış yazılmış. Milli birlik ve beraberliğe her şeyden çok ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde ve sivil bir anayasanın yazılması sürecinde, sorumluluğu sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yüklemeden, her kesimin kendi özeleştirisini yaptığı bir ortamda, yeni ayrışmalara ve hesaplaşmalara yol açmayan, tersine evrensel demokratik değerlerin asgari müştereklerinde birleştiren bir duruşla çıkartılacak dersler, milletin siyasetten beklediği ve bizim gelecek nesillere olan borcumuzdur.”