Zira bu terâzi o kadar sıkleti çekmez

Ziya Paşa’nın bir terkib-i bendinde böyle bir mısra vardır. Sıklet ağırlık demektir.                
Adalet terazisi...
Bir tarafına Edip Cansever’in masası gibi koydukça koyuyorlar. 
Eski ve yeni günahları, eski ve yeni veballeri, eski ve yeni ahları, eski ve yeni zulümleri, eski ve yeni yalanları, eski ve yeni hırsları, eski ve yeni korkuları, eski ve yeni hakları haksızlıkları...
“Terazi de terazi imiş ha”  diyemeyeceğim. Edip Cansever “Masa da masaymış ha” der...
Ama bizim adaletin terazisi kaldıramadı çöktü.
Cumartesi günkü HSYK Komisyon toplantısı bir kavgadan ziyade bir çöküşün, bir depremin resmiydi.
Orada mecburen bulunan Yargıçlar Sendikası Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu gibi bir beyefendi, öteki tarafta ise bu gibi durumlarda dilindeki müstehcenlikle kendini gösteren karanlık yüzlü bir AKP milletvekili.
Kur’an “Fuhuş konuşmayın” diye bu tür konuşmaları yasaklar. Bunlar hiç Kur’an okumazlar mı?

***

HSYK’yı değiştireceksiniz de ne olacak? 
Daha evvel değiştirdiniz de ne oldu?
Dünya dönüyor, olaylar da benzer şekilde dönüyor.
Esad’ı aşağıladınız da ne oldu. Şimdi özür diler gibi ehveni şer diyorsunuz.
Padişah olmaya kalktınız da ne oldu? Şimdi bölgesel güç değiliz diyorsunuz.
Dünyaya ayıp oluyor ama!

***

Bu, vicdan savaşı olduğu kadar bir medeniyet savaşıdır, kalite savaşıdır, çağdaşlık savaşıdır.
Birinci Cihan Harbi’ndeki Kafkasya, Balkanlar, Sina gibi cepheler yerine bugün içeride şu cepheler oluştu: İçerideki asil subaylar, eğitimciler, Gezi’ci gençler, dışarıdaki ve içerideki kahraman avukatlar, hukukçular, gazeteciler, öğretmenler, kadınlar, genç kızlar, üretici köylüler, işçiler, gençler ve üniversiteli gençler...
Bu olay İstiklal Savaşı yapıldıktan sonra kurulan Cumhuriyeti koruma savaşıdır...

Yazarın Diğer Yazıları