Ekrandaki şiddet dizi setlerine sıçradı

Ekrandaki şiddet dizi setlerine sıçradı
Ekrandaki şiddet dizi setlerine sıçradı

Ekrandaki şiddet görüntülerinden ne kadar rahatsız olduğumuzu her fırsatta dile getiriyoruz. TRT1’de gösterilen “Ley

Ekrandaki şiddet görüntülerinden ne kadar rahatsız olduğumuzu her fırsatta dile getiriyoruz. TRT1’de gösterilen “Leyla ile Mecnun” dizisi de bir şiddet olayıyla basının gündemine oturdu. Ancak bu kez şiddet ekrana yansıyan görüntülerde değil, kamera arkasındaydı. Dizinin oyuncularından Ushan Çakır, rol arkadaşı Ezgi Asaroğlu’na şiddet uygulamıştı. Ülkemizde şiddetin en yaygın olan ve en rahatsız edici duran biçimi kadına uygulanan şiddet. Zaman zaman can kayıplarına dahi varabilen bu kendini kaybetmenin bir türünün toplumun en aydın kesimi sayılan sanatçılar arasında yaşanmış olması daha da acı verici. Olayın ayrıntısı nedir, şiddeti uygulayanlar ya da maruz kalanlar nasıl bu noktaya gelmiştir, bu yönü çok önemli değil. Önemli olan içinde bulunduğumuz toplumsal aymazlık.
Bunu anlamak için şu an ekranda gösterilen diziler arasında küçük bir tur yapalım:  Örneğin “Anneler ile Kızları”... Hem kırsal hem de kentli şiddet bir arada... Farklı nedenlerle de olsa (töre baskısı ya da torununu sahiplenme) kayınpederler gelinlerine şiddet uyguluyor. “Fatmagül’ün Suçu Ne?” ve “İffet”te şiddet, insani bir ayıba, tecavüze dönüşüyor. “Kuzey Güney”de yumruklar havada uçuşuyor, üstelik profesyonelce... TNT ekranlarında yeniden seyirciyle buluşan “Kurtlar Vadisi”nde, hatırlıyoruz, bölüm başına ölenleri saymak bile mümkün değildi, örgütlü şiddet en özendirici biçimiyle gözler önüne seriliyordu. Dizinin yeni kanalında, yine benzer bir tempo izleyeceğini düşünmek safdillik olmaz. “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”, hem aile içi şiddeti hem de dönemsel olarak gençler arasındaki ideolojik şiddeti aynı anda ekranlara taşıyor. Bu örnekler sayfalarca uzar gider. Bu dizilerin büyük bölümünün, kolaylıkla etkileyebileceği çocukları elemeden “Genel İzleyici” logosuyla gösterilmesi bir başka acı durum.
Ekran görüntüsü böyleyken, şiddetin kamera arkasına bulaşmasını yadırgamamalı mı, acaba?