100 yıl önceki hevesler ve Pervin Buldan...

100 yıl önceki hevesler ve Pervin Buldan...

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında cumhuriyeti hedef aldı ve "Cumhuriyetin 99. yıl dönümünü geride bıraktık. Kuruluşundaki ademi merkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek, yerine Kürtler ve Aleviler başta, tüm farklılıkların ret ve inkarına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulmasıyla yaşanan 100 yıllık bir yıkım sürecinden bahsediyoruz" dedi.

Buldan, "Asıl belirleyici güç halklardır; Kürtlerdir, Alevilerdir, Ermenilerdir, bu kadim topraklarda dışlanan tüm halklardır" ifadelerini kullandı.

Buldan, Kürtlük ve Alevilik olgusunu Ermenilik ile karıştırarak kendi siyasi hedeflerinin propagandasını yapıyor. 1920''de dayatılan Sevr ile Anadolu''da bir Ermenistan devleti kurulması hedefleniyordu.

***

"Ademi merkeziyetçilik", cumhuriyetin hemen öncesinde, Prens Sabahattin''in savunduğu bir yönetim tarzıydı. Kuruluşta, yani 1921 Anayasası''nda ise "yerinden yönetim" olarak bugünkü il sistemi vardı. Atanmış valiler, Meclis''in temsilcisi sayılıyordu ve her ilde halk tarafından seçilmiş şûralar vardı. Daha sonraki dönemlerde bu şûralar il genel meclisi ve belediye meclisi olarak devam etti. Bugün, İBB Meclisi''nin İstanbul''un yönetiminde etkisi olmadığı söylenebilir mi?

Pervin Buldan''ın ademi merkeziyetten kastı ise etnik aidiyete göre kurulacak özerk bölgelerdir. Oysa Atatürk, 16-17 Ocak 1923 tarihli İzmit basın toplantısında "Kürtlük namına bir sınır çizmek istersek Türklüğü ve Türkiye''yi mahvetmek lazımdır. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi hem Kürtlerin ve hem de Türklerin salahiyet sahibi vekillerinden meydana gelmiştir ve bu iki unsur bütün menfaatlerini ve mukadderatlarını birleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki, bu müşterek bir şeydir. Ayrı bir sınır çizmeye kalkışmak doğru olamaz." demiştir.

Atatürk''ün "bir tür mahalli muhtariyetleri zaten vardır" dediği yöntem ise il şûralarıdır. "Yerinden yönetim", cumhuriyet tarihi boyunca ve bugün de vardır. "Etnik özerklik" ise kesinlikle kabul edilmemiştir.

İlk olarak Abdullah Öcalan''ın öne sürdüğü bu tür yaklaşımların asıl sebebi, Atatürk''ün, ulus devletin temeli yaptığı "Türkiye Cumhuriyeti''ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denilir" ilkesine karşı olmaları ve Kürtleri ve Alevileri öne sürerek Ermeni davası gütmeleridir.

***

AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu ise "600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi" demişti!

Yani Türkiye Cumhuriyeti''ne cepheden karşıdırlar!

Av. Gülseren Aytaş''ın hatırlattığı gibi, 1. Meclis''in 1-2 Kasım 1922 tarihli Saltanatın Kaldırılması kararında, Türkiye Cumhuriyeti''nin ne için ve nasıl kurulduğu ifade edilmiştir:

"Birkaç asırdır saray ve Babıâli''nin cehalet ve sefahati yüzünden devlet azim felâketler içinde müthiş bir surette çalkalandıktan sonra nihayet tarihe intikal etmiş bulunduğu bir anda Osmanlı İmparatorluğunun müessis ve sahib-i hakikisi olan Türk milleti, Anadolu''da hem harici düşmanlarına karşı kıyam etmiş, hem de o düşmanlarla birleşip millet aleyhine harekete gelmiş olan saray ve Babıâli aleyhine mücadeleye atılarak (..) bugünkü kurtuluş gününe vasıl olmuştur.

Türk milleti saray ve Babıâli''nin hıyanetini gördüğü zaman Teşkilat-ı Esasiye Kanunu [1921 Anayasası] isdar ederek onun birinci maddesi ile hâkimiyeti padişahtan alıp bizzat millete ve ikinci maddesi ile icrai [yürütme] ve teşrii [yasama] kuvvetleri onun yed-i kudretine vermiştir.

Binaenaleyh; o zamandan beri eski Osmanlı İmparatorluğu tarihe intikal edip yerine yeni ve millî bir Türkiye devleti yine o zamandan beri padişahlık merfu [kaldırılmış] olup yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi kaim olmuştur. (..)"

Parlamenter sistem yerine tek adam sistemine geçilmesinin asıl sebebi, bu kanun metninden anlaşılmıyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları