KONUK KALEM / Prof. Dr. Atıf URAL

KONUK KALEM / Prof. Dr. Atıf URAL
Nasıl bir "Üniversite" istiyoruz?

Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu çok önemli toplumsal, kültürel, siyasal iç ve dış sorunlara üniversiteler ilgisiz kayıtsız kalamaz, kalmamalıdır. Türkiye, hızlı çarpık kentleşme, ormansızlaşma (erozyon), kıyı yağması, yabancılara toprak satışı, çirkin ve kaçak yapılaşma, gecekondu, hava, su, toprak, ses, görüntü ve en önemlisi ahlak kirlenmesi gibi zor sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Ayrıca, etnik, dinsel kaynaklı dışardan da desteklenen yıldırma olaylarını körükleyen ayrılıkçı, kökten dinci akımlarla mücadele etmek zorundadır.

Ulusal değerleri yok etmeye yönelik, ulusal devlet kavramını yok edici dış ve iç uğraşlar verilmekte, ülkeyi parçalamak için çalışılmaktadır. Emperyalizmin en büyük düşmanı ve engeli "Atatürkçülük" yok edilmeye uğraşılmaktadır.

Bütün bunlar karşısında "üniversitelerimiz ne yapıyorlar?"

Çağdaş uygarlık evreninde onurlu bir yer bulma çabası içinde bulunan ulusumuzun en vazgeçemeyeceği güvence kaynağı onun kendi öz üniversiteleridir. Çünkü üniversiteler bir ülkenin geleceğidir.

Yurdun geleceğini her değerin üstünde tutan, hiçbir uluslararası veya ulus ötesi kuruluşun robotu olmayan gerçek yurtsever bilim adamları, kamu ve özel kuruluş yöneticileri, o yörenin halkı, üniversitelerine sahip çıktıkları sürece, kurumlarını çağdaş boyut ve niteliklerde kurabilecek ve yüceltebileceklerdir.

Öyle bir üniversiter toplum istiyoruz ki; orada yetişecekler, yarının modern, çağdaş Türkiye'sinin yurdunu seven, fikirleri "önceden koşullandırılmamış" vicdanları korku ve menfaat nedenleriyle "parsellenmemiş" nesilleri olabilsin.

Öyle bir üniversiter toplum istiyoruz ki; o bilimsel podyumlarda "düşüncelere ambargo" konmasın, fikirler açıkça tartışılsın, kapalı kapılar ardında senaryolar düzenlenmesin, görüntüleri sokaklara yansımasın... Yandaş eylemlerin yasaları sarsan, Atatürk devrimlerini yıkmak, ülkeyi bölmek isteyen örnekleri karşısında "pasif" kalınılmasın.

Öyle bir üniversiter toplum arzuluyoruz ki; öğrencisiyle, öğretim elemanıyla bir bütün olsun, ilmin cehaleti kör eden ışığını beraberce en yüksek evrensel burçlara götürebilsin. Bilimsel yarışta dünyada en önlerde bulunsun.

Öyle bir üniversiter toplum kurulsun ki; o toplum tarihe yön vermiş Türk ulusunun çizgilerini korusun, ama hiçbir şekilde modern Türkiye'nin kurucusu büyük önder Atatürk'ün ilke ve devrimlerinden en ufak bir taviz vermesin... Peşinden gideceği bir liderin, örnek alacağı bir ulusun veya düzenin, 21. Yüzyıla girerken bile, ancak ve ancak kendi öz varlığında olabileceğini unutmasın.

Öyle bir üniversiter toplum kurulsun ki; bu çağdaş eğitimin gereklerini yerine getirebilecek bir yapıya ve donanıma sahip olsun... Ülkenin geleceğinin bu yapıda olgunlaşan beyinlere bağlı olduğunun bilincinde olunabilsin.

Öyle bir üniversiter toplum olsun ki; yöneticiler ve yönetici kadroları sırça köşklerde oturmasınlar, tüm ulusal sorunların çözümünde gecikmesiz aktif görevler alabilsinler. Çağdaş düşüncelerin gür sesini, ulusal ve uluslararası arenalarda bilimsel gerçeklerin ışığı altında duyurabilsinler.

Dünya yeni bir dönüşüm dönemecine giriyor. Yüzyıllık bir değişimin on yıla sığdığı bir dönemi yaşıyoruz, insana yaklaşımın, yaratıcılığa, düşüncelere yaklaşımların değiştiği yeni bir çağa adım atmış bulunuyoruz. Geleceğin dünyasında ülkemize çok iyi bir yer bulabilmenin uğraşını veriyoruz. Özetle, "yeni bir çağı yakalamanın mücadelesini yaşıyoruz." İşte bu aşamada, bu sürede ülkeyi yönetenlerden, bilime ve bilim adamlarına daha fazla değer ve olanak sağlamalarını istiyoruz, tutum ve davranışlarında topluma örnek insan imajı vermelerini diliyoruz, huzur, güven, istikrar ve başarı bekliyoruz.

Temelinde üniversitelere daha fazla mali özerklik getirilmesi ana amacı yatan yeni bir Üniversite Yasa Taslağı'nda, üniversitelere daha fazla bilimsel ve yönetsel özerkliklerin de tanınması, üniversite kavramına yaraşan bir davranış olacaktır.

Bütün bunların olması için öncelikle 12 Eylül 1980 döneminin 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) Yasasının iptal edilerek yeni, çağdaş bir Yasanın çıkartılması gerekir.

Y.Ö.K.'ün üniversiteler üzerindeki baskısını kaldıracak bir yapıya kavuşturulması, üniversitelerin 3 koşulu da içeren bir özerklik içinde olmaları gerekir. Üniversiteler, bilimsel, idari ve mali bakımlardan özerk olmalıdırlar. Bu koşulların, bu niteliklerin bir tanesinin bile olmaması, üniversiteleri bağımlı yapar.

Tüm ulusal güçler, tüm yurtsever üniversiteler, ülkelerine ve üniversitelerine eylemleriyle, fikirleriyle sahip çıkmalıdırlar, çünkü yarın çok geç olabilir. Üniversitelerinin de, yöneticilerinin de kısa sürede "küreselleşip" ulusal niteliklerini kaybettiğini görürler. Buna hiçbir şekilde müsaade etmemeliyiz.