Bu yılın aile yılı ilân edildiğini biliyorsunuz herhâlde... Geçen yıl da emekliler yılı idi. Emeklinin sönen umudunu gör, aile kuracakların sönecek umudunu anla!
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHAK) diye bir kurum varmış... Tantanayla 2025 yılının aile yılı olduğunu duyuruyor:
“On İkinci Kalkınma Planı doğrultusunda; ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik yapılan çalışmaların ivme kazandığı son dönemde genç nüfusun korunması, geçmişten günümüze aktarılan değer ve kültürel kimliğin muhafaza edilmesi, aile kurumunun güçlendirilmesi için kapsamlı önlemlerin alınması ihtiyacına binaen stratejilerin, hedeflerin ve faaliyetlerin yer aldığı “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı (2024-2028)” hazırlanmıştır. Eylem Planı kapsamında aile kurumunun öneminin vurgulanması, aile içindeki birlik ve beraberliğin korunması, mevcut riskler karşısında ailenin topyekûn desteklenmesi amacıyla 2025 yılı, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN tarafından “Aile Yılı” olarak ilân edilmiştir.”
Açıklamada özellikle Recep Tayyip Erdoğan vurgulanıyor.
Zaten devletin başında kendileri var. Özellikle vurgulamanın mantığını anlamış değilim.
Çocuk sayısı giderek düşüyor. “Aile yılı” ilân edilmesinin sebebi bu. Nüfusun artması isteniyor.
Önce çocuk sayısı niye düşüyor? Onunun üzerinde durmak gerekmez mi?
Herkes biliyor ki, mesele ekonomik kaygılar. İnsanlar fazla çocuğu nasıl yetiştireceklerinin gailesine düşüyorlar.
Çok çocuk, evlenmeyi geciktirmeme tavsiye ve telkinlerinden önce, ekonomik hayatın nasıl düzeltileceğinin, insanların nasıl rahat iş bulacağının üzerinde kafa yorulması gerekiyor.
Yeni evlenecekler, yaş sınırları içinde maddî kolaylıklar getiriyor. Bu kolaylık elbette ömür boyu sürmeyecek.
Bütün mesele ekonomik kaygı.
Bu kaygı giderilebiliyor mu?
***
Geçen yıl yıl emekliler yılı idi.
Emekliler, özellikle SSK emeklileri dibin dibinde...
Herkes emekliler yılı ilân edildiğinde öncelikle aylıkların artırılacağı umuduna kapıldı. 2024 yıl içinde umut veren bir şey yapılmadığı gibi, 2025 yılı başında da beklenen zamdan hiç söz edilmedi. Geçim sıkıntısı had safhada...
2024 emekliler yılı ilân edildi; yıl hüsranla bitti.
2025 yılı aile yılı ilân edildi. Ne yazık ki, daha yılın başında, ocak ayında, aileler büyük acılar içinde...
Düşünebiliyor musunuz... Devlet çocukların sayısını artırmak için “aile yılı” ilân ediyor. Yıla girdiğimiz ay otelde çıkan yangında 36 yavru hayatını yitiriyor. Kimi aile tümden yok oluyor.
Ak parti iktidarı nereye gidiyoruz, diye bir an düşünecek mi, yoksa olumsuzlukları kendilerine muarız gördüklerinin üzerlerine mi yükleyecek?
Görünen o ki, suçlu, kendilerinin dışındakiler.
23 yıldır iktidarda olan bir parti, kimseye suç isnat edemez. Çünkü, suç isnat ettiklerinden, edeceklerinden de kendileri mesuldür.
Bolu Kartalkaya’da Grand Kartal Oteli yangını çok konuşulacak.
Bu otelde yangın Türkiye’nin yangınıdır. Türkiye’de çürümüşlüğün izdüşümüdür. Kim ne derse desin, vaziyet böyle... Bir yerde çürümüşlük başlamışsa, en basit yerden en tepeye bu çürümüşlük yürüyor. Bunu böyle bilelim.
Burada belli ki, otel sahibi, görevlileri üzerine düşeni yapmamışlar. Ama asıl üzerine düşeni yapmayan, devlet görevlileri. Neden yeterli kontroller yapılmıyor?
Yangınla ilgili ilk rapor bütün gerçekleri ortaya koyuyor ama o rapor, “Yukarı”sı üzerimize gelir, diye ilgili makamlarca kabul edilmiyor. Yeni ekip kuruluyor. Kendilerine uygun rapor istendiği açık. Çünkü birinci raporda Saray Kabinesi’nin ilgili üyesi “suçlu” bulunuyor.
Devleti yönetenler, CHP’den seçilen Bolu Belediye Başkanı’na nasıl suç isnat ederiz de bu belâdan kurtuluruz, hesabı içindeler. Hâlbuki, kendi partilerinden milletvekilliği yapmış bir eski gazeteci, asıl mesul olanın T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı olduğunu açıkladı. Her şeyden önce bir gazeteci, bilir bunları. Diğer taraftan hem de iktidar partisinde milletvekili yapılmış. (“Yapılmış” diyorum, kimse kusura bakmasın, en tepedeki kimi isterse o milletvekili seçileceği sıraya konuyor.)
***
Emekliler yılı diyorsun emekliler çöküyor. Aileler yılı diyorsun, aileler çöküyor...
Allah sonumuzu hayreylesin!
