İslâm ülkelerinin tercihleri kölelik mi?
Allahsız kitapsız Netanyahu’nun Washington’daki uzantısı git-gel akıllı Donald Trump, efendisinin dediğini yaptı ve İran’ın nükleer tesislerini bombalattı.
Trump başta uçaklarını, gemilerini yola çıkarmıştı. Bir şey yapacağı belliydi. Aklı sıra diğer ülkeleri oyalıyor, bir vurmayı düşündüğü, bir vurmamayı düşündüğünü söyleyip duruyordu.
ABD’de siyasîlerin, kamuoyu yoklamalarını dikkate aldığını ABD’yi yakından takip edenler bilirler. Trump kamuoyu yoklamalarında eksiye düşmüş durumda. Halk Siyonist basın yayın organlarının akıl almaz propaganda haberlerine, yorumlarına rağmen, ABD’nin savaşa müdahil olmasına taraftar değil.
Trump’ın ABD’in İran’a saldıracağını ABD Kongresine de bildirmemiş. Rakibi Demokrat Partililer köpürüyorlar. Kendi partisinden Cumhuriyetçiler de ses yükseltiyorlar.
Trump ve adamlarının nükleer tesisleri vuracakları, İran yönetimi mutlaka hesap etmiş olmalı. Son açıklamalara göre, bu tesisler taşınmış. Nükleer sızıntı olmayacak, deniyor.
İran yönetimi, başta, İsrail’in her an saldıracağını bile bile rahat hareket etti. Bu rahatlık, kendilerine çok pahalıya mal oldu. Ordu komutalarını, nükleer silah üretiminde etkili ilim adamlarını kaybetti. Ve hâlâ kaybediyor.
İsrail’in birinci hedefi İran’ı yöneten dinî lider Ali Hamaney. Bakalım ne zaman nasıl saldıracak?
Hamaney, şu an sıkı korunduğunu düşünüyordur. Lübnan’da Şiîlerin lideri Hasan Nusrullah da sıkı korunuyordu. Dehlize girmişti ama... Orada da buldular.
Belki de Hamaney hedef olmayacaktır. O gitse, bir başkası nasıl olsa gelecek. Tecrübeli birinin kalması önemli, diyebilirler. Çılgınca hareket edecek, ileride kendileri galip gelse bile, galibiyet safhasında büyük zarar görecek hamlelere maruz bırakacak birilileri de iktidara gelebilir.
Bahsetmiştim... Muhammed Rıza Pehlevi döneminde İran’da İngiltere’nin ve ABD’nin büyük etkisi vardı. Ve halk bu etkiden çok rahatsızdı. Şah Muhammed Rıza Pehlevi, halkın üzerinde büyük nüfuzu olan Muhammed Musaddık’ı istemeye istemeye başbakanlık makamını getirmişti. Musaddık, halk desteğiyle İngiltere ve ABD’ye tavrını net koymuştu. Ama bildiğiniz gibi, 1953’te, “düşman” içerinden adam satın alarak halkı ayaklandırmış, Musaddık hapsi boylamıştı.
Yıllar geçse de halk bunu unutmamış, bu defa dinî liderler öne geçmişti. Onlar darbe yaptı. Darbe sırasında da darbe sonrasında da çok kan döküldü. Çok can gitti. Hamaney bile, 27 Haziran 1981’de, bir camide cemaate hitap ederken önündeki masaya konan teybin patlatılmasıyla ciddî yara almış, sağ elini kaybetmişti. 1953’teki gibi, birilerini besleyip halkı ayaklandırabilecekler mi? Şu anda o da mümkün görünmüyor.
***
Herkes ABD’nin İsrail’in uşağı olduğunun ve İsrail’in İran topraklarının bir kısmını istediğinin idrakinde.
İsrail menfaatlerinin dışında sadece ABD’nin menfaatleri söz konusu olsaydı, İran’daki muhalifler belki ABD desteğiyle iktidarı alırız, sonra ABD ile aramıza mesafe koyarız, diyebilirlerdi. İran halkı özellikle ABD ile düşmanlık istemiyor. Bunu gözlemiştim.
Dediğim gibi İsrail’in uşağı ABD’ye kimse yanaşmaz. Uşaklık etmezse, belki denebilir ama ABD ile İsrail iç içedir ve şu şartlarda, ABD yönetimi, kendi halkın muhalefetine rağmen istemez ister istemez İsrail yönetiminin kulu kölesi oluyor.
İsrail’in yakınındaki devletlerin hepsi topraklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Nükleer silah için mesafe kat eden İran susturulduktan sonra, örnek gözünüzün önünde denecek, çevredeki diğer devletler hâliyle sindirilmek istenecektir.
Ve sindirilecek devletlerin başında da Türkiye gelmektedir.
Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumunda okuduğu metin İsrail’e karşı çok ağırdı.
Reis Bey bu metini, ses tınuna dikkat ettiyseniz, içtenlikle okudu.
Reis Bey’in“Bundan tam 90 yıl önce Hitler’in çaktığı kıvılcım, nasıl ki dünyayı ateşe attıysa, bugün Netanyahu’nun Siyonist emelleri de bölgemizi ve tüm dünyayı büyük bir felâkete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor.” sözüne Netanyahu nasıl cevap verecektir?
Siyonistlerin en büyük korkusu, kendilerinin Nazileri benzetilmesi...
R. T. Erdoğan, Gazze’de katledilenlerin rakamlarını verdikten sonra “Gazze'de 2 milyon kardeşimiz, Nazilerin temerküz kamplarını bile geride bırakan kötü şartlarda tam 21 aydır hayatta kalma mücadelesi veriyor.” dedi.
Gerçeklere gözlerini kapayanlar, kulaklarını tıkayanlar dışında kim bu sözlere itiraz edebilir?!
İslâm ülkeleri, özellikle ABD’ye seslerini yükseltmezlerse Siyonizmin kölesi olacaklarından hiç şüphe edilmesin.
R. T. Erdoğan’ın dediği gibi; çok kutuplu dünyada 2 milyarlık İslâm âleminin tek başına bir kutup hâline gelmesi şarttır.
Ne yazık ki, önümüz karanlık. Bir mucize bekliyoruz.
‘Anayasa ve Milliyetçilik’
Yahudiler, Gagauzlar...
Bir PKK’yı görüyoruz ya diğerleri?
Etnisite adlı partiler faaliyet gösterebilirler mi?
‘Hukuk’ adres sorar mı?
İslâm ülkelerinin tercihleri kölelik mi?
‘Politik ruh hastalıkları’
Biz Türkler, biz Yahudiler!
Vuruşa vuruşa neyi halledecekler?
Asıl tehlike İsrail için mi İslâm ülkeleri için mi?









