Akşener'den Muğla çıkarması: Göçe önlem almayanlardan hesap sorulmalı

Akşener'den Muğla çıkarması: Göçe önlem almayanlardan hesap sorulmalı
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Afganistan’dan göçü önlemek için öncelikle İran yetkilileriyle konuşmak gerektiğini söyledi

Berkay BİGEÇ / Yeniçağ - Adem KANKAYNAR Yeniçağ Muğla Temsilcisi / Neşe DİLEKÇİOĞLU - Yeniçağ Bordum Temsilcisi
 

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Afganistan’dan göçü  önlemek için öncelikle İran yetkilileriyle konuşmak gerektiğini söyledi. Akşener  “Birden bir Afgan göçü ile karşı karşıya kaldık. Bu süreçte iktidarı yönetenler ve Erdoğan’ın çok çelişkili açıklamaları ile karşılaştık. Duvar yapılmaya çalışılıyor. Duvar yapılmamalı demiyorum ama öncelikli iş İranlı yetkililerle konuşup İran’ında sınır kapısını kapatmasını sağlamak olmalı. Bunlar olmadan ne olduğu anlaşılmayan göçlerle karşı karşıya kalırız. Vatanını bırakıp bu ülkeye gelmiş insanlara düşmanlık etmek kolay. Fakat bu insanları Türkiye’ye bu kadar kolay gelmesinin önünü açanlara hesap sormalıyız” dedi.

"VATANDAŞ YANAN BÖLGELERDE YAPILAŞMA İSTEMİYOR"

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Muğla’da orman yangınlarından etkilenen bölgelerde incelemelerde bulundu. Akşener’e İYİ Parti Mali İşler Başkanı Ümit Dikbayır, Yerel Yönetimler Başkanı Metin Ergun, Adalet ve Hukuk Politikaları Başkanı Bahadır Erdem, GİK Üyesi Rıdvan Uz ve il, ilçe başkanları eşlik etti. Akşener Muğla Bodrum’a bağlı Mazı’da yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Bu bölge çok büyük bir yangın geçirdi. Adana, Antalya ve Mersinde de bu yangınları yaşadık. İlk geldiğimizde gözlemlerimizi geçtiğimiz haftalarda yaptık ama vatandaşın ayağına dolaşmadan, Yerel yöneticilerin ve devletin çalışmalarını engellememek için çok fazla duyuru yapmadan geri döndük. Milletvekili arkadaşlarımız bu bölgede ellerinden geleni yaptı. Bölge belediye başkanları ile sürekli irtibat halinde olduk. Bugün ilk Mazı’dayız. Burada çok ağır bir yangın afeti geçirildi ve bazı söylentiler, iddialar ortaya atıldı. Burada yaşan insanlarımızın talepleri var. Özellikle yanan yerlerde yapılaşma istemiyor. Buna dair devleti yönetenler söz verdiler. Bu sözü takipçisi olacağız bir diğer konuda yangından sonra bölge halkının yaralarının sarılması. Bu yaraların sarılıp sarılmadığına dair tespitlerde bulunacağız. Burada bugüne kadar söndürme çalışmaları yapıldı, o çalışmalarda gönüllü vatandaşlar, belediye çalışanları ve devlet yetkilileri herkes çalıştı. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Fakat şimdi yaralar sarılacak mı ne eksik ne fazla ona dair bir gözlemde bulunmaya geldik. Yapılanlar için tabi ki teşekkür ederim ama eksikliklerin giderilmesi noktasında dikkat çekeceğiz. İlk olarak Mazı’ya geldik ve misafirperverliğiniz için teşekkür ediyorum. Takip eden basın mensuplarına da teşekkür ederim duyarlılığın kaybolmaması için sizlere ihtiyacımız var”

"EMASYA PLANININ YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNDE FAYDA VAR"

Yangın çıktığında ya da başka bir felaket olduğunda Mehmetçik bölgeye gelirdi bu sefer neden gelmedi sorusuna Akşener şu cevabı verdi: “Keşke olsaydı. Eski bir İçişleri Bakanı olarak söylüyorum, eskiden EMASYA protokolü vardı. yani Emniyet, Asaiş yangın ve afet üzerine bir protokoldü. Bu kaldırıldı. Askerler için de devlet görevlileri için de bir plan programdı bu protokol. Asayiş, yangın, afet için eğitilirdi. Depremde yangında asker ne yapacağını bilirdi. EMASYA planının tekrar yürürlüğe girmesinde fayda var” 
 

"TÜRKİYE GÖÇ DALGASINDA HENDEK HALİNE GELDİ"

Biden ile Erdoğan arasında gizli bir anlaşma olmadığı yönündeki açıklamaları değerlendiren Akşener, “Başından beri ısrarla söylediğim bir şey var; Türkiye göç dalgasında hendek haline geldi. 2001’de Dışişleri Bakanlığı, İçişleri eski Bakanı olarak beni Avrupa Parlamentosunda bir kararı engellemeye gönderdi. Dünyanın bir çok yerinden Türkiye’ye gelip oradan batı Avrupa’ya gidecek insanların Türkiye’de kalması için bir anlaşma kararını engellemek için gönderildim. Ben Dışişleri Bakanlığının özel talebiyle gittim ve bu kararı engelledik. Sonrasında 2001 seçimleri oldu ve partim baraj altı kalmıştı. 2007’de Meclise tekrar dahil oldum. TBMM Başkanvekili görevini yürüttüm. Sayın Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül, Esma Esad için verdiği yemeğe katıldım. Cumhurbaşkanlığının düzenlediği bir öğle yemeğine katıldım. Orada AKP Bakanlar ve bazı STK''lar vardı. orada yapılan konuşmada anladım ki Türkiye hendek olmuş. Engellediğim o karar hayata geçmiş. Ne zaman geçtiğini bilmiyorum ama o yemekte konuşulandan anladığım bu. Erdoğan ister Avrupa’yı tehdit amaçlı olsun isterse başka nedenlerden dolayı olsun bir politik bakış açısı ile göçmenlerin Türkiye’ye gelip batıya geçmediği bir ülke haline getirdi. Suriyeli kimine göre 4 kimine göre 5 milyon göçmen var. Bu Suriyeli göçmenlerin buraya gelmesi ve burada kalması zaman zaman Avrupalıların Erdoğan tarafından sınırları açma tehdidinde bulunması Türkiye’nin ne işine yaradı? Şimdi Erdoğan diyor ki bu süreç içerisinde 65 milyar dolar para harcandığını söylüyor. 65 milyar dolarımız olsaydı pandemide her vatandaşa 800 dolar verebilirdik, yapılacak fabrikalarla işsizliği, yangınları önlemek için uçakları, istihdam alanlarını saymıyorum bakın sadece pandemi sürecinde 800 dolar her vatandaşa verebilirdik. Afganistan’da Taliban yönetimi ele geçirdi ve oradan da bir göç başladı. İşler bu noktaya gelmeden evvel Afganlı gençler İran’a gider çalışır para kazanırlardı ve sonrasında ülkelerine dönerlerdi. Birden bir Afgan göçü ile karşı karşıya kaldık. Bu süreçte iktidarı yönetenler ve Erdoğan’ın çok çelişkili açıklamaları ile karşılaştık. Duvar yapılmaya çalışılıyor. Duvar yapılmamalı demiyorum ama öncelikli iş İranlı yetkililerle konuşup İran’ında sınır kapısını kapatmasını sağlamak olmalı. Bunlar olmadan ne olduğu anlaşılmayan göçlerle karşı karşıya kalırız. Vatanını bırakıp bu ülkeye gelmiş insanlara düşmanlık etmek kolay. Fakat bu insanları Türkiye’ye bu kadar kolay gelmesinin önünü açanlara hesap sormalıyız. Dolayısı ile geç kalmadan sınırın güvenliğini sağlamamız lazım. Suriye sınırındaki mayınların temizlenme sürecini hatırlayın. Biz Mecliste avazımız çıktığınca bağırdık bir noktaya getirdik fakat göçe engel olamadık. Bir ciddiyet ve devlet insanlığı eksikliği var. Dış politikada ‘Monşer’ diyerek devreden çıkartılan o hafızanın tekrar yerine konulmasına ihtiyaç var. bunları bir kenara koyduktan sonra biz en başından beri söyledik Erdoğan ile Biden yalnız görüştü. Bir dosya almadan dışişleri bakanlığından bir yetkili olmadan kendi tercümanı ile gitti konuştu. Kayıtlar olmadığı için en ufak bir bilgimiz yok bu görüşmeden. Hem Erdoğan’ın hem de Biden’in açıklama yapmasını istedik. Türkiye bu keşmekeşlik içerisinde itibarını ve devlet olma iradesini kaybediyor. Kınamamız gereken budur”.

"ASKERİMİZ AFGANİSTAN''DAN DERHAL GERİ ÇEKİLMELİ"

Afganistan’dan gelenlerin genç erkeklerden oluşması demografik yapının değişmesi için gönderildiği yönünde iddialar sorulan Akşener, "Hangi niyet ile olursa olsun bu millet dediğiniz gibi bir olaya müsaade etmez. Ayrıca siyasetin bir parçası olarak İYİ Parti olarak biz müsaade etmeyiz. O konuda rahat olun. Fakat yol geçen hanı olmaktan kurtarmalıyız. Afganistan’da Kabil havaalanını korumak için zaten askerimiz var. ayrıca asker gönderilmesine dair bir durum söz konusu. Ortada Afganistan mı kaldı da Mehmetçiğimiz orada duracak? Derhal askerimizin geri çekilmesi lazım. Bir tezkere var hatırlarsanız Afganistan’a asker gönderme ile ilgili bu tezkerenin de bir an evvel Mecliste görüşülüp iptal edilmesi lazım ” dedi.

"İKTİDARA GELDİĞİMİZDE SURİYELİLERİN BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ BARIŞ İÇERİSİNDE ÜLKELERİNE GÖNDERECEĞİZ"

İYİ Parti iktidarında göçmenlerin nasıl gönderileceği sorusuna Akşener şunları söyledi: “2 sene evvel Antalya’dan Erdoğan seslenmiştim. Eğer ergen tribine girdiysen beni gönder Suriye’ye devlet adına görüşeyim ve Esad’ı ikna edeyim göçmenleri ülkesine göndereyim demiştim. Ülkelerine barış içerisinde can güvenliklerini de sağlayayım. Biz garantör ülke olalım diye. Tabi bu gönderme trenlerde üstü üste şeklinde değil. Bu sorunu çözmek mümkün. Pek çok gazetecimsi arkadaş bunu söylediğim için hakaret boyutunda eleştirilerde bulunmuşlardı. Böyle bir sistemde vatandaş dönüyor işsiz kalmış, canı yanmış vatandaşlarımız suçlayacak bir alan arıyor. Türkiye için asıl tehdit bu. Biz iktidara geldiğimizde Suriye iktidarı kimse görüşüp Türkiye’deki Suriyelilerin büyük bölümünü barış içerisinde ülkelerine göndereceğiz.”
Mültecilerin gelmesi ile turizm bölgelerinde güvenlik sorunu oluştuğunu ve bu konu ile ilgili İYİ Parti''nin politikaları nedir sorusuna Akşener şöyle cevap verdi: “Turizme yönelik çok yanlışlar yapılıyor. Her alana yönelik ayrı bir turizm perspektif ile yaklaşmak gerekiyor. Hatırlarsanız ben grup toplantılarında zaman zaman aktardım. Pandemi döneminde ben turizmcilere işletme desteği verilmesi gerektiğini ve tatil yapacak memurlara özellikle sağlık ve güvenlik personellerine tatillerini devlet tarafından karşılanmasını söyledik. Bütün bunların neticesinde hiçbir şey yapılmadı. Mülteciler bir güvenlik meselesi haline gelir mi diye soracak olursanız elbette gelir. Akdeniz’de yer alan bütün ülkeler bizim rakibimiz. Tabi ki tedbirleri almak ve rakiplerimizle mücadele etmek gibi bir sorunumuz var. kararlı olmak bilimi kullanmak dış politikada da mantıklı olmamız gerek”