Ali Babacan'dan bu defa hiç umutlu konuşmadı! "İflasa sadece iki adım kaldı"

Ali Babacan'dan bu defa hiç umutlu konuşmadı! "İflasa sadece iki adım kaldı"
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye’nin kredi notu geçtiğimiz hafta bir kademe daha aşağıya düştüğünü belirterek, "Yani iflas seviyesine sadece iki notumuz kaldı. Türkiye’nin güvenilirliğinin aşağı inmesi demek bu" dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye’nin kredi notuna ilişkin kritik açıklamalarda bulundu. Türkiye''nin iflasına sadece iki adım kaldığını belirten Ali Babacan, "Yani iflas seviyesine sadece iki notumuz kaldı. Türkiye’nin güvenilirliğinin aşağı inmesi demek bu" diye konuştu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan, parti genel merkezinde haftalık basın toplantısında konuştu. Babacan, özetle şunları söyledi:

"BUNLARI DERHAL YAPIN, VURDUMDUYMAZ OLMAYIN"

"Elektrik, doğal gaz ve akaryakıtta yapılan zamlar, her haneye ateş olarak düştü. İşte bu doğrultuda, bugün tekrar, iktidarı dört konuda acil bir özel destek programı oluşturmaya çağırıyorum. Bir, dar gelirli vatandaşlarımızı gıda, elektrik, doğal gaz, kömür ve benzeri temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat artışlarına karşı koruma maksadıyla özel bir destek programı oluşturun. Buna ilave olarak, elektrik ve doğal gaz faturalarındaki vergilerin derhal indirilmesini sağlayın. İki, çiftçilerimiz için gübre, tohum, ilaç, elektrik, mazot, yem gibi girdi maliyetlerindeki artışları telafi edecek özel bir destek programı oluşturun. Üç, esnafımız için özel bir doğrudan destek, kredi ve garanti mekanizması oluşturun. Dört, iktidarın sebep olduğu enflasyon karşısında ezilen ihtiyaç sahibi ailelere, doğrudan gelir desteği sağlayın. Bunları derhal yapın. Vurdumduymaz olmayın. Vatandaşlarımızın dayanacak gücü kalmadı. İnsanlar isyanın eşliğine gelmiş durumda. Her hafta her hafta, önümüzdeki aylarda göreceğiz ki eğer hükümet bunları yapmazsa Türkiye’de sosyal huzur, sosyal barış ciddi bir risk altına girecektir.

KOSKOCA ÜLKEYİ ‘SEHVEN’ YÖNETİYORLAR

Her gece Resmî Gazete takip ederek, ülkedeki tek kişinin keyfini anlamaya çalışıyoruz…Bakın daha birkaç gün önce son örneğini yaşadık. Resmî Gazete’nin 13 Şubat tarihli sayısına baktığımızda Cumhurbaşkanı kararıyla kırmızı etin KDV’si yüzde 18’e çıkartıldı. Üstelik, bazı temel gıda ürünlerinde KDV’nin yüzde 1’e indirileceği bir dönemde yapıldı bu. Sonra bir baktık, kamuoyunda tepkiler yükselince, yine Resmî Gazete ile, ‘düzeltme’ geldi. Neymiş ‘sehven’ olmuş. Sözlük anlamını açıp bakıyoruz, sehven nedir diye? Türk Dil Kurumu sözlüğündeki tanımı şu ‘dalgınlık veya unutkanlık sonucu oluşan yanlışlıkla.’ İşte Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin özeti: Dalgınlık veya unutkanlık sonucu oluşan yanlışlık.  Koskoca ülkeyi ‘sehven’ yönetiyorlar.

KDV ORANI DÜŞERKEN, KDV’SİZ FİYATLAR ARTACAK

İnanın bunlar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Bu KDV indirimi fazla bir işe yaramayacak. Neden? Gıda üreticilerinin girdilerinin çoğu yüzde 18 KDV oranına tabi. Girdileri tedarik ederken ödedikleri yüzde 18 KDV’yi, ürünlerini satarken aldıkları yüzde 1 ile karşılamaları da mümkün değil. Devletten vergi iadesi almanın ne kadar zor olduğunu bilen üreticiler, bu farkı mecburen fiyatlara yansıtmak zorundalar. KDV oranı düşerken, KDV’siz fiyatlar artacak. Bu kadar basit. Üreticiler bunu böyle telafi etmek zorunda kalacak…Siz eğer gerçekten fiyatların düşmesini istiyorsanız, önce gidin gıda üreticilerinin ödediği girdi maliyetlerindeki KDV’yi bir düşürün; elektriğin, doğalgaz üzerindeki KDV’yi düşürün ondan sonra dönün onların mal satarken ki KDV’sini indirin. Diyorum ya, ülke ‘sehven’ yönetiliyor.

İFLAS SEVİYESİNE SADECE İKİ NOTUMUZ KALDI

Türkiye’nin kredi notu geçtiğimiz hafta bir kademe daha aşağıya düştü. B artıya indi. Yani iflas seviyesine sadece iki notumuz kaldı. Türkiye’nin güvenilirliğinin aşağı inmesi demek bu. Kredi notunu düşüren kuruluş açıklamış nedenini, ‘bir; yüksek enflasyon, iki; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın rezervlerinin eksiye düşmüş olması, üç; politikalara olan güvensizlik, dört; öngörülemezlik’ diyor. Her kredi notu kaybı bu devletin bu hazinenin daha yüksek faiz ödemesi demektir. Kredi notunun düşmesi tüm esnafımızın, sanayicimizin daha pahalıya borçlanması demektir…Bir de neye başladılar, vatandaşlarımızdan altın topluyorlar. Niye getirecekmiş vatandaş altınını? Siz güveni oluşturun zaten sistem dışı ne var ne yoksa yavaş yavaş gelir. Ama güveni sağlayamazsanız avucunuzu yalarsınız.

GOOGLE’A YAZIP ÖĞRENECEĞİ ŞEYLERİ GRUP TOPLANTISINDA ÜLKEYE SORUYOR, BAHÇELİ BU

Bildiğiniz gibi, geçtiğimiz hafta sonu, altı siyasi partinin genel başkanları olarak Ankara’da buluştuk. Yarının Türkiye’sini inşa etmek için son derece önemli bir adım attık. Hedefimiz; Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normları çerçevesinde temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak gördüğü, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye’yi inşa etmektir. Ancak, görüyoruz ki Türkiye’nin Avrupa standartlarına yükselmesi hedefi krizlerin ortağı Bahçeli’yi rahatsız etmiş. Öyle ki, dünkü konuşmasında Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normlarını bilmediği için ‘bahsedilen bu normlar nelerden ibarettir’ diye sormuş. Google’a yazıp öğreneceği şeyleri grup toplantısında ülkeye soruyor. Bahçeli bu.

TÜRKİYE’NİN AVRUPA NORMLARINA YÜKSELMESİ; BAHÇELİ’NİN BİR DAHA ASKIYA EKMEK KOYMAYA İHTİYACININ KALMAMASIDIR

Bizim gibi tam demokratların ülkemizi taşımak istediği noktada, Bahçeli’nin zihniyetine yer yok. Sayın Bahçeli Anayasa Mahkemesi’ni kapatmak isteyedursun; tam demokratların arzusu, Türkiye’nin gerçek bir anayasal demokrasiye kavuşmasıdır. Anayasamızın, hak ve özgürlüklerimizin koruyucusu ve denetleyicisi olan Anayasa Mahkemesi’nin özgürlüğüdür. İdam gibi, gelişmiş demokrasilerde yer alması mümkün olmayan ve olmayacak yöntemlerin, ceza adalet sistemimize bir daha geri gelmemesidir. Sayın Bahçeli’nin zihniyetine sığmayan normlar; Türkiye’de sivil toplumun güçlenmesidir. Meslek birliklerinin çoğulcu demokratik siyasi hayatın etkin parçaları olmalarıdır. Gazetecilerin hedef gösterilmediği, fikir ve basın hürriyetinin el üstünde tutulduğu bir seviyedir. Türkiye’nin Avrupa normlarına yükselmesi; Sayın Bahçeli’nin bir daha askıya ekmek koymaya ihtiyacının kalmamasıdır. Avrupa normları; milletimizin, sıkıntı çekmeden, gönül rahatlığıyla sofrasını kurmasıdır. Bahçeli, bu ülkeyi aşağı çekmek için paçamıza asıladursun, kanatlanmamıza bu ülkenin kanatlanmasına asla engel olamayacaktır. Hiç endişeniz olmasın. Bu ülke mutlaka yükselecek, krizlerin ortağı bile sayemizde yararlanacaktır.

BİR YANDA NUSRET MUĞLA, DİĞER YANDA BAE İLE KUCAKLAŞAN ERDOĞAN

Bakıyoruz, bir yanda, o günkü şartlarda legal bir bankaya yatırdığı para ve legal bir derneğe üyeliği nedeniyle tutulduğu cezaevinde 84 yaşında hastalıktan hayatını kaybeden Nusret Muğla… Diğer yanda, 5 yıl boyunca tarihimizin en kanlı gecesi olan 15 Temmuz hain darbe girişiminin arkasında olduğunu iddia ettiği Birleşik Arap Emirlikleri’yle kucaklaşan Sayın Erdoğan… Elinizi vicdanınıza koyun: Bu manzara hak mıdır, adalet midir? Uluslararası ilişkilerde sürekli yalpa yapmayı alışkanlık haline getiren Sayın Erdoğan’a soruyorum: Nusret Muğla 84 yaşında, 5 yıl tutulduğu cezaevinde hayatını kaybederken, 15 Temmuz’un finansörü olmakla suçladığınız Birleşik Arap Emirlikleri ile sarmaş dolaş olmayı vicdanınıza sığdırabiliyor musunuz? Bu mu sizin adaletiniz?

BUNUN ADI GÜNÜBİRLİKÇİLİKTİR

Merkez Bankası’nda kuruş kuruş biriktirdiğimiz 130 milyar doları, 2019 yerel seçimleri öncesinde akraba bakan ile el ele verip, arka kapıdan cayır cayır sattıktan sonra, siz sadece şu 4,5 milyar dolarlık bir rakamı teröre destekle suçladığı ülkeden borç para istemeye ne dersiniz?... Bunun adı en azından basiretsizliktir. Bunun adı hesapsızlıktır. Bunun adı günübirlikçiliktir.” ANKA

İlgili Haberler