Ali Kemal Özcan: Demirtaş bir ihanet hançeri, bir çene cambazıdır (1)

Ali Kemal Özcan: Demirtaş bir ihanet hançeri, bir çene cambazıdır (1)

Prof. Dr. Ali Kemal Özcan, 23 Haziran 2019’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine üç gün kala İmralı’ya gitmesine izin verilmiş, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Kamuoyuna Bildiri başlıklı açıklamasını getirmiş, bu el yazması metni getirmesi kamuoyunda çok tartılmıştı. Sonra Ali Kemal Özcan’la konuşmuş, gelişmeleri değerlendirmesini istemiştim. Ali Kemal Özcan’ın sorularıma cevapları da çok tartışılmıştı. Sonra “İmralı’ya Ne’ye Gittim” kitabını yayınladı (Arya Yayıncılık, 2021). Kendisiyle yaptığım röportajı da kitabına aldı (s. 189-217).

“6-8 Ekim Olayları”yla bağlantılı “Kobani Davası”ında, HDP’nin o dönem genel başkanlarından Selahattin Demirtaş’a 42 yıl, Figen Yüksekdağ’a ise 32 yıl 4 ay hapis ceza verildi. Dava İstinaf Mahkemesi’ne, burada mahkûmların lehine netice alınmazsa, Yargıtay’a taşınacak, buradan da lehte bir karar çıkmazsa AİHM’e gidilecektir.

Ali Kemal Özcan, Abdullah Öcalan’ı yakından tanıyan bir isim. Suriye’deyken de kendisiyle görüşmüş. Sonra Türkiye’ye getirilen Abdullah Öcalan’la görüşmek için birçok müracaatı olmuş, bu müracaatına; 23 Haziran 2019’da yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine üç gün kala cevap verilmişti. Maksat onun Abdullah Öcalan’dan “mektup” getirmesiydi. Ali Kemal Özcan ise, 6 saatlik konuşmalarının son 10 dakikasında metinden haberdar oluyor. Büyük yankı uyandıran bu metni İmralı’dan dönüşünde okumuş ve “Bu mektubu devletsiz nasıl açıklardım? Beni İmralı’ya götüren irade bu açıklamayı yapmamı istedi. Ben de buna uydum. Bir ahlâksızlık yapmadım. Buna uydum çünkü bu işin devletsiz çözülemeyeceğine inananlardanım.” demişti.

Tunceli Munzur Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Kemal Özcan, HDP’lilere son “ceza yağmuru”na dair sorularıma içtenlikle cevap verdi. Kendisine teşekkür ederim.

***

ARSLAN TEKİN: Abdullah Öcalan’dan mektup getirdin, günlerce manşetlerden inmedin. Bu mektup meselesini bana ayrıntılı anlattın. Uzun röportajımız, yer yer alıntılandı, gündem oldu. Bu alıntıların biri de HDP’nin eş başkanı Selahattin Demirtaş hakkında söylediklerindi. Sen Selahattin Demirtaş’tan hiç hazzetmiyorsun. Neden hazzetmiyorsun?

ALİ KEMAL ÖZCAN: Birincisi, bu kişiliği hazzetmem için bir neden yok. “Doğru bilginin amansız takipçisi” diye DE kendimi tanımladığımı, ilgilenenler bilir. Dolayısıyla insanların kaşına, dişine göre hazzımı ayarlamam. NE dediğine ve NE yaptığına bakarım... Buraya baktığımda da bu unsur, tabiri caizse, Kürt hareketine Fethullahçı örgütlenme tarafından arkadan bir ihanet hançeri olarak geçirilmiş bir çene cambazıdır. Bir ukala, bir saygısız, bir terbiyesizdir. En önemlisi tam bir “kripto”/münafık hilebazdır. “Doğru bilgi aşkı” gibi bir derdi olan herkes bu hıyanet vakasının sayısız verisine ulaşabilir... Burada sadece bir “kör gözüm parmağına yalanı”nı söyleyerek geçeyim:

“‘Seni başkan yaptırmayacağız’ demeseydi bunlar başımıza gelmezdi’ deniyor. 3 Nisan 2015’te Erdoğan, ‘Dolmabahçe Mutabakatı’nı kabul etmiyorum’ açıklaması yapıyor. Ben hâlâ ‘Seni başkan yaptırmayacağız dememişim.” (17 Mart’ta dedi! Tescilli yalan aşağıdaki HDP sayfasında hâlâ duruyor [sondan üçüncü paragraf]’ 1 Aralık 2022 tarihli duruşma tutanağına da geçti:

https://hdp.org.tr/tr/demirtas-dosyadaki-ihlal-ve-usulsuzluk-sayisi-bini-gecti/16925/?fbclid=IwAR0nW7qSvI8frFtn7_YUKZRHDR1VlJBpomwmNlvlj9c0IMABKHAd56k9NK4

TEKİN: Özellikle Güneydoğumuzda 6-8 Ekim 2014 günleri çıkarılan olaylarda çok insan hayatını yitirdi. Gencecik çocuklar vahşice katledildi. Biliyoruz bu isyan, katletme HDP’nin 6 Ekim 2014’te önce tivit atarak, sonra yönetim kurulu toplantısının ardından yayınlanan bildiriyle başladı. Çünkü, bildiride HDP yönetimi partililerini sokağa çağırıyordu. Bir sosyolog olarak bu kalkışmayı nasıl değerlendirirsin?

ÖZCAN: Bu bir “kalkışma” değildi. Adına “çözüm süreci” denen 6 yıllık (209-2015) girişimin -Cumhuriyet tarihinin bu en kapsamlı Türk-Kürt ilişkileri çözümü hamlesinin- Fetullahçı örgütlenme tarafından faciaya evirilmesinde bir “köşe taşı” idi. Selahattin Demirtaş ve HDP unsurları bu işte en kullanışlı manivela olarak devreye sokuldu... Onun için, 8 yıllık suskunluktan sonra Leyla Zana: “Bu sorunu Öcalan’sız ve Erdoğan’sız çözmek isteyenler,‘Bu işi kendi aramızda çözeriz’ diyenler oldu... Bu kadar net” dedi 4 ay önce. Ve onun için, taraflardan hiç kimse bunu “diyenler” ile ilgili 4 aydır bir ÇIT etmiş değil!

TEKİN: HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş 2015’te, birçok ilimizde hendekler kazılarak, barikatlar kurularak silahlı çatışmaya girilmesini “hafif silah kullanıldı” diye geçiştiriyordu. Ağır veya hafif silah... Neticede ateşli silah kullanılmışsa, Türkiye Cumhuriyeti askerine, polisine karşı kullanıldı. 800’den fazla asker ve polisimiz şehit düştü. İnsanlarımız hayatlarını yitirdiler. Selahattin Demirtaş kasıtlı olarak mı “hafif silahlar” dedi?

ÖZCAN: Dediğim gibi bu DA; “Cemaat” denen Fethullahçı örgütlenmenin İki taraf içinden “Organize İşler” ettiği bir darbe-hazırlık operasyonuydu... Sonradan örgütün askerî sözcüsü Karayılan, yanlış yaptıkları temelinde öz-eleştiren açıklamalarda bulunurken, “Sivil Kanat Sözcüsü” S. Demirtaş: “Bu direniş kazanacaktır. Böyle hendek-çukur diyerek küçümsemeye çalışanlar da dönüp tarihe baksınlar.” (Hürriyet, Aralık 18, 2015) demeyi daha “uygun” buldu! (Yarın devam)

Yazarın Diğer Yazıları