Televizyon münazarasında Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile CDU lideri Friedrich Merz arasındaki çekişmeye yer verilirken, Habeck ve Weidel’in o gün programda bulunmaması, seçmenlerin merakını artırmıştı. Ancak şimdi, ZDF kanalında ayrı ayrı gerçekleştirdikleri programlarda, her iki aday da eleştiri ve vaatlerini kamuoyuyla paylaştı.

ZDF’de “Was nun, Herr Habeck?” adlı programda konuşan Robert Habeck, popülizme dair net bir mesaj verdi. Habeck, “Popülizmin peşinden koşmak, bağırmak ve takip etmek yanlıştır” diyerek, bu tür söylemlerin ülkenin demokratik dokusuna zarar vereceğini vurguladı. Sözlerine, CSU lideri Markus Söder ve Saksonya Başbakanı Michael Kretschmer (CDU) eleştirileri de eşlik etti. Habeck, bu isimlerin AfD’yi kontrol altına alma stratejilerinde yetersiz kaldıklarını ifade ederken, Schleswig-Holstein’deki CDU-Ministerpräsident Daniel Günther’in daha farklı bir siyasi kültür sergileyerek AfD’nin devlet meclisinden dışlanmasını sağlamasını örnek gösterdi.

was-nun-herr-habeck-124768x432.jpeg

Habeck, Birlik (CDU) tarafından öne sürülen sınır kapanmaları gibi önerilerin Avrupa’nın dayanışma ilkesini sorguladığını belirtti. ABD eski başkanı Donald Trump’ın tehdit ettiği ceza tarifelerine de değinen Habeck, Almanya’nın ihracata dayalı ekonomisinin bu tür önlemlerden özellikle zarar göreceğini söyledi. Göç politikası tartışmalarında ise, burada yaşayan göçmenlerin işgücü piyasasına entegrasyonunun artırılmasının gerekliliğini dile getirdi. Kampanya sürecine dair değerlendirmesinde, Yeşiller’in anketlerde %15 oy oranına ulaşmasının 2021 seçim sonuçlarına paralel bir başarı olduğunu ve “Kazanma isteğimizin devam etmesi gerekiyor; ben bunu yapacağım” sözleriyle chancelorship hedefinin altını çizdi.

was-nun-herr-habeck-106768x432.jpeg

ZDF’de ayrı bir programda “Şimdi ne olacak Bayan Weidel?” sorusuna yanıt veren Alice Weidel, AfD olarak CDU ile koalisyon yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Weidel, “Elimi uzattım. Müzakerelere girilebiliriz, hatta istersek junior ortak olarak da yer alabiliriz” diyerek, mevcut siyasi ittifakların ülke için yetersiz olduğunu savundu. Özellikle, CDU’nün sol partilerle kurduğu ittifakın ülkenin siyasi dönüşümünü engellediğini ve Friedrich Merz’in bu stratejiden vazgeçmeyeceğini öne sürdü. Weidel, bu durumun ülke yararına olmayacağını ve mevcut stratejinin Almanya’nın geleceğini olumsuz etkileyeceğini belirtti.

Weidel, AfD’nin hedeflerinin arasında Bundestag’da %25 sandalye oranına ulaşmak olduğunu da dile getirdi. Bu hedefe ulaşılması durumunda, partinin diğer partilerin desteğine ihtiyaç duymadan; Corona krizi ya da Baltık Denizi’nde yaşanan Nord-Stream gaz boru hattı patlaması gibi önemli konularda soruşturma komisyonları oluşturabileceğini söyledi. “Eğer parlamentoda yeterli sandalye sayısına ulaşabilirsek, tek başımıza önemli soruşturma komisyonları kurabiliriz” diyen Weidel, 20 yüzde oy oranını ideal bir sonuç olarak görürken, mevcut anket sonuçlarının bu orana yakın seyrettiğini hatırlattı. 2021 seçimlerinde %10,4 oy alan AfD, bu yıl seçmen desteğini büyük ölçüde artırma hedefinde.

Son zamanlardaki anket sonuçları, siyasi arenadaki dengeleri yeniden gözden geçirmeye neden oluyor. Anket verilerine göre, SPD %16, Birlik %30, Yeşiller %14, FDP %4, AfD %21, Sol Parti %5 ve BSW %4 oranında destek alırken, siyasi analistler bu verilerin, önümüzdeki seçimlerde koalisyon dinamiklerini kökten değiştirebileceğini öne sürüyor. Özellikle, Birlik ile SPD arasında kurulabilecek ittifakların yüksek çoğunluk şansı bulunduğu, Birlik ile Yeşiller arasında ise alternatif koalisyon senaryolarının değerlendirildiği belirtiliyor.

Siyasi analistler, mevcut kampanya sürecinin Almanya’nın politik manzarasını derinden etkileyeceğini ve seçmen davranışlarındaki değişimlerin seçim sonuçları üzerinde belirleyici olacağını ifade ediyor. Hem Habeck hem de Weidel, sert söylemleri ve vaatleriyle, popülizm, göç, Avrupa dayanışması ve ulusal güvenlik gibi temel konuları yeniden gündeme taşıdı. Bu gelişmeler ışığında, seçmenlerin artan endişeleri ve beklentileri, gelecekteki siyasi dengelerin şekillenmesinde önemli rol oynayacak.

Öte yandan, farklı siyasi çevrelerden gelen yorumlara göre, her iki adayın da sunduğu alternatif stratejiler, mevcut koalisyon yapılarına yönelik eleştirilerle birleşerek, ülkenin geleceği için kritik bir döneme işaret ediyor. Ekonomik belirsizlikler ve uluslararası gerginlikler karşısında, seçmenlerin istikrarlı ve güvenilir liderlik arayışına yöneldiği, bu nedenle de partilerin vaatlerine ve söylemlerine daha yakından bakılması gerektiği ifade ediliyor.

Genel değerlendirmelere göre, ZDF’deki bu programlar, Alman siyasetinde farklı vizyonların ne denli etkili olduğunu ortaya koyarken; önümüzdeki seçimlerde hangi stratejinin seçmen desteğini daha fazla toplayacağı ise merak konusu oldu. Kampanya sürecinde yapılan detaylı analizler, seçmenlerin parti politikalarına yönelik artan duyarlılık ve ulusal güvenlik endişeleri doğrultusunda, ülke siyasetinde yeni bir dönemin habercisi olarak görülüyor.

678e09b684b26e594f3ad48a-org.jpg